16.12.2008

SEMİHA BERKSOY-OTOBİYAGRAFİSİ-RESİMLERİ

SANAT YAŞAMIM


1910 doğumlu Semiha Berksoy'un annesi Fatma Saime ressam,babası Ziya Cenap Berksoy şairdir.Sanatçı, ses ve güzel sanatlar yeteneğini babasından almıştır.

Ankara Devlet Operası baş artisti,yüksek dramatik soprano, ressam ve tiyatro sanatçısı olan Semiha Berksoy aynı zamanda 1935 Mezardan Gelen Mektup Hikayesinin yazarıdır.Semiha Berksoy İstanbul Konservatuvarı Güzel Sanatlar Akademisi, Namık İsmail Atölyesi ve Tiyatro Okulunda tahsil görmüştür. Sanatçı, ilk kez İstanbul Şehir Tiyatrosunda sesiyle üne kavuşmuş; Türk ve Avrupa Operetlerinde oynamıştır.

19 Haziran 1934 tarihinde,Atatürk tarafından sesi takdir edilerek,ilk Türk Opera Temsili olan; "Özsoy'da" Ayşim başrolünü temsil etmiştir.Devletten burs alarak Berlin Devlet Yüksek Müzik Akademisi Opera bölümünü 1939 yılında birincilikle bitirmiştir.
22 Haziran 1939'da Richard Strauss'un 75.Doğum Yılı festivalinde, Berlin Akademisi Eski Apollon operasında, Richard Strauss'un Ariadne auf  Naxos operasında "Ariadne"başrolünü oynamıştır.Bu temsilde Avrupa'da ilk çıkan Türk Opera Primadonnası ünvanını kazanmıştır.

Eleştriler:

Ariadne Operası için:
-Semiha Berksoy hoş sedalı bir soprano,eşine nadir rastlanan büyük bir ses ve alışılmamış bir oyun gücüne sahip;
-Müzikal yönden tamamen kusursuz,
-Mukadderat tarafından seçilmiş, birinci sınıf klasik bir Wagner muganniyesi.

Prof.Lohmann, ses pedagogu,
Prof. Lissman , ses pedagogu
C. Schmalstich, orkestra şefi,
Max Erlen, ses pedagogu, eski bir opera artisti,

1940 yılında (Ankara Devlet Konservatuvarı Konser Salonunda) Cumhurbaşkanı İnönü'nün karşısında, Riyaseti Cumhur Senfoni Orkestrası eşliğinde, Şef Dr. Emil Preatoriuss idaresinde,Richard Wagner operalarında , Lohengrin'den Elsa'nın Rüyası, Tanrı Hauser'den Elisabeth'in Duası, Tristan und Isolde operasından;Isolde'nin Aşk Ölümünü taganni etmiştir. O tarihte , Devlet Konservatuvarında opera I.sınıf öğrencileri vardır.Karl Ebert'in nihayet operaya başlayabilirim demesi üzerine, İnönü tarafından kabul edilerek tebrik edilen Semiha Berksoy ; Tosca Operasını istemesi üzerine, İnönü Tosca'nın temsilini buyurmuştur.Nisan 1941 tarihinde Karl Ebert yönetiminde, Tosca ve Butterfly ilk profesyonel Avrupa temsili olarak Ankara Halk Evi'nde oynanmıştır.Karl Ebert bunun üzerine,opera stüdyosunu kurmuş ve iki profesyonel opera sanatçısı olarak Semiha Berksoy ile Nurullah Taşkıran'ı göstermiştir. Semiha Berksoy 1946'da Karl Ebert'in reji asistanı olarak görevlendirilmiş ve Doktorlar Kongresi'nde tekrar Butterfly'ı temsil etmiştir.

1950'de açılan Devlet Operasına, Semiha Berksoy solist olarak atanmıştır.

1951 opera sezonunda, temsil edilen Tiefland Çukurova Operası'nda başrol "Marta'yı"oynayan Semiha Berksoy, ses uzmanı A.Lombardie başta olmak üzere diğer uzmanlar tarafından devlet operası kadrosunda "Birinci Sınıf Dramatik Soprano"olarak belirlenmiştir.Opera kadrosu bu kurul tarafından yazılarak şu şekilde tespit edilmiştir.

Ankara Devlet Operası Ses Kadrosu;
Semiha Berksoy, Ayhan Aydan, Belkıs Aran, Leyla Gencer  DRAMATİK SOPRANO
Ayrıca bu kadro Milli Eğitim Bakanlığına da bildirilmiştir.

1952 sezonunda sanançıya,Karl Ebert tarafından Lv.Beethoven'nın Fidelio Operası'nda dramatik soprano Leonore başrolü verilmiştir.

1961yılında opera rejisörü Ferudun Altuna yönetiminde; Hensel und Gratel Operası'nın prömiyerinde "Hexe"başrolünü temsil etmiş ayrıca bu prömiyerde Cumhurbaşkanı Cemal Gürsel'de bulunmuştur.
1963 yılındaki opera sezonunda, Kültür Bakanlığı 30.Sanat Yılı Jübilesini dünya çapında kutlamıştır.Bütün sefaretler ve Dışişleri Bakanı bu galada hazır bulunmuştur.Bu galada Semiha Berksoy, Verdi'nin II.Trovatore Operası'nda meşhur "Azucena"rolünü büyük dramatik sesi ve oyunu ile canlandırmıştır.Daha sonra aynı yıl içinde Ankara'dan kendisine bir daire almıştır.

1966 tarihinde çıkan personel kanunu ile tekrar "Baş Artist" olmuş, 1972' de 1/4'ünden Baş Artist olarak kendi arzusuyla operadan emekliye ayrılmıştır.
Semiha Berksoy aynı zamanda Devlet Tiyatrosundaki dramatik oyunlarda sayısız roller oynamıştır.
1934 Türk Kadınına Seçme ve Seçilme Hakkının 50. Yılı olan 1984 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı arafından, kamu sektöründe görev alan İLK KADIN OPERA SANATÇISI olarak; "ATATÜRK OPERA ÖDÜLÜ'NÜ" ALMIŞTIR.

Resim Sergileri

1961 Dil Tarih Fakültesinde resim ödülü,
1969 Berlin'de Lutzovhaus'da büyük resim sergisi açmış,afişleri Berlin sokaklarına asılmış ve resimleri Fenomenal olarak değerlendirilmiştir.

1972 Paris (aynı eleştiri),
1974 Ankara,
1995 New York,

Resimleri sergilenmiştir.

Semiha Berksoy ,sanat hayatını yapmış olduğu portrelerle ve yazmış olduğu sürrealist hikayelerle yansıtmıştır.Filmci Kutluğ Ataman'ın sanatçı Semiha Berksoy'un bu sanat hayatını anlattığı filmin adı Kutluğ Ataman's Semiha B.Unplugged'dır.Bu film bütün dünyada oynamakta olup, dünya çapında Avrupa yüksek kültür seviyesinde sükse yaptığı yazılmıştır.Bu film Luxemburg'da Manifestaya davet edi,lmiş, Milano'da Trusardi Scala  Salonunda ve ayrıca Berlin'de Haus der Kulturen Der Welt'de oynamış ve şöyle bir eleştiri almıştır; Exzentrische Türkisch Opemdiva und Schauspielerin (alışılmamışın dışında opera divası ve tiyatro sanatçısı)

Semiha Berksoy 1 Ekim 1997 yılında, Bonn'dan gelen ve ekte sunduğumuz bir takdir mektubu almıştır.Bu mektup, Güzel Sanatlar Genel Müdürlüğüne incelenmek üzere sunulmuştur.

1997  BIENALE İSTANBUL
SEMİHA BERKSOY'un resimleri, AYA İRİNİ'de sergileniyor.
Yaşamını anlatan film, "Semiha B. Unplugged "DARPHANE'de sergileniyor,

KUTLU ATAMAN
1998  MANIFESTA II LUXEMBOURG BIENALİ.

• Sayın Cumhurbaşkanımız Süleyman Demirel tarafından devlet sanatçısı ünvanı ile berat ve şilt almak üzere Semiha Berksoy; 12 Aralık 1998 Cumartesi günü saat 11.00 de, Cumhurbaşkanlığı Köşkü'ne davet edilmiş bulunmaktadır. Türk Devletinin bağışladığı bu en yüksek takdir ödülünü şükranla alacaktır.

1998  MİLANO ALLA SCALA TRUSSARDI ÖZEL GÖSTERİSİ "Semiha B.Unplugged" film

1999  NEW YORK LINCOLN CENTER FESTİVALİ

REJİ: ROBERT WILSON
OYUN: THE DAYS BEFORE (Önceki Günler)
TURNELER: Madrid,Porto Uluslararası Tiyatro Festivali

2000  İSTANBUL - SANTIAGO ULUSLARARASI TİYATRO FESTİVALİ

2000 KUNSTMUSEUM BONN "ZEITWENDEN"
"SEMİHA BERKSOY SCHLAFZİMMER" VE ÇARŞAF RESİMLER YAĞLI BOYA KUNSTMUSEUM WIEN "ZEITWENDEN"

7 KASIM 2000   T.C KÜLTÜR BAKANI SAYIN İSTEMİHAN TALAY'IN HİMAYESİNDE, SEMİHA BERKSOY 72.SANAT YILI KUTLAMASI.
DEVLET OPERA BALESİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ
İZMİR DEVLET OPERA VE BALESİ
FIDELIO

7.12.2008

BAYRAM..

Yine Bayram Yine Hüzün..

Elini değil mezar taşını öpüyorum
Sana değil mezarına sarılıyorum
Hediye olarak gözyaşımı veriyorum
Yine bayram yine hüzün

Eve gitsem kapıyı açacak kimse yok
Hüzün var mutluluğun adı yok
Dünyada anne babadan daha değerlisi yok
Yine bayram yine hüzün

İstesemde geri gelmiyor eski günler
Kulaklarımda çınlıyor sanki sesler
Kayıp oldu gitti o sıcak atmosfer
Yine bayram yine hüzün

Nerede annemin ev baklavası ve sarması
Nerede babamın küçüklerini bekleme heyecanı
Nerede ailemizin bayram sofrası
Yine bayram yine hüzün

Bu bayramda başkalarına imrenerek geçecek
Annemli babamlı hatıralar bir bir dillenecek
Dualar size gönderdiğim bayramlıklar olacak
Yine bayram yine hüzün ...

Yavuz Uzunyurt'un şiiri
************************************
çok güzel ve duygu dolu bir şiir..benim duygularımı da dile getirmiş şair...ben de bugün anne ve babamın mezarını ziyaret ettim..bayramlarını kutladım..allah geride kalan sevdiklerimize sağlıklı uzun ömürler versin..selma er..

26.11.2008

HEDEFLERİNİZE ULAŞMAK İÇİN KÜÇÜK BİR REÇETE...

İdeal imajı belirle: Düşündüğünüz, inandığınız ve güvenle beklediğiniz amaca mutlaka ulaşırsınız. İnanırsanız, hiçbir şey imkansız değildir.

Amaçlara sınır koyma: Hedeflerinizi yalnızca kendiniz yargılayabilirsiniz. Bundan kaçının çünkü kendinizi sınırlarsınız.

Önce çalış, sonra inan: Çalışmadan amaçlara ulaşmak mümkün olmadığı gibi üretkenlikten uzaklaştırır. İnanç çalışmakla olur.

Düşüncelerinizi kendinize saklayın: Zihinsel imajınızı kendinize saklayın. Sadece gerekeni yapın ve bekleyin. Kimseye bir şey söylemeyin. Aldığınız tepkilerle bir o yana bir bu yana savrulmayın.

Hedeften ayrılma: Dikkatinizi amacınız üzerine yoğunlaştırırsanız bilinçaltınız ayrıntıları halleder. Hayalinizi zihinsel olarak bitirin ve gerekeni tamamlayarak bekleyin. İnandığınız ölçüde sahip olursunuz.

*alıntı..

HiTiTLERiN M.Ö.2000 YILINDAKİ DUVAR YAZISI ..

Tanrım,
Beni yavaşlat.
Aklımı sakinleştirerek kalbimi dinlendir...
Zamanın sonsuzluğunu göstererek bu telaşlı hızımı dengele...
Günün karmaşası içinde bana sonsuza kadar yaşayacak tepelerin sükunetini ver .
Sinirlerim ve kaşlarımdaki gerginliği,
belleğimde yaşayan akarsuların melodisiyle yıka, götür.
Uykunun o büyüleyici ve iyileştirici gücünü duymama yardımcı ol...
Anlık zevkleri yaşayabilme sanatını öğret;
bir çiceğe bakmak için yavaşlamayı,
güzel bir köpek ya da kediyi okşamak için durmayı,
güzel bir kitaptan birkaç satır okumayı,
balık avlayabilmeyi, hülyalara dalabilmeyi ögret...
Her gün bana kaplumbağa ve tavşanın masalını hatırlat.
Hatırlat ki yarışı her zaman hızlı koşanın bitirmediğini ,
yaşamda hızı arttırmaktan çok daha önemli şeyler oldugunu bileyim...
Heybetli meşe ağacının dallarından yukarıya doğru bakmamı sağla.
Bakıp göreyim ki, onun böyle güçlü ve büyük olması yavaş ve iyi
büyümesine bağlıdır...
Beni yavaşlat Tanrım ve köklerimi yaşam toprağının kalıcı değerlerine
doğru göndermeme yardım et.
Yardım et ki, kaderimin yıldızlarına doğru daha olgun ve daha sağlıklı
olarak yükseleyim.
Ve hepsinden önemlisi....
Tanrım,
Bana değiştirebileceğim şeyleri değiştirmek için CESARET,
Değiştiremeyeceğim şeyleri kabul etmek için SABIR,
İkisi arasındaki farkı bilmek için AKIL ve
Beni aşkın körlüğünden ve yalanlarından koruyacak DOSTLAR ver...

(HiTiTLERiN M.Ö.2000 YILINDAKİ DUVAR YAZISINDAN ALINMIŞTIR.)

Güldünya Şarkıları..

En güçlü sesler en güçsüzler için söyledi..

Almanya’da "40 metrekare" bir Türk evi. Bu eve, kocası tarafından, kelimenin tam anlamıyla hapsedilmiş bir kadın. Dışarı çıkması yasak, komşularla konuşması yasak. Zaten konuşmak istese nasıl konuşacak ki, dil bilmez, yol yordam bilmez. Onun Almanya’sı gerçekten 40 metrekare ve her metrekarede şiddet var.

Kapısı açılmıyor ama kapının altından bir Hürriyet itiliyor bir gün. Ve o Hürriyet’in sayfalarından birinde, küçücük bir ilanda bir telefon numarası var; hayatını kurtarıyor. Bu, Hürriyet’in beş yıl önce başladığı Aile İçi Şiddete Son Kampanyası çerçevesinde Almanya’da açılan Acil Yardım Hattı’nın numarası. 7 gün 24 saat, eğitimli psikolog ve hukukçuların cevap verdiği bu hat, bugüne kadar 10 binden fazla kadına yardımcı oldu. Bazılarını ölümden kurtardı. İşte bu hattın daha çok kadına yardımcı olabilmesi için yapılan projelerden biri de Türkiye’nin önde gelen 13ünlü kadın sanatçısının yarattığı "Güldünya Şarkıları" adlı albüm. DMC’den çıkan ve geliri olduğu gibi hatta aktarılacak olan albüm, 25 Kasım Dünya Kadına Şiddete Son gününde piyasada olacak.

Albümün adı "Güldünya Şarkıları", çünkü gencecik yaşında aile içi şiddete kurban edilen Güldünya Tören, bugün Türkiye’de kadına yönelik şiddetin bir sembolü. Bütün suçu, ailesinin istemediği biriyle birlikte olmaktı Güldünya’nın. İstanbul’da sokak ortasında kurşunlandı. Ölmedi, hastanede yoğun bakımda hayat mücadelesi verirken, iki ağabeyi, ellerini kollarını sallaya sallaya içeri girdiler ve "işi" bitirdiler.

Öldürmek, aile içi şiddetin en uç boyutu ama ona gelene kadar dayak, hakaret, yasaklama, hapsetme, cinsel zorlama, çalıştırmama, zorla çalıştırma, evlendirme, psikolojik baskı gibi pek çok boyutuyla, her üç aileden birinde yaşanıyor. Hürriyet Aile İçi Şiddete Son Kampanyası da bu soruna dikkat çekmek için var.

"Güldünya Şarkıları", kadın sanatçıların, kadınlar için söylediği şarkılardan oluşuyor; üst başlığı bu. Ama amaç, bu şarkıları herkese dinletmek elbette. Erkeklere de, çocuklara da.

Albümün danışmanı Naim Dilmener, projeye katkıda bulunanların samimiyetle evet dediğini ve bu içtenliğin, albümün müzikal yapısına da yansıdığını söylüyor: "Bu tür albümlerde çok başlılık, her şarkının farklı zamanlarda, farklı stüdyolarda ve farklı müzisyenlerle yapılıyor olmasından dolayı, genellikle beklenen bir sonuçtur. Fazla ciddiye alınmaz bu durum, çünkü amaç önemlidir. Ama Güldünya Şarkıları’nda amaçla birlikte müzik de üst sırada."

HER KADINDAN BİR SES

Güldünya Şarkıları için, "cinsiyetçi" olmayan şarkılar özenle seçildi. Nazan Öncel, Ajda Pekkan ve Şevval Sam, yepyeni parçalarını verdiler. Eski ya da yeni, bütün şarkıların hálá söyleyecek bir sözü olmalıydı. Zor bir konuydu bu. "Çünkü popüler müziğimizin geçmişi de bugünü de, ne yazık ki erkeklerin egemenliği altında ve bu konuya at gözlüğüyle bakmadan yaklaşanların sayısı çok da fazla değil" diyor Dilmener.

Ama vardı elbette. Bora Ayanoğlu mesela, daha 70’lerin başında yazmıştı, "Adım Kadın"ı ve o yıllarda Hümeyra seslendirmişti. Bugün, albüm için bu şarkıya Emel Müftüoğlu yeni bir ruh kattı: "Bana herkes sahip/ Benim hiç hakkım yoktur/ Ben akıldan yoksun/ Ama vazifem çoktur/ Adem’in yediği elma/ Hep benden mi sorulur/ Çünkü adım kadın/ Kadınım hükmüm yoktur."

Törelerin parçaladığı Güldünya için Aylin Aslım’ın yazdığı ve ağıt olduğu kadar bir isyanı da dile getiren şarkıyı bu kez Sezen Aksu seslendirdi: "Canım abim vurma beni/ Bu dünyadan alma beni/ Dökülür mü kardeş kanı?"

Nazan Öncel ise işçi kızı Leyla’yı anlatan yepyeni şarkısını, Hakan Kurşun’un raggy formundaki düzenlemesiyle seslendirdi: "Leyla bir işçinin kızı/ Alnında simsiyah yazı/ Kalk Leyla Kalk anlat her şeyi/ Kaç Leyla Kaç kurtar kendini."

Ünlü besteci ve söz yazarı Şehrazat, projeyi duyar duymaz kolları sıvadı ve yepyeni bir şarkı yazdı: "Kadın Dediğin." Ve Ajda Pekkan da onu Ajda Pekkan gibi yorumladı: "Kadın dediğin yeri gelir tabuları yıkar/ Kadın dediğin yeri gelir taşın suyunu sıkar."

Albüm için Aylin Aslım, Nilüfer’in "Karar Verdim"ini seçti, Nilüfer Ajda Pekkan’ın "Sanane Kimene"sini. Şebnem Ferah, Sezen Aksu’nun "Masum Değiliz"ini kendine has üslubuyla yorumladı, Rojin ise Şebnem Ferah’ın "Sil Baştan’ını. Funda Arar, Zuhal Olcay’ın meşhur ettiği "Dünden Sonra Yarından Önce"yi söyledi, Zuhal Olcay da Funda Arar’ın "Neyse"sini.

Şevval Sam, söz ve bestesi kendisine ait yeni şarkısı "Kibritçi Kız"ı albüme hediye etti: "Ben kibritçi kız sabaha kadar üşüyorum/ Son kibritimi de yakıp sevdana veda ediyorum." Aynur ise eski bir Kürt ezgisi "Qumrike/ Kumrucuk"u enfes bir yorumla gün ışığına çıkardı: "Yazık ki o kara gözlere/ Qumri’yi verirler yaban ellere..."

"Ve Tanrı Aşkı Yarattı" adlı kendi şarkısını 40 yıl sonra yeniden söyleyen Ayten Alpman’a gelince... Naim Dilmener’e göre şarkı, Ella Fitzgerald, Billie Holiday ayarındaki Ayten Alpman’ın, memleketin gelmiş geçmiş en iyi yorumcularından biri olduğu gerçeğini bir kez daha gözler önüne seriyor.

KİM NE SÖYLÜYOR ..

1-KORO/Kadınlar Vardır

2-Sezen Aksu/Güldünya

3-Ajda Pekkan/Kadın Dediğin

4-Nazan Öncel/Leyla

5-Emel Müftüoğlu/Adım Kadın

6-Aynur Qumrike/Kumrucuk

7-Zuhal Olcay/Neyse

8-Aylin Aslım/Karar Verdim

9-Nilüfer/Sanane Kimene

10-Şebnem Ferah/Masum Değiliz

11-Şevval Sam/Kibritçi Kız

12-Rojin/Sil Baştan

13-Ayten Alpman/Ve Tanrı Aşkı Yarattı

14-Funda Arar/Dünden Sonra Yarından Önce

SEZEN AKSU

Ümit etmek elini taşın altına koymak lazım

Sezen Aksu, Güldünya Şarkıları için bir şarkı vemek ve söylemekle kalmadı; bir de kitapçık için yazı yazarak albüme adını verdi. İşte yazısından bir bölüm:

Her insan biricik bir değer olarak bireysel ve toplumsal şefkat kalkanları ile korunmaz, eğer algı bu idrak ile tamamlanmazsa, ana rahmine düştüğümüz andan itibaren edindiğimiz kayıtlar yaşamı anlamlandırmak yerine katlanılmaz kılabilir. Şiddet hayatta kalmak için özgürleşir ve yıkıcılığını gerekçelendirirse, baş edilemez bir yok edicidir artık. Aile gibi emniyet ve huzuru temsil eden bir güven sahasında bile en az karanlık sokaklardaki kadar, hatta bazen daha da fazla şiddettir. (...)

Görünen o ki, insan özünde pusuda bekleyen bu enerji doğru bir formül ile yönetilmediği, yönlendirilmediği ve türlü şekillerde beslendiği sürece, çocuklarımızın potansiyel birer şiddet uygulayıcısına, kendimizin de birer şiddet mağduruna dönüşmesi işten değil (...)

Nice şeytanına kafa tutmuş insan var bu dünyada, hem de hiç de az değiller. Öyle olmasaydı dünya kıyameti beklemez, çoktan kendini yok ederdi. Ümit etmek, eli taşın altına koymak lazım.

ALBÜM KÜNYE

Güldünya Şarkıları, Hürriyet Kurumsal İletişim Direktörlüğü’nün yapımcılığında, DMC tarafından yayınlanıyor. Danışmanlığını Naim Dilmener ve Hülya Demir yaptı. D Plus, albüm hazırlığını gönüllü olarak görüntüledi. Görselleri Rafineri gerçekleştirdi. Albümün fotoğraflarını Candaş Arın çekti.

Müthiş korodan kadınlar marşı

Albümün başlangıç şarkısı Kadınlar Vardır ise bir kadın marşı. Avukat, Güncel Hukuk Dergisi Yazıişleri Müdürü Filiz Kerestecioğlu’na ait marş, Nazan Öncel, Aylin Aslım, Aynur, Nilüfer, Zuhal Olcay, Sezen Aksu ve Rojin’in oluşturduğu koro tarafından söylendi. Mustafa Ceceli’nin düzenlemesini yaptığı marşın, ilginç bir hikayesi var:

Türkiye’de feminizmin henüz esamisi okunmaz ve sadece bir grup kadın bir araya gelip birçok şeyi sorgularken (1987) bir Asliye Hukuk hakimi, şiddet gören bir kadının boşanma davasını reddetti ve karara şöyle yazdırdı: "Küze susuz ev sözsüz olmaz derler. Kadının karnını sıpasız sırtını sopasız bırakmamak gerek!"

Kadınlar Vardır’ın besteci ve söz yazarı Avukat Filiz Kerestecioğlu, şöyle anlatıyor o günleri: "Bu karar, Dayağa Karşı Dayanışma Kampanya’sını ateşleyen öğelerden biri oldu. İnanılmaz heyecanlı toplantılar yapıyorduk ve bu atmosfer içinde doğdu şarkı. Ben, bir toplantıya ’Bir şarkı yaptım’ diyerek gittim ve ilk olarak o toplantıda söyledim. Sonra aynı heyecanla, İstanbul Yoğurtçu Parkı’nda 17 Mayıs 1987’de yapılan Dayağa Karşı Yürüyüş’te hep birlikte söyledik."

İşte o marş, Güldünya Şarkıları albümünün, ünlü sanatçılar tarafından söylenen açılış parçası artık: "Susmamız oturmamız/ Hep boyun eğmemiz/ Hayatı seyretmemiz/ İstendi bugüne dek/ Suskunduk ve bekledik/ Yaşandı seyrettik/ Sonunda yeter dedik/ Bir daha susmayana dek/ Kadınlar vardır/ kadınlar her yerde."

12.11.2008

SON GAZİYE ÇOK ÖZEL TÖRENLE VEDA..

SON GAZİYE ÇOK ÖZEL TÖRENLE VEDA

45. Alay'dan Piyade Asteğmen Rütbesi ile Afyon Cephesi'nde Kurtuluş Savaşı'na Katılan Mustafa Şekip Birgöl 105 Yaşında Öldü. 1952'de Albay Rütbesinden Emekli Olan Birgöl, Kurtuluş Savaşı'nda İmkansız Sayılacak Koşullardan Zafer ve Vatan Yaratan 'Çılgın Türkler'in Hayatta Kalan Son İsmiydi.


45. Alay’dan Piyade Asteğmen rütbesi ile Afyon Cephesi’nde Kurtuluş Savaşı’na katılan Mustafa Şekip Birgöl 105 yaşında öldü. 1952’de albay rütbesinden emekli olan Birgöl, Kurtuluş Savaşı’nda imkansız sayılacak koşullardan zafer ve vatan yaratan ’Çılgın Türkler’in hayatta kalan son ismiydi.
İŞTE SON GAZİNİN HAYATINDAN KESİTLER

ÇANAKKALE GEÇİLMEZ GAZİ DEDE TUTULMAZ

SON YOLCULUĞUNA UĞURLANDI


OSMANLI Devleti’nin 1. Dünya Savaşı’ndan mağlup çıkması üzerine Anadolu’yu işgal eden Fransız, Yunan, İtalyan ve İngilizler’e karşı Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk ve arkadaşlarının başlattığı Kurtuluş Savaşı’nın son gazisi Mustafa Şekip Birgöl, hayatını kaybetti. TBMM’nin verdiği kırmızı şeritli İstiklal Madalyası sahibi Birgöl, 105 yaşındaydı.

Afyon’da savaştı

Üsküdar’da 1903’te doğan Birgöl’ün babası ve dedesi, deniz subayıydı. İlkokulu Hasanpaşa, ortaokulu Bursa Işıklar Askeri Okulunda, liseyi Edirne Kuleli Askeri Lisesinde okuyan Birgöl, daha sonra Harp Okuluna girdi. Çanakkale Eğitim Alayı, Ezine Dağ Tugayı ve Gelibolu 4. Tümen’de görev yapan Birgöl, Atatürk’le bir arada bulundu, yüz yüze görüştü. Birgöl, 15. Fırka 45. Alay’dan Piyade Mülazım (Asteğmen) rütbesi ile Afyon Cephesi’nde Kurtuluş Savaşı’na katıldı. Büyük Taarruz’da da bulunan Birgöl, düşmanın İzmir’de denize dökülmesinin ardından Samsun’daki kıtasına döndü. 1928 yılına kadar Samsun’da görev yapan Birgöl, daha sonra Sarıkamış, Bayburt ve Muğla’da, Kurtuluş Savaşı’ndan sonra da, çıkan bazı ayaklanmaların bastırılmasında fiilen görev yaptı. Birgöl, 13 Eylül 1952’de albaylıktan emekli oldu. Sağlık sorunları nedeniyle konuşmakta güçlük çeken Birgöl, GATA Haydarpaşa Hastanesi’nde tedavi görüyordu. Son dönemde sadece burnundan beslenebilen ve sağlık durumu iyice kötüleşen Birgöl, dün sabah son nefesini verdi.

Atatürk anısı

Damadı emekli elektrik mühendisi Bekir Artunç, Birgöl’ün kendisine aktardığı Atatürk ile bir anısını şöyle anlattı: "Atatürk, Mustafa Şekip Birgöl’ün birliğine teftişe gelmiş. Teftiş sonrasında birliği terk ederken, Atatürk’ün peşinden Foks adında bir köpek gidiyor. Atatürk, ’Bu kimin köpeği?’ diye sormuş. Albay, selam verip, ’sizindir’ demiş. Sonra Atatürk o köpeği alıp gitmiş." Birgöl’ün Atatürk ile bir arada bulunduğu dönemler de olduğunu, yüz yüze de görüştüklerini ifade eden Bekir Artunç, kayınpederinin Atatürk’ü gayet iyi bildiğini ve tanıdığını söyledi.

Özel tören

Birgöl, 14 Kasım Cuma günü Selimiye Camisi’nde öğle vakti düzenlenecek cenaze töreninin ardından, Karacaahmet Mezarlığı’nda defnedilecek. Düzenlenecek özel cenaze törenine Genelkurmay Başkanı Orgeneral Başbuğ da katılacak. Avustralya’da bulunan torunu Murat Toker’in Türkiye’ye 2 gün sonra dönebilecek olması yüzünden "Son Gazi"nin cenaze töreni cuma gününe bırakıldı.

Hürriyet Muhabiri Ersin Kalkan’ın "Son Gaziler" kitabında tanıtılan ve söyleşi yapılan bütün gazilerde hayatını kaybetti. İstiklal Savaşı’nın son 4 gazisi 3 yıl içinde teker teker aramızdan ayrıldı. İstiklal Savaşı Gazisi Yakup Satar da 2 Nisan 2008’de 110 yaşında Eskişehir’deki, Veysel Turan ise 25 Mart 2007’de Konya’da 107 yaşında, Ömer Küyük de 12 Ocak 2006’da Çorum’da vefat etmişti.

Kurtuluş Savaşı’nın yaşayan son neferiydi

SON gazi Birgöl’ün ikinci eşi Ayşe Birgöl "gazi eşi" olmanın çok mutluluk verici olduğunu ifade ederek, "Dün (önceki gün) son kez hastanede konuştuk. Elimden tuttu, bir şeyler anlattı" dedi. Bir görüşme sırasında Birgöl, "Bir gününüz nasıl geçiyor?" sorusu üzerine, "Edi ile Büdü duruyoruz işte. Ona çok iyi bakıyoruz" demişti. Eski Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt ve eşi Filiz Büyükanıt ile Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ Kara Kuvvetleri Komutanlığı yaptığı dönemde Birgöl’ü sık sık ziyaret etmişti.

Milletin gönlündeki yerleri müstesna

CUMHURBAŞKANI Abdullah Gül, İstiklal Savaşı’nın hayattaki son gazisi, Mustafa Şekip Birgöl’ün vefatı nedeniyle bir mesaj yayınladı. Gül, mesajında, "Vatanımız için her şeylerini ortaya koyan gazilerimiz, milletimizin gönlünde müstesna bir yere sahiptir. İstiklal mücadelemizin zor şartlarını yaşayan, tecrübelerini yeni nesillere aktaran gazilerimiz, millet olma şuurunun güçlenmesine değerli katkılarda bulundular. Onlar, aynı zamanda yokluklar içinde kurulan ülkenin bugün geldiği ileri noktayı görme gururunu da yaşadılar. Bizler de vatanımıza aynı şuur ve kararlılıkla ilelebet sahip çıkacağız" dedi. Başbakan Tayyip Erdoğan da Birgöl’ün vefatı üzerine kızı İpek Artunç’a başsağlığı telgrafı gönderdi.

12.11.2008
http://www.haberler.com/son-gaziye-cok-ozel-torenle-veda-haberi/
*alıntı..

TÜRK MİLLETİ'nin başı sağolsun ..ŞEHİTLERİMİZİN ve GAZİLERİMİZİN mekanları cennet olsun..

30.10.2008

ARTİST 2008

18.istanbul sanat fuarı
ve
27.istanbul kitap fuarını
TÜYAP BEYLİKDÜZÜ'nde gezebilirsiniz..

Sanat ve Kitapla dolu güzel günler dilerim...

27.İSTANBUL KİTAP FUARI

İstanbul Kitap Fuarı 1 Kasım 2008 Cumartesi günü kapılarını kitapseverlere açmaya hazırlanıyor...

TÜYAP Tüm Fuarcılık Yapım A.Ş. ve Türkiye Yayıncılar Birliği tarafından TÜYAP Fuar ve Kongre Merkezi-Büyükçekmece’de, 1-9 Kasım 2008 tarihleri arasında düzenlenecek olan 27. İstanbul Kitap Fuarı kapılarını kitapseverlere açmaya hazırlanıyor.


Bu sene “1968: 40 Yıl Önce, 40 Yıl Sonra” temasıyla düzenlenen İstanbul Kitap Fuarı’na yaklaşık 550 yayınevi ve sivil toplum kuruluşu katılacak; panel, söyleşi, konser, şiir-dinletileri ve çocuk etkinlikleri gibi 282 kültür etkinliğinde ve imza günlerinde 750 yazar okurlarıyla buluşacaktır.



Onur Yazarı: Füruzan
27. İstanbul Kitap Fuarı’nın Onur Yazarı Füruzan, fuar süresince çeşitli etkinliklerde okurlarıyla bir araya gelecek. Ödül töreni ise 3 Kasım 2008 Pazartesi akşamı TÜYAP Fuar ve Kongre Merkezi/Interexpo Salonu’nda düzenlenecektir. Fuar süresince Füruzan’ın yaşamından kesitlerden oluşan ve tasarımını Sadık Karamustafa’nın yaptığı Onur Yazarı Sergisi “Füruzan Diye Bir Öykü” üst kat fuayede yer alacaktır.

68 Hareketinin Önemli İsimlerinden Tarıq Ali İstanbul Kitap Fuarı’nda
Fuara 68 hareketinin önemli aktivistlerinden yazar Tarıq Ali konuk olarak gelecek ve 2 Kasım 2008 Pazar günü “Avrupa’da 68 Hareketi” konulu panele konuşmacı olarak katılacaktır. Okurlarıyla bir araya gelecek olan Tarıq Ali Londra’da yaşıyor ve tarihçi kimliğinin yanı sıra New Left Review dergisinin editörlüğünü de yürütüyor.

Tema çerçevesinde gelecek bir diğer konuk ise Mark Kurlansky. Amerikalı gazeteci-yazar Kurlansky ilk kez İstanbul Kitap Fuarı’nın konuğu olarak geliyor. 68’in 40. yılı nedeniyle fuarın konuğu olan Mark Kurlansky, 1 Kasım 2008 Cumartesi günü “1968: 40 Yıl Önce 40 Yıl Sonra” panelinde okurlarıyla buluşacaktır.

Tema kapsamında fuarın diğer önemli ismi ise Che Guevara üzerine yazdığı kitaplarla ve çektiği belgesel filmlerle tanınan Küba’lı yazar Froilan Gonzalez’tir. Gonzalez’in Che Guevara üzerine yazdığı 10’dan fazla kitabı bulunmaktadır.
Latin Amerika’dan fuara gelecek bir diğer önemli isim ise, bu sene ilk kez fuara katılan Venezüella’lı yazar Luis Britto Garcia’dır. Garcia, Venezüella edebiyatı üzerine çalışmalarda bulunuyor ve fuarda bu konuda bir panele konuşmacı olarak katılacak.
Fuarın diğer konukları; Dürzi kökenli, Arapça yazan ve Filistin-İsrail barışında çok etkin bir rol oynayan Filistinli şairler Moaen Shalabia, Naim Aradiy, Agi Mishol, Hava Pimhas Cohen, Mageed Asakly; S. Fischer Vakfı’nın konuğu olarak Almanya’dan Thomas Brüssig, Thomas Glavinic ;Avusturya’dan Dimitre Dinev; Romanya’dan Nicolae Breban, Aura Christi ve İngiltere’den çocuk kitabı yazarı Ian Beck fuarın bu seneki konukları arasındadır.

Fuar’ın yabancı katılımcıları:
27. İstanbul Kitap Fuarı bu sene ilk kez Rusya ve Venezüella’dan yayıncılar ve Yayıncılar Birliği temsilcilerini ağırlarken fuarın diğer katılımcıları arasında Amerika Birleşik Devletleri, Almanya, Avusturya, Çek Cumhuriyeti, Ermenistan, Hindistan, İtalya, İngiltere, İspanya, İsveç, İran, Kosova, Küba, Letonya, Makedonya, Polonya, Romanya ve Yunanistan’dan yayınevleri bulunuyor.

TÜYAP Arkeoloji’ye Destek Veriyor-Arkeoloji Sanat Yayınları’nın 30. Yaşını Kutluyor!
1978 yılında ülkemizin arkeoloji alanındaki ilk popüler dergisi Arkeoloji ve Sanat'ı çıkarmakla yola çıkan yayınevi bugüne kadar yayınladığı kitaplarla da Türkiye'nin zengin kültür mirasını, tarihi eserlerini arkeolojik zenginliklerini konu alan çok sayıda eseri kültürümüze kazandırdı. Arkeoloji ve Sanat'ın "toprağın altından kağıdın üzerine" 30 yıllık yayın serüveninin ürünleri yeni çıkan dergi ve kitaplarla birlikte Tüyap'taki standlarında okuyucularla buluşacak. TÜYAP Tüm Fuarcılık Yapım A.Ş., Arkeoloji Sanat Yayınları’nın 8 Kasım 2008 Cumartesi günü fuar kapsamında gerçekleşecek 30. Yıl Kutlaması’na ev sahipliği yapacak.

Fuar’ın Sergileri:
Fuarda Onur Yazarı sergisinin yanı sıra, İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı tarafından Türk Kitap Sanatları örneklerinden oluşan “Geleneksel Türk Kitap Sanatları: Bugünün Ustaları’’; Bergama Yortanlı Kurtarma Derneği tarafından düzenlenen “Üç Sessiz Çığlık: Allianoi, Hasankeyf, Zeugma’’; Kamil Koç-Yolculuk dergisi tarafından düzenlenen “Anadolu’da Tarihe, Kültüre, Doğaya, İnsana Yolculuk’’ başlıklı fotoğraf sergisi 6. salon içinde gerçekleştirilecektir.

İstanbul Kitap Fuarı, TÜYAP Tüm Fuarcılık Yapım A.Ş. tarafından düzenlenen 18. İstanbul Sanat Fuarı/ARTİST 2008 ile eş zamanlıgerçekleştirilecektir. Öğrenci, öğretmen ve emeklilere ücretsiz olan fuar giriş bedeli 5 YTL’dir. Fuarlar, 1-8 Kasım 2008 tarihleri arasında 11.00-20.00 saatleri, kapanış günü 9 Kasım 2008 tarihinde ise 11.00-19.00 saatleri arasında ziyaret edilebilir.

ÜCRETSİZ SERVİS SAATLERİ:

TAKSİM ATATÜRK KÜLTÜR MERKEZİ
Geliş: 10.00 - 16.00
(Yukarıdaki saatler arasında her yarım saatte bir hareket edecektir.)

Dönüş: 14.00 - 20.00*
(Yukarıdaki saatler arasında her saat başı hareket edecektir.)



BAKIRKÖY DENİZ OTOBÜSLERİ İSKELESİ OTOPARKI
Geliş: 10.00 - 16.00
(Yukarıdaki saatler arasında her yarım saatte bir hareket edecektir.)

Dönüş: 14.00 - 20.00*
(Yukarıdaki saatler arasında her saat başı hareket edecektir.)

9 Kasım 2008 günü fuar alanından son otobüs hareket saati 19.00 olacaktır.


BEYLİKDÜZÜ - FUAR ALANI RİNG SEFERİ

BEYKENT-BEKO-BİZİMKENT-BÜYÜKŞEHİR-MİGROS-CARREFOURSA-TATİLYA-BÜYÜKŞEHİR-FUAR ALANI
duraklarından 11.00 - 18.00 saatleri arasında her saat başı yapılmaktadır.


BÜYÜKÇEKMECE - FUAR ALANI RİNG SEFERİ

ECZANE-BÜYÜKÇEKMECE ANA ÜST GEÇİT-FUAR ALANI duraklarından 11.00 - 18.00 saatleri arasında her saat başı yapılmaktadır.


HAFTA İÇİ

MİMAR SİNAN GÜZEL SANATLAR ÜNİVERSİTESİ (Fındıklı)

Geliş: 10.00 - 13.00
Dönüş: 16.00

FUAR SÜRESİNCEBOĞAZİÇİ ÜNİVERSİTESİ (Rumeli Hisarüstü Durağı)

Geliş: 10.30
Dönüş: 16.00

İSTANBUL TEKNİK ÜNİVERSİTESİ (Maslak)

Geliş: 10.30
Dönüş: 16.00

Tüyap önceden bildirmeksizin ek sefer düzenlemek ve hareket saatlerini değiştirmek hakkına sahiptir.



TÜYAP FUAR VE KONGRE MERKEZİ’NE FUAR SÜRESİNCE GEÇERLİ
İETT OTOBÜSLERİ HAREKET NOKTALARI VE SAATLERİ

Durak Yeri Fuar süresince geçerli hareket saatleri

Bakırköy

Fuara Geliş
Fuardan Dönüş
Özgürlük Meydanı
Kaymakamlık Önü 10.30/16.00 arası 13.00/20.00 arası



Avcılar

Fuara Geliş
Fuardan Dönüş*
Metrobüs
Son Durağı 10.30/16.00 arası 13.00/20.00 arası



İETT otobüsleri, hareket noktalarından yirmi dakika arayla hareket edecektir.*

*Bakırköy ve Avcılar hareket noktalarından, 1 bilet (tam / indirimli) geçerlidir.

İETT önceden bildirmeksizin hareket yerleri ve saatlerini değiştirme hakkına sahiptir.

* 9 Kasım 2008 günü fuar alanından son otobüs hareket saati 19.00 olacaktır.



*alıntı..

http://www.istanbulkitapfuari.com/
*ayrıntılı bilgi için yukarıdaki adresi ziyaret ediniz..

Herkese ''KİTAP DOLU '' günler dilerim...

28.10.2008

29 Ekim Cumhuriyet Bayramı

29 Ekim Cumhuriyet Bayramı

*alıntı..

CUMHURİYETİMİZİN 85.YILI HEPİMİZE KUTLU OLSUN..

BİRLİK VE BERABERLİK İLE CUMHURİYETİMİZE SAHİP ÇIKALIM..

NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE..

SABANCI MÜZESİ'ndeki ''İSTANBUL'DA BİR SÜRREALİST:SALVADOR DALİ'' Sergisine gittim..

Bugün..
26.10.2008..
İstanbul'da bardaktan boşanırcasına yağmur yağarken;
Uzun zamandır gitmeyi hayal ettiğim SALVADOR DALİ Sergisine ailem ile beraber gittik..

Yağmurlu havaya,yoğun köprü trafiğine rağmen,bizim gibi çoluk cocuk sergiyi gezmeye gelen bir çok kişi vardı..

Bu arada, arabayı Emirgan Parkı'na park ettik..Oradan sürekli ring seferi yapan Müzenin servis aracı ile SSM'ye gittik..Dönüşte de aynı araç ile Emirgan Parkı'na arabamızın yanına ulaştık..Bu servis hizmetinden dolayı Müze Yönetimine teşekkürler...

Hızlı bir tempo ile -nasıl olsa en az 3-4 kere daha sergiyi gezmeye geleceğimizi düşünerek- yaklaşık 4 saat sergiyi gezdik..


Gala-Salvador Dali Vakfı’nın işbirliğiyle hazırlanan hediyelik eşya bölümünde;
serginin kitabı-2 adet-,çocuklar için ayrıca bir sergi kitabı,poster,dudaklı çanta, dudaklı bir kaç ürün,mum,kahve fincanı,kupalar, kalem, silgi, not defteri,çocuk boyama kitabı,tişört vb..çeşitli DALİ ürünleri yer alıyor....

Sergi, 20 Eylül 2008- 20 Ocak 2009 tarihleri arasında pazartesi hariç her gün, 10:00-18:00 saatleri arasında gezilebilecek. Ramazan Bayramı’nın ilk günü (30 Eylül 2008) ve Kurban Bayramı’nın ilk günü (8 Aralık 2008) ile 1 Ocak 2009 tarihinde kapalı olacak.

Sergide flaş kullanmadan fotoğraf çekilebiliyor..

Girişte ücretsiz olarak temin edebileceğiniz Özel kulaklık ile Sergideki resimler hakkında bilgi edinebiliniyor..

Hediyelik dükkanından aldıklarım ;
Sergi Kitapları,
kupalar,
not detferi,
minik bir heykel reprodüksüyonu,
dudak şeklinde bir cüzdan..

Hediyelik dükkanında kalmadığı için alamadığım DALİ POSTERLERİ'ni inşallah bir daha gidişimde bulabilirim...

Yorulduğumuzda Serginin cafesinde ÇAY MOLASI verdik..

Bu arada kızımın amatör fotoğraf makinası ile o kalabalıkta çekebildiği bir kaç Sergi fotoğrafını sizlerle paylaşmak istedim...

İşte bu günün anısı olarak çektiğimiz fotoğraflar...











Hiçbiri mükemmel olamadı...
Mükemmel resimlerin fotoğrafı
zaten Serginin kitabında var..


Bu vesile ile Sayın Sabancı Ailesine,SSM Yöneticilerine,Sn.Nazan Ölçer'e ve ekibine bu güzel Sergideki emeklerinden,özverilerinden ve bizleri DALİ ile,Sanat ile buluşturduklarından dolayı teşekkür ediyorum..

Sn.Sakıp Sabancı'yı tekrar rahmetle anıyorum..

SSM'de daha başka sergilerde ve etkinliklerde tekrar buluşmayı diliyorum..

21.10.2008

NOTRE DAME DE SİON (Karşıyaka-İZMİR)

Aşağıdaki orjinal fotoğraflar ; SELMA ER (benim) Koleksiyonu'ndan
seçilmiştir.







Notre Dame De Sion-Karşıyaka/İzmir
(1931 yılına ait fotoğraf)







Notre Dame De Sion
(1934 yılında annemin
-ortadaki hanım-
okul arkadaşları ile çekilmiş fotoğrafı)

BEDİA MUVAHHİT

Aşağıdaki orjinal fotoğraf; SELMA ER (benim) Koleksiyonu'ndan
seçilmiştir.



Bedia Muvahhit, (Emine Bedia) (d. 16 Ocak 1897,İstanbul – ö. 20 Ocak 1994, İstanbul). Tiyatro ve sinema sanatçısı. Türkiye'nin ilk müslüman kadın oyuncusudur.

Kadıköy Terakki Mektebi ve Notre Dame de Sion Lisesi'nde okumuş ve küçük yaşta Fransızca ve Rusça öğrenmiştir. Öğrenimini sürdürürken o yıllarda kurulan Telefon Şirketi'nde çalışan ilk kadınlardan biri oldu. 1921'de Erenköy Kız Lisesi'nde Fransızca öğretmenliğine başladı.

Sanat yaşamı 1908'de başlamış sayılır. Ancak 1914'te yeni kurulan Darülbedayi'ye girdi. İlk filmi, 1923 yılında Muhsin Ertuğrul'un teklifiyle başladığı Halide Edip Adıvar'ın Ateşten Gömlek romanından sinemaya uyarlanan filmdir. Bu filmde canlandırdığı Ayşe karakteri ile Türk sinemasının Neyyire Ertuğrul'la birlikte ilk kadın oyuncularından biri oldu.

1923'te, Ceza Kanunu adlı oyunla sahneye çıkmasıyla tiyatro yaşamı da başlamış oldu. Sanat yaşamı boyunca 200'ün üzerinde oyunda ve sayısız sinema filminde rol aldı. Bedia Muvahhit, 1975 yılında Şehir Tiyatroları'ndan emekli oldu. 1987 yılında Devlet Sanatçısı unvanını aldı.

Sanatçı bir ev kazası sonrası kaldırıldığı İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi hastanesinde 20 Ocak 1994 günü 97 yaşında vefat etti.

1995 yılından itibaren, Türk Kadınlar Birliği tarafindan Şehir Tiyatroları'nın genç kadın sanatçılarına Bedia Muvahhit Tiyatro Ödülü verilmektedir.

Sanatçının hayat hikâyesi pek çok kitaba ve araştırmaya konu olmuştur. Hakkında yazılan kitaplardan biri de Gökhan Akçura tarafından kaleme alınan Bedia Muvahhit -Bir Cumhuriyet Sanatçısı'dır.


Rol aldığı filmler [değiştir]
Adına basılmış pulAteşten Gömlek (1923)
İstanbul Sokaklarında (1931)
Karım Beni Aldatırsa (1933)
Beklenen Şarkı (1953)
Paydos (1954)
Yaşlı Gözler (1955)
Son Beste (1955)
Gülmeyen Yüzler (1955)
Çapkınlar (1961)
Gönül Ferman Dinlemez (1962)
Bir Gecelik Gelin (1962)
Belalı Torun (1962)
Barut Fıçısı (1963)
Genç Kızlar (1963)
İstanbul Kaldırımları (1964)
Kaynana Zırıltısı (1964)
Manyaklar Köşkü (1964)
Gençlik Rüzgarı (1964)
Halk Çocuğu (1964)
Anasının Kuzusu (1964)
Gel Barışalım (1964)
Sarı Kızla Kopuk Ahmet (1964)
Hizmetçi Dediğin Böyle Olur (1964)
Hep O Şarkı (1965)
Sevinç Gözyaşları (1965)
Bozuk Düzen (1966)
Aşkın Gözyaşları (1966)
Çalıkuşu (1966)
Sokak Kızı (1966)
O Kadın (1966)
Sevgilim Artist Olunca (1966)
Şoförün Kızı (1966)
Evlat Uğruna (1967)
Sen Benimsin (1967)
Zehirli Hayat (1967)
Dünyanın En Güzel Kadını (1968)
Katip (1968)
Ateşli Çingene (1969)
Esmerin Tadı Sarışının Adı (1969)
Lekeli Melek (1969)
Son Mektup (1969)
Tatlı Sevgilim (1969)
Yumurcak (1970)

Rol aldığı bazı oyunlar [değiştir]Hisse-i Şayia, Taş Parçası, Aktör Kin, Yorgaki Dandini, Hamlet, Devlet Kuşu, On İkinci Gece, Matmazel Julie, Aynaroz Kadısı, Hortlaklar, Mürai, Tersine Akan Nehir, Bir Kavuk Devrildi, Venedik Taciri, Fermanlı Deli Hazretleri, Mum Söndü, Bir Ölü Evi, Otello, Kafes Arkasında, Kafatası, Lüküs Hayat, Yarasa, Müfettiş, Saz-Caz, Mırnav, Ayaktakımı Arasında, Tebeşir Dairesi, Ahududu, Küçük Şehir, Oyun İçinde Oyun, Deli Saraylı, Kibarlık Budalası, Sana Rey Veriyorum, Deli Dolu, Suç ve Ceza, Çifte Keramet, Dama Çıkmış Bir Güzel, Gecikenler.

*Vikipedi, özgür ansiklopedi'den alınmıştır..

15.10.2008

MUSTAFA KEMAL' İN KAĞNISI ..

Yediyordu Elif kağnısını
Kara geceden geceden
Sanki elif elif uzuyordu inceliyordu
Uzak cephelerin acısıydı gıcırtılar
İnliyordu dağın ardı yasla
Herbir heceden heceden

Mustafa Kemal'in Kağnısı derdi kağnısına
Mermi taşırdı öteye, dağ taş aşardı
Çabuk giderdi, çok götürürdü Elifcik
Nam salmıştı asker içinde
Bu kez herkesten evvel almıştı yükünü
Doğrulmuştu yola, önceden önceden

Öküzleriyle kardeş gibiydi Elif,
Yemezdi, içmezdi, yemeden içmeden onlar
Kocabaş çok ihtiyardı çok zayıftı
Mahzundu bütün Sarıkız, yanısıra
Gecenin ulu ağırlığına karşı,
Hafiftiler, inceden inceden

İriydi Elif kuvvetliydi kağnı başında
Elma elmaydı yanakları, üzüm üzümdü gözleri
Kınalı ellerinden rüzgar geçerdi daim
Toprak gülümserdi çarıklı ayaklarına
Alını yeşilini kapmıştı, geçirmişti
Niceden niceden

Durdu birdenbire Kocabaş, ova bayır durdu.
Nazar mı değdi göklerden, ne?
Dah etti, yok. Dahha! dedi, gitmez.
Ta gerilerden başka kağnılar yetişti geçti gıcır gıcır
Nasıl durur Mustafa Kemal'in Kağnısı
Kahroldu Elifcik, düşünceden düşünceden

Aman Kocabaş, ayağını öpeyim Kocabaş,
Vur beni, öldür beni, koma yollarda beni.
Geçer, götürür ana çocuk mermisini askerciğin
Koma yollarda beni, kulun köpeğin olayım
Bak hele üzerimden ses seda uzaklaşır
Düşerim gerilere iyceden iyceden

Kocabaş yığıldı çamura
Büyüdü gözleri büyüdü, yürek kadar
Örtüldü gözleri örtüldü hep
Kalır mı Mustafa Kemal'in Kağnısı bacım
Kocabaşın yerine koştu kendini Elifcik
Yürüdü düşman üstüne yüceden yüceden.

FAZIL HÜSNÜ DAĞLARCA

**************************************
O'nu bügün kaybettik..
O,artık şiirleriyle kalbimizde yaşayacak..
Mekanı Cennet olsun..
Sevenlerinin başı sağolsun...

Fazıl Hüsnü Dağlarca vefat etti..

Türk şiirinin çınarı Fazıl Hüsnü Dağlarca vefat etti..


Şair Fazıl Hüsnü Dağlarca, İstanbul'da bir süredir tedavi gördüğü hastanede vefat etti.

Altunizade'deki Başkent Üniversitesi İstanbul Hastanesi Başhekimi Prof. Dr. Kürşad Tokel, 94 yaşındaki şair Dağlarca'nın, kronik böbrek yetmezliği ve kateter enfeksiyon sebebiyle 28 Eylül 2008 tarihinde bir başka hastaneden hastanelerine getirildiğini belirtti.

O tarihten buyana hastanede tedavi altında bulunan Dağlarca'nın enfeksiyonun antibiyotiklere yanıt vermemesi sebebiyle bugün yoğun bakıma alındığını kaydeden Prof. Dr. Tokel, tüm müdahalelere rağmen durumu giderek kötüleşen Dağlarca'nın saat 16.50 itibariyle vefat ettiğini söyledi.

26 Ağustos 1914 tarihinde İstanbul'da dünyaya gelen Dağlarca, ilk öğrenimini Konya, Kayseri, Adana ve Kozan'da, orta öğrenimini Tarsus ve Adana'daki ortaokullardan sonra girdiği Kuleli Askeri Lisesi'nde tamamladı.
1935 yılında piyade subayı olarak doğu ve orta Anadolu'nun, Trakya'nın pek çok yerini dolaşan Dağlarca, ordudaki hizmeti 15 yılı doldurunca ön yüzbaşı rütbesiyle 1950'de askerlikten ayrıldı.

1952-1960 yılları arasında iş müfettişi olarak İstanbul'da çalışan Dağlarca, buradan ayrıldıktan sonra İstanbul Aksaray'da kitabevini açtı ve yayımcılığa başladı.

4 yıl ''Türkçe'' isimli aylık dergiyi çıkaran ve ilk yazısı 1927'de Yeni Adana Gazetesi'nde yayımlanan bir hikaye olan Dağlarca, İstanbul Dergisi'nde 1933'te çıkan ''Yavaşlayan Ömür'' adlı şiiriyle adını duyurmaya başladı.
Varlık, Kültür Haftası, Yücel, Aile, İnkılapçı Gençlik, Yeditepe ve Türk Dili dergilerinde şiirleri yayımlanan Dağlarca, 1967'de ABD'deki Milletlerarası Şiir Forumu tarafından ''En iyi Türk Şairi'' seçildi.

Toplumculuğunun temelinde insana ve insan hayatına saygı yatan Dağlarca, çok yazan ve üreten bir şair kimliğiyle, bağımsız kalarak hiçbir şairden etkilenmemiş, hiçbir akımın etkisinde kalmayarak şiirlerini yazmıştı.

YAŞAMI

26 Ağustos 1914 İstanbul doğumlu. Süvari yarbayı Hasan Hüsnü Bey'in oğludur, ilk öğrenimini Konya, Kayseri, Adana ve Kozan'da, orta öğrenimini Tarsus ve Adana ortaokulundan sonra girdiği Kuleli Askeri Lisesi'nde tamamladı (1933).

1935'te piyade subayı göreviyle Doğu ve Orta Anadolu'nun, Trakya'nın pek çok yerini dolaştı. Ordudaki hizmeti on beş yılı doldurunca, ön yüzbaşı rütbesiyle askerlikten 1950'de ayrıldı. 1952-1960 yılları arasında Çalışma Bakanlığı'nda iş müfettişi olarak İstanbul'da çalıştı. Buradan ayrıldıktan sonra İstanbul Aksaray'da Kitap kitapevini açtı ve yayıncılığa başladı. Dört yıl Türkçe isimli aylık dergiyi çıkardı. (Ocak 1960-Temmuz 1964).

İlk yazısı 1927'de Yeni Adana gazetesinde yayınlanan bir hikâyedir, İstanbul dergisinde 1933'te çıkan "Yavaşlayan Ömür" adlı şiiriyle adını duyurmaya başladı. Varlık, Kültür Haftası, Yücel, Aile, İnkılapçı Gençlik, Yeditepe ve Türk Dili dergilerinde şiirleri çıktı. Bugüne kadar kendisine bir çok ödül verilen şair 1967'de ABD'deki Milletlerarası Şiir Forumu tarafından "En iyi Türk Şairi" seçilmişti.

Toplumculuğunun temelinde insana ve insan hayatına saygı yatan Dağlarca, bu yüzden hiç bir edebakım ve kişiden etkilenmeden kendi kozasını örer. Çok yazan ve üreten bir şair kimliğiyle, bağımsız kalarak hiçbir şairden etkilenmemiş, hiçbir akımın etkisinde kalmayarak şiirlerini yazmıştır. Onun sanat anlayışını şu cümlesi özetler: "Sanat eseri hem bir saat gibi içinde bulunduğumuz zamanı, hem de bir pusula gibi gidilmesi gereken yönü işaret etmelidir."

ESERLERİ

Havaya Çizilen Dünya (1935), Çocuk ve Allah (1940), Daha (1943), Çakırın Destanı (1945), Taşdevri (1945), Üç Şehitler Destanı (1949), Toprak Ana (1950), Aç Yazı (1951), İstiklâl Savaşı-Samsun'dan Ankara'ya (1951), İstiklâl Savaşı-İnönüler (1951), Sivaslı Karınca (1951), İstanbul- Fetih Destanı (1953), Anıtkabir (1953), Asû (1955), Delice Böcek (1957), Batı Acısı (1958), Hoo'lar (1960), Özgürlük Alanı (1960), Cezayir Türküsü (1961), Aylam (1962), Türk Olmak (1963), Yedi Memetler (1964), Çanakkale Destanı (1965), Dışardan Gazel (1965), Kazmalama (1965), Yeryağ (1965), Vietnam Savaşımız (1966), Açıl Susam Açıl (1967), Kubilay Destanı (1968), Haydi (1968), 19 Mayıs Destanı (1969), Hiroşima (1970), Malazgirt Ululaması (1971), Kuş Ayak (1971), Haliç (1972), Kınalı Kuzu Ağıdı (1972), Bağımsızlık Savaşı-Sakarya Kıyıları (1973), Bağımsızlık Savaşı-30 Ağustos (1973), Bağımsızlık Savaşı-İzmir Yollarında (1973), Gazi Mustafa Kemal Atatürk (1973), Arka Üstü (1974), Yeryüzü Çocukları (1974), Yanık Çocuklar Koçaklaması (1976), Horoz (1977), Hollandalı Dörtlükler (1977), Balinayla Mandalina (1977), Yazıları Seven ayı (1978), Göz Masalı (1979), Yaramaz Sözcükler (1979), Çukurova Koçaklaması (1979), Şeker Yiyen Resimler (1980), Cinoğlan (1981), Hin ile Hincik (1981), Güneş Doğduran (1981), Çıplak (1981), Yunus Emre'de Olmak (1981), Nötron Bombası (1981), Koşan Ayılar Ülkesi (1982), Dişiboy (1985), İlk Yapıtla 50 Yıl Sonrakiler (1985), Takma Yaşamalar Çağı (1986), Uzaklarla Giyinmek (1990), Dildeki Bilgisayar (1992), Oyun.

ÖDÜLLERİ

1956 Yeditepe Şiir Armağanı
1958 Türk Dil Kurumu Şiir Ödülü
1966 Türkiye Milli Talebe Federasyonu Turhan Emeksiz Armağanı
1967 International Poetry Forum Yaşayan En İyi Türk Şairi (A.B.D.)
1973 Arkın Çocuk Edebiyatı Üstün Onur Ödülü
1974 Struga XIII. Şiir Festivali Altın Çelenk Ödülü (Yugoslavya)
1974 Milliyet Sanat Dergisi Yılın Sanatçısı
1977 Sedat Simavi Vakfı Edebiyat Ödülü

http://www.sabah.com.tr/2008/10/15/haber,
48F9959E301B4EF4B70AC260042CA886
*alıntı..
******************************************************************************
Türk Edebiyat'ında yeri doldurulamayacak değerli Şair FAZIL HÜSNÜ DAĞLARCA'nın mekanı cennet olsun, yakınları ve sevenlerinin başı sağolsun..

O, artık kalbimizde;
ŞİİRLERİ,
ESERLERİ ile
yaşayacak...

14.10.2008

Osman Hamdi Bey

Osman Hamdi Bey,

Osman Hamdi, (d. 1842 İstanbul - ö. 24 Şubat 1910 İstanbul) Türk müzeciliğinin kurucusu kabul edilen arkeolog ve müzeci ve ressamdır. Güzel Sanatlar Akademisi Sanayi-i Nefise Mekteb-i Alisi'nin ve İstanbul Arkeoloji Müzesi'nin kurucusudur.

Yaşamı:
İlkokul öğrenimini Silivri'deki bir okulda yapan Osman Hamdi, 1856 yılında Maarif-i Adliye okuluna başladı. 1860'da hukuk öğrenimi için Paris'e gitti. Hukuk öğreniminin yanı sıra o dönemim ünlü ressamlarının atölyelerinde çıraklık yaparak iyi de bir resim eğitimi aldı.
1869 yılında Bağdat Yabancı İşler Müdürlüğü''ne atandı. 1871'de İstanbul'a geri dönünce sarayda çalıştı. 1881'de Müze-i Hümayun (İmparatorluk Müzesi)'a atandı. Bu görevi ile Türk müzeciliğinin parlak dönemleri başladı. 1883 yılında Güzel Sanatlar Akademisi Sanayi-i Nefise Mekteb-i Alisi'ni ve İstanbul Arkeoloji Müzesi'ni kurdu ve müdürlüklerini üstlendi. 1884'te o güne kadar hiç gündeme gelmemiş olan ve çokça kayıp verilmiş olunan bir zaafı, antik eserlerin yurt dışına çıkarılmasını yasaklayan Asr-ı Atîka Nizamnâmesini çıkarttırarak yürürlüğe soktu.
Osman Hamdi Bey, Nemrut Dağı, Lagina ve Sayda'da arkeolojik kazılar gerçekleştirdi. Sayda'da yaptığı kazılarda bulduğu, arkeoloji dünyasının başyapıtlarından sayılan, aralarında İskender Lahiti'nin de bulunduğu bir takım antik eserler çıkardı. Burada bulunan eserler bugün Osman Hamdi Bey'in bulmuş olduğu birçok eser gibi, kendisinin temellerini attırdığı İstanbul Arkeoloji Müzesi'nde sergilenmektedir.

"Kaplumbağa Terbiyecisi", Osman Hamdi’nin en ilgi çeken ve özgün eserlerinden birisidir.

Bazı Önemli Eserleri:
Kahve Ocağı (1879)
Haremden (1880)
İki Müzisyen Kız (1880)
Kuran okuyan Kız (1880)
Çarşaflanan Kadınlar (1880)
Vazo Yerleştiren Kız (1881)
Gebze’den Manzara (1881)
Çekik Gözlü Kız-Tevfika (1882)
Türbe Ziyaretinde İki Genç Kız I
Türbe Ziyaretinde İki Genç Kız II (1890)
Feraceli Kadınlar (1904)
Pembe Başlıklı Kız (1904)
Kaplumbağa Terbiyecisi (1906)
Mimozalı Kadın (1906)
Şehzade Türbesinde Derviş (1908)
Silah Taciri (1908)
Beyaz Entarili Kız (1908)
Sarı Kurdeleli Kız (1909)

Dış Bağlantılar:
http://www.sanalmuze.org/arastirarakogrenmek/osmanhamdi.htm
http://www.lebriz.com/v3_artst/san_Bio.aspx?sanID=159&lang=TR
http://www.artrenewal.org/asp/database/art.asp?aid=320
http://www.canvastar.com/index.php?cPath=182_193
"http://tr.wikipedia.org/wiki/Osman_Hamdi_Bey" adresinden alındı.

Sayfa kategorileri: 1842 doğumlular 1910 yılında ölenler Mimar Sinan Üniversitesi Müzeciler Osmanlı Devleti'nde sanat Türk ressamlar Türk arkeologlar

kaplumbağa terbiyecisi - Google Görsel Arama

kaplumbağa terbiyecisi - Google Görsel Arama

"Kaplumbağa Terbiyecisi", Osman Hamdi’nin en ilgi çeken ve özgün eserlerinden birisidir. 1906 tarihli eser, özellikle Lale Devri'ndeki Sadabad Eğlenceleri'nde geceleri bahçelerin aydınlatılması için kaplumbağaların sırtlarına mumlar dikilerek serbest bırakıldıkları bilgisi bir ipucu olabilir. Yani Osmanlı’nın devlet düzeninde "kaplumbağalar" da "kapıkulları" arasında yer almışlardır.
Bu arada birkaç Osmanlı kurumunun (Sanay-i Nefise, Asar-ı Atika Müzesi, Duyun-u Umumiye, vb.) en üst düzeyinde yönetici olan Hamdi Bey’in kendi iş yapma alışkanlığı/tarzı ile astlarının yaklaşımlarına ilişkin bir allegori akla gelmektedir. Osman Hamdi’nin kendisi olan "Terbiyeci" elinde neyi, boynunda maşası sırtında "keşkül-ü fıkarası" (dervişane bir tevekkülü akla getirmektedir. Hafif öne eğilmiş olarak yapraklarını yiyen üç kaplumbağaya nezaret etmektedir.
Arkada kalan iki kaplumbağa ise yemeğe yanaşmaya çalışmaktadır. Osman Hamdi Bey’in mesai arkadaşlarına yönelik acımasız, ümitsiz bir hicvi olarak yorumlanabilir bir resim bu... Önemli olan, alçaktaki tek ışık kaynağından gelen ışıkla aydınlanan resmin, öğelerinin ilgiyi konuya odaklayan bir yalınlık ve kurgu ile her tür gereksiz ayrıntının ayıklandığı çok başarılı bir bir başyapıt olmasıdır.
Uzun süre işadamı Erol Aksoy'un koleksiyonunda bulunan tablo Erol Aksoy'un varlıklarına TMSF'nin el koymasıyla geçici süre devlete geçmiştir. Eser Aralık 2004'de açık arttırmaya çıkarıldı. Türk resim sanatında bir esere verilen en yüksek fiyatla Suna Kıraç - İnanç Kıraç Vakfı kuruluşu Pera Sanat Müzesi açık arttırmayı kazandı.
"http://tr.wikipedia.org/wiki/Kaplumba%C4%9Fa_Terbiyecisi" adresinden alındı.

13.10.2008

444 0 911

TÜM HASTANELER TEK TELEFON == 444 0 911

Tüm hastaneler Türkiye'nin her yerinden ulaşılabilen tek bir no.da birleştiler.
Cep telefonunuzdan ararsanız bulunduğunuz ilin alan kodu ile aramanız gerekiyor.
Mesela İstanbul' da 0212 444 0 911 veya 0216 444 0 911
Bu telefonu aradığınızda en yakın Ambulans olay yerine gönderiliyor.

Nedret Selçuker

Gerçek Diksiyon Nedret Selçuker

(yukarıdaki yazının üzerine tıklayınız..)

*alıntı..

Gazeteci, spiker, radyo TV alanındaki ilk devlet sanatçısı Nedret Selçuker , solunum yetmezliği nedeniyle 70 yaşında yaşamını yitirdi.
Ekranların ve mikrofonların "altın sesi" unvanıyla anılan NEDRET SELÇUK'erin mekanı cennet olsun,yakınları ve sevenlerinin başı sağolsun..

12.10.2008

Kapadokya'da bir heykeltıraş

Andrew Rogers çantası sırtında, yan yana koyacağı taşları hayalinde bir ülkeden diğerine koşuyor.Uzaydan görülebilen dev heykellerini yaptığı yerlerden biri de Kapadokya’ydı. Rogers buradan öyle etkilenmiş ki 5 heykel daha yapmayı planlıyor.Andrew Rogers, Avustralyalı bir heykeltıraş. 1980’li yıllarda başarılı bir finans uzmanı iken her şeyi yüzüstü bırakıp sanata yönelmiş.Aynen ünlü Fransız ressam Gauguin gibi sanatının peşinde yollara düşmüş.Rogers’ın 1990’lı yılların sonunda giriştiği ve tüm kıtalara yaydığı dev projesinin adı "Hayatın Ritimleri".Şimdiye kadar Şili, Bolivya, Sri Lanka, Avustralya, İzlanda, İsrail, Çin ve Türkiye’de taş ve kayalardan yaptığı devasa heykelleri uzaydan da görmek mümkün.Projenin ana felsefesi şu: Hayatın özü aynı ama ritimleri ayrı.Tarihten günümüze uzanan farklı ritimleri, yaşamları ve sembolleri geleceğe taşımanın en iyi yolu "anıtsal bir zincirle" dünyaya kalıcı iz bırakmak değil mi?Dolayısıyla Rogers’ın, çoğunlukla çöllerde, dağlarda, çorak alanlarda gerçekleştirdiği projelerinde daima "Hayatın Ritimleri" adını verdiği heykeli var.Bu devasa heykel kıtaları, insanları birbirine bağlayan bir sembol.Bunun yanı sıra, aynı mekanda yerel halkın seçtiği bir figürün heykeli yapılıyor.
HAYATIN RİTİMLERİ VE ATKapadokya’da örneğin, "Hayatın Ritimleri"nin yanı sıra bir at figürü seçilmiş.Kapadokya üzerinde yapılan balon uçuşlarının güzergáhı bile bu müthiş etkileyici heykelleri görmek için değiştirilmiş.Andrew Rogers geçenlerde İstanbul’daydı.Garanti Bankası’nın yeni binası için ısmarladığı "Hayatın Ritimleri" heykelinin bronz versiyonunu teslim etmek için gelmişti.Bu arada söylemeyi unuttum.Sanatçının bronz heykelleri dünyanın önde gelen şehirlerini de süslüyor.Sanata verdiği önemi daima takdir ettiğim Garanti Bankası da böylelikle Rogers’ın bir heykelini İstanbul’a armaan etmiş oluyor.Avustralyalı heykeltıraş ile konuştuklarımıza dönersek.Kapadokya’yı görüp etkilenmeyen var mı acaba?Rogers öylesine etkilenmiş ki, orada beş heykel daha yapmayı planlıyor.Kapadokya’da çekmiş olduğu fotoğrafları gösteriyor.Erkek, kadın, çoluk çocuk herkes ya taş topluyor ya taşları diziyor.Projesinde 250 ila 300 kişi çalışmış.
PROJENİN FİNANSÖRÜ KİM?Şimdiye kadar altı kıtada 5 bin kişiyi istihdam etmiş projelerinde.Çin’de yaptığı çalışmanın görüntüleri etkileyici.Elden ele taşları geçirmekte olan Çinli işçilerin tümü yeşil üniformalı, küçük çaplı bir ordu gibi.Andrew Rogers, gittiği her yerde yerel halkla çalışıyor ama daima beraberinde mimar ve mühendislerin olduğu 12 kişilik ekibi de var.Peki bu devasa projenin finansörü kim?"Avustralya Hükümeti ve başta Avustralyalı sponsorlar olmak üzere başka ülkelerden de sponsorlarla yürüyor bu proje" diyor.Avustralya’ya iki kere gitmiştim.Kendimi bu güzel kıtada nedense dünyayla bağlantım kopmuş gibi hissetmiştim.Avrupa, ABD gibi değil bambaşka bir duygu Avustralya’da olmak.Belki diyorum Avustralyalılar, dünyayla bağlarını güçlendirmek için böylesine bir projeye gönüllü katılmışlardır.Geleceğe kalıcı bir iz bırakmak pek çoğuna da cazip gelmiştir.Bu arada Andrew Rogers önümüzdeki aylarda Bergama’da benzer bir projeye girişiyor.Bergama’daki akropolün yanındaki iki tepeciğin birine "Hayatın Ritimleri"ni, diğerine ise Tanrıça Nike’yi konduracak.Sırada Hindistan, İngiltere, ABD var.Andrew Rogers çantası sırtında, yan yana koyacağı taşları hayalinde bir ülkeden diğerine koşuyor.

*alıntı..
Hürriyet
Yayın Tarihi : 29 Eylül 2008 10:34

7.10.2008

1 Ocak 2009'da tedavüle girecek Türk Lirası banknot ve madeni paraları görücüye çıktı.

1 Ocak 2009'da tedavüle girecek Türk Lirası banknot ve madeni paraları görücüye çıktı. Yeni dönemde en yüksek kupürlü banknot 200 TL olacak. Banknotların arka yüzünde tarihe mal olmuş şahsiyetlerin portreleri yer alacak...

Paradan altı sıfır atarak Yeni Türk Lirası'yla tanışan Türkiye, 1 Ocak 2009'dan itibaren yeniden Türk Lirası'na dönüyor. 1 Ocak'ta tedavüle girecek Türk Lirası banknot ve madeni paraların tanıtımı Merkez Bankası'nda Başbakan Tayyip Erdoğan ve Merkez Bankası Başkanı Durmuş Yılmaz'ın katılımıyla yapıldı.


1 Ocak 2009'da tedavüle girecek Türk Lirası banknotlarının ön ve arka yüzlerinde yer alan özellikleri tanıtan Yılmaz, tüm banknotların ön yüzünde Atatürk portrelerinin bulunacağını söyledi.Yılmaz, banknotlarda belirli açılarla 3 farklı Atatürk portresinin kullanıldığını ifade ederek, bu portrelerin Atatürk'ün gülümsediği fotoğraflardan yararlanarak tasarlandığını kaydetti. Durmuş Yılmaz, banknotların ön yüzlerinde, ayrıca Atatürk'ün portreleriyle bütünlük oluşturan ay yıldız motifinin yer alacağını kaydetti.Banknotların arka yüzlerinde ise ulusal ve uluslararası özellik yaratmış, tarihe mal olmuş şahsiyetlerin portreleri yer alacağını belirten Yılmaz, arka yüzde ayrıca onların çalışma alanları ve eserlerini sembolize eden eserlerin bulunacağını söyledi.

HANGİ PARADA KİMİN PORTRELERİ VAR?5 TL'nin arka yüzünde Ord. Prof. Dr. Aydın Sayılı, 10 TL'nin arka yüzünde Ord. Prof. Dr. Cahit Arf, 20 TL'nin arka yüzünde Mimar Kemaleddin, 50 TL'nin arka yüzünde Fatma Aliye Hanım, 100 TL'nin arka yüzünde Itri, 200 TL'nin arka yüzünde de Yunus Emre portreleri bulunacak.


Madeni paralar ise 1, 5, 10, 25 ve 50 kuruşla 1 Lira olarak tasarlandı. Tüm madeni paraların arka yüzünde, paranın ortasında, bir daire içinde Atatürk'ün aynı tip rölyefi kullanıldı. Bu rölyef, halen kullanılmakta olan 5 Yeni Kuruş'un üzerinde bulunan Atatürk rölyefinin aynısı. Madeni paraların ön yüzlerinde ise kardelen çiçeği, hayat ağacı ve Boğaziçi Köprüsü motifleri yer alıyor. 200 TL GELİYORYeni dönemde 1 YTL sadece madeni para olarak yer alacak ve 200 TL'lik banknot tedavüle girecek. Türk lirası banknotlar, görme engelli vatandaşlar için temel ayırt edici özellikler taşıyor. Ayrıca yeni paralarda kabartma baskı tekniğinden daha fazla yararlanılmış. Banknotlar arasındaki boyut farkı şöyle: 5 TL banknotların boyutu 64x130 mm, 10 TL banknotların 64x136 mm, 20 TL banknotların 68x142 mm, 50 TL banknotların 68x148 mm, 100 TL banknotların 72x154 mm, 200 TL banknotların ise 72x160 mm.

BİR YIL BOYUNCA İKİ PARA DA TEDAVÜLDEVatandaşların değişime kolay uyum sağlaması için YTL ve TL paraları bir yıl boyunca birlikte tedavülde kalacak. YTL'nin tedavül süresi 31 Aralık 2009'da sona erecek. Bu tarihten itibaren banknotlar 10 yıl, madeni paralar ise 1 yıl boyunca Merkez Bankası ve Ziraat Bankası tarafından değiştirilecek.

*alıntı..

3.10.2008

salvador dali sergiler - Google Görsel Arama

salvador dali sergiler - Google Görsel Arama

Karikatürcüler Derneği Resmi Web Sitesi  - Yönetim Kurulu

Karikatürcüler Derneği Resmi Web Sitesi - Yönetim Kurulu

KARİKATÜR ve MİZAH MÜZESİ

KARİKATÜR ve MİZAH MÜZESİ

GÜLMENİN TARİHİ:Müze ilk olarak 1975 yılında, Karikatürcüler Derneği'nin girişimi ile İstanbul Belediyesi tarafından Tepebaşı' nda açıldı, ancak 12 Eylül 1980 tarihinde kapatıldı. Daha sonra bu binanın yıkılması ile müze de tamamen kapanmış oldu. 27 Şubat 1989 tarihinde Saraçhanebaşı'nda Atatürk Bulvarı üzerinde Bozdoğan Kemeri bitişiğinde yer alan Gazanferağa Külliyesi'nde yeni müze hizmete girdi.Karikatür ve Mizah Müzesi, sosyal tarihimizin en açık belgeleri niteliğinde olan bir kültür birikimini yok olmaktan kurtarıyor ve çeşitli etkinliklerle günümüze yansıtıyor. Ayrıca , diğer ülkelerdeki benzer kuruluşlarla iletişim kuran müzede, dünya karikatürü sanatının ünlü isimleri kişisel ya da karma sergilerle İstanbullulara tanıtılıyor.Karikatür ve Mizah müzesi, çağdaş müzecilik anlayışına göre sürekli gelişen ve bu nedenle sürekli izlenebilen, yaşayan bir müze Sergi salonlarında açılan değişken ve ilginç sergiler ile birlikte giderek zenginleşen Mizah Kitaplığı ve Arşivi görülmeye değer. Ayrıca, dileyen herkes bir uzman gözetiminde özgün baskı atölyesinde çalışabiliyor. Konferans, panel, küçük konserler, video gösterileri müzenin diğer etkinlikleri arasında yer alıyor. Müze başlıca şu birimlerden oluşuyor;
SERGİLEME SALONLARI:Müzede birbirini tamamlayan iki tür sergileme yapılır.Sürekli sergi: Türk Karikatürü'nün başlangıcından günümüze doğru geçirdiği evrelerin örnekler ve belgelerle anlatıldığı bölümdür.Değişken sergiler: Yurt ve dünya çizerlerinin yapıtlarının sergilenip tanıtıldığı bölümdür.B urada her ay, en az bir sergi açılır.
MİZAH KİTAPLIĞI:Türkiye'de ve dünyada yayınlanmış ya da yayınlanmakta olan karikatür, mizah ve bu konulara ilişkin kültürel yayınların bir araya getirilip izleyiciye sunulduğu bölümdür.ARŞİV:Yerli, yabancı bütün eski ve çağdaş karikatürcülerin özgün ya da çoğaltılmış yapıtlarının toplandığı, kişilere,ülkelere,konulara göre sınıflandırıldığı, korunduğu bölümdür.
ÖZGÜN BASKI ATÖLYESİ:Bu atölyede, dileyen herkese bir uzman tarafından özgün baskı teknikleri öğretilmektedir.Sanatçılara atölyenin olanakları sunulmakta, üretilen yapıtlarla toplu sergiler"açılmaktadır.
Karikatür ve Mizah Müzesi, Pazar ve Pazartesi dışında haftanın tüm günleri 10.00-17.00 saatleri arasında ziyaret edilebilir.
İletişim:Atatürk Bulvarı Kovacılar Sok.No:12, 34260 Fatih / İSTANBULTel: 0212 521 12 64

ERDOĞAN BOZOK(müze yöneticisi)Erdoğan Bozok 1932 doğumlu. Sanatçının karikatür serüveni, ilk çalışmalarının Doğan Kardeş çocuk dergisinde yayımlanması ile başladı. Daha sonra karikatürleri Dünya, Milliyet, Bizim Gazete, Akbaba, Çivi, Çarşaf, 2000’e Doğru, gazete ve dergilerinde yayımlandı. Sergiler açtı. Uluslar arası yarışmalara katıldı. Kazandığı ödüllerden en önemlisi “Altın Ezop”tur (Gabrova/Bulgaristan-Büyük ödül, 1973). Bir karikatürü 1985 yılında Belçika’da yayımlanan “25 yılın en iyi 60 karikatürü” albümüne alındı.Daha önce “Çizgiler, Modern Çağ ve Rastgele” isimli üç kitabı yayımlanmıştır.
Erdoğan Bozok çeşitli dönemlerde Karikatürcüler Derneği yönetiminde görev almış, 1992'de de Başkanlık yapmıştır.

Biography and Art of Salvador Dali at CentaurGalleries.com

Biography and Art of Salvador Dali at CentaurGalleries.com

2.10.2008

National Geographic Türkiye

National Geographic Türkiye

Toplum Gönüllüleri

Toplum Gönüllüleri

Velim Olur Musun? Sokakta Çalışan Çocukların Rehabilitasyon Projesi

Velim Olur Musun? Sokakta Çalışan Çocukların Rehabilitasyon Projesi

YARDIMLAŞMAK,PAYLAŞMAK....

EVINIZDEKI FAZLA MOBILYALARI , KULLANMADIGINIZ KIYAFETLERI, KITAPLARI VE DAHA PEK COK ESYAYI VEREBILECEGINIZ ADRESLERI BILIYORMUSUNUZ ? SIZIN IHTIYACINIZ OLMADIGINI DUSUNDUGUNUZ BIR COK SEYE IHTIYACI OLANLARI UNUTMAYIN ..

1. TOCEV 0212 280 25 11
2. ACIL IHTIYAC PROJESI VAKFI 0212 491 06 61 – 534 33 82
3. COCUK ESIRGEME KURUMU 0312 310 24 60
4. KADEV (KADIN EMEGINI DEGERLENDIRME VAKFI ) Beyoglu'ndaki vakif binasinin hemen alt katinda Nahil ismindeki dukkanda ikinci el esyalar satiliyor. 0212 292 26 72
5. www.velimolurmusun.org sitesinden bir cocugun velisi olabilir ve Express Kargo da sponsor oldugu icin ucretsiz gonderim yapabilrsiniz.
6. Taksim Genclik ve Cocuk Evi. 13 – 18 yaslarindaki kiz cocuklarinin siginma evi. Herseye ihtiyaclari oluyor. 0212 251 28 18
7. Beyoglu Sosyal Yardim Magazasi 0212 251 83 44 nolu telefonu arayip adresinizi soyledginizde bir gun sonra evinizden neyi vermek istiyorsaniz alip fakirlere dagitiyorlar.
8. Umut Cocuklari Dernegi ev esyalarini kabul ediyor. 0212 297 61 05 – 297 61 06
9. Toplum gonulleri vakfi'nin magazasina satilmak uzere hediye edebilirsiniz. http://www.tog.org.tr/
10. TOFD (Turkiye Omurilik Felclileri Dernegi ) 0212 661 08 61

26.09.2008

Meslek kurslarında öncülük Kadıköy’de

Kadıköy Belediyesi, İş-Kur ve Kadıköy, Bostancı halk eğitim merkezleri işbirliği ile açılan Meslek Edindirme Merkezleri, ücretsiz hizmet vererek birçok alanda eleman yetişmesine olanak sağlıyor.
İnönü, Küçükbakkalköy, İçerenköy ve Yenisahra mahallelerinde son teknoloji ile donatılan 4 meslek edindirme merkezi, eğitimini tamamlayarak bir mesleğe sahip olma hakkı edinememiş, sosyo-ekonomik düzeyi düşük Kadıköylülere ücretsiz olarak hizmet veriyor. Meslek edindirme merkezlerinde verilen kurslardan yararlanmak isteyenlerin kendisine en yakın merkeze başvurmaları yeterli.
Ayrıca Kadıköy Belediyesi 10 ayrı mahallede hizmet veren Aile Danışma Merkezleri ile de öncelikle ekonomik düzeyi düşük kadınlara ücretsiz eğitim hizmeti veriyor. Bu eğitimlerin başında da okuma-yazma kursları geliyor. Halk eğitim merkezleri ile 1994 yılından bu yana işbirliği yaparak Aile Danışma Merkezleri’nde okuma-yazmadan meslek edindirmeye kadar birçok alanda eğitimler düzenleyen Kadıköy Belediyesi, kadınların işgücüne katılmasına da yardımcı oluyor.

Kadıköy Belediyesi yeni bir projeye imza atıyor...
Kadıköy Belediyesi’nin bünyesinde gerçekleştirilen engellilere yönelik istihdam hedefli eğitim projelerinden bir yenisi daha hayata geçirilmeye hazırlanıyor. Kadıköy Belediyesi’nin; Türkiye İş Kurumu Kadıköy Şube Müdürlüğü, Türkiye Sakatlar Konfederasyonu ve Anadolu Sağırlar Derneği ortaklığında yürüteceği işitme engellilere yönelik “Bilgisayar Destekli Grafik Tasarımı Meslek Eğitimi Projesinin” açılışı ise 22 Eylül 2008 Pazartesi günü gerçekleştirilecek. Açılış saat 14:00’de Kadıköy Belediyesi Engelli Danışma ve Dayanışma Merkezi’nde yapılacak. İşitme engellilere yönelik olarak hazırlanan “Grafik Tasarımı Meslek Eğitim Projesinde” 20 işitme engelli katılımcıya haftanın beş günü eğitim verilmesi hedefleniyor. Milli Eğitim Bakanlığı tarafından onaylanmış eğitim programı 6 ay sürecek ve bu süre içerisinde toplam 500 saatlik Grafik Tasarımı eğitimi uygulanacak.

Eğitimi başarıyla tamamlayan katılımcılara İş-Kur onaylı sertifika verilecek olup engellilerin ilgili iş alanlarında istihdamları hedefleniyor.

Kadıköy Halk Eğitim 115 dalda kurs açıyor...

Halk eğitim merkezleri içerisinde özel bir yere sahip olan Kadıköy Halk Eğitim Merkezi bu yıl 115 dalda kurs açıyor. Bu kursları arasında tiyatro dahi bulunuyor. Tuncay Özinel, Rasim Öztekin, Peker Açıkalın, Sermiyan Midyat, Özgü Namal, Şennur Kaya, Erol Köker gibi ünlü isimleri de yetiştiren Kadıköy Halk Eğitim Merkezi birçok kişiyi de meslek sahibi yapıyor. İstenilen her dalda kurs açabileceklerini söyleyen Kadıköy Halk Eğitim Merkezi Müdürü Serpil Güleçyüz şunları söylüyor; “Gelen talep doğrultusunda farklı kurslar da açabiliyoruz. Kadıköy’de mesleksiz hiç kimse kalmayıncaya kadar çalışmalarımız sürecek. Kadıköy’ün her yerinden gelen talebe göre kurs açabiliyoruz. Kadıköylülerin bu anlamda ihtiyaçlarına cevap vermeye çalışıyoruz. Kurslarımıza ilgi yoğun oluyor. Yetişkin eğitimi çok önemli. Merkezimizde deneyimli ve alanlarında uzman olmuş bir kadro görev yapıyor”Kadıköy Halk Eğitimi Merkezi’nin düzenlediği kurslar şöyle: Türk Sanat Müziği, Türk Halk Müziği, Türk Halk Müziği çocuk korosu, Ud, Gitar, Kanun, Bağlama, Piyano, Yan Flüt, Keman, Ney, Tiyatro, Yaratıcı Drama, Diksiyon, Sahne Makyajı, Resim, Rölyef, Fotoğraf, Heykel, Seramik, Halk Oyunlarının, Eğitici Anne, Anne Çocuk Eğitimi, Benim Ailem, Bakım Odaları, Okuma-yazma, Çocuk Bakıcılığı, Hasta ve Yaşlı Bakımı, Bakıcı Annelik, Kuaförlük (Saç bakım ve yapımı, manikür, pedikür, sahne makyajı), Cilt Bakımı ve Epilasyon, Yüz ve Vücut Masajı, Masörlük, Kurban Kesme, Avcılık, Hazır Giyim, Konfeksiyon Makine, Ev Mefruşat, Giyim Kalıp Hazırlama, Triko, Giyim, Makine El Nakışı, Konfeksiyon, Kat Hizmetleri, Servis Elemanı, Satış Elemanı, Muhasebe, Daktilo, Sigortacılık, Kalorifer Ateşleyiciliği, Motor Bakımı, Süs Bitkileri, Elektrikçilik, Emlak Komisyonculuğu, Aerobik-fitness, Moda Tasarımı-Stilistlik, Bilgisayar ve İnternet Kullanıcılığı, 45 Yaş Üstü Bilgisayar ve İnternet Eğitimi, Bilgisayar Okur Yazarlığı, Bilgisayarlı Muhasebe, Bilgisayar Bakım-Onarım, Bilgisayar İşletmenliği, Web Tasarımı, PHP ile Web programcılığı, ASP ile Web Programcılığı, Autocad Çizim, ACad, Java, Solid Works, PhotoShop, Corel Draw, Resim, İğne Oyası, Hediyelik Eşya, Takı Tasarımı, Antep İşi, El Nakışı, Kırkyama (Patchwork), Seramik, Ahşap Boyama, Cam Boyama, Kumaş Boyama, Ev Tekstili ve Kılıf Dikimi, Ev Tekstili ve Örgü Dikimi, Giysi Süsleme, Kumaş Desenleme, Şiş Örgücülüğü, Batik, Tezhip, Rölyef, Folklorik Bebek Yapımı, Tel Kırma, Ev Aksesuvarları, Kurdele Nakışı, Halı-Kilim Desenleme, Ev Tekstili ve Örgü Dikimi, Giysi Süsleme, Kumaş Desenleme, Şiş Örgücülüğü, Batik, Tezhip, Rölyef, Folklorik Bebek Yapımı, Tel Kırma, Ev Aksesuvarları, Kurdele Nakışı, Halı–Kilim Desenleme, İngilizce, Fransızca, Almanca, İspanyolca, İtalyanca, Osmanlıca, Rusça, Arap Dili Edebiyatı ve Yabancı uyruklulara Türkçe.Tel: 0216 336 12 00

Bostancı Halk Eğitim Merkezi 2 şubede kurs açıyor...
Bostancı Halk Eğitim Merkezi bu yıl Şenesenevler ve merkez olmak üzere iki şubede toplam 89 dalda kurs düzenliyor.Derslerin bayramdan sonra başlayacağını söyleyen Bostancı Halk Eğitim Merkezi Müdürü Lokman Yılmaz halk eğitimlerin bir amacının da mesleki ve teknik alanda bireyler yetiştirmek olduğunu belirterek şunları söyledi: “Aile ve ülke ekonomisine katkıda bulunan, çağdaş gelişmeler ışığında kendisini yenileyebilen Atatürk İlke ve Inkılapları doğrultusunda cumhuriyetin temel niteliklerine sahip çıkacak bireyler yetiştirmeyi sağlayarak, her yaşta, herkese kurs açarak her zaman eğitim vermek amacımız. Sosyal ve kültürel kurslarımızın yasıra bir mesleğe yönelik kurslar düzenleyerek ihtiyaca cevap vermeye çalışıyoruz. Bu kursları düzenlerken Kadıköy’ün demografik yapısını da göz önünde bulunduruyoruz”Bstancı Halk Eğitim Merkezi’nde 2008-2009 eğitim öğretim sezonunda şu kurslar düzenleniyor; İngilizce, Bilgisayar, Bilgisayarlı Muhasebe, El Nakışı, Mefruşat, Ahşap Boyama, El Sanatları, Resim, Okuma-Yazma, Rusça, Autocad, Photoshop, Mücevherat ve Kuyumculuk, Gitar, Keman, Tiyatro, Kemençe, Tezhip-Diksiyon, Çince, Japonca, Fransızca, Almanca, Kırkyama, Kurdela Nakışı, Modelistlik, Stilistlik, Giyim, Bahçecilik ve Saksıcılık, Takı Tasarımı, Masa Tenisi, Basketbol, Güreş, Judo, Jimnastik, Telkari, Gümüş İşlemeciliği, Aeorobik, Klasik Dans, Aile İçi Eğitim, Halkla İlişkiler, Badminton, Oda Görevlisi Yetiştirme, Türk Sanat Müziği, Türk Halk Müziği, Ud, Girişimcilik, Tıp Sekreterliği, Kent Yaşamına Uyum, Tüketici Eğitimi, Emlak Komisyonculuğu, Kantin ve Açık Alan İşletmeciliği, Vatandaşlık Eğitimi, Türk Halk Oyunları, Satış Elemanı Yetiştirme, Fotoğrafçılık, Cilt Bakımı, Kuaförlük, Manikür-Pedikür, Cam ve Seramik Boyama, Ahşap Doğramacılığı, Çocuk Bakıcılığı, Antep İşi Yapımı, Avcı Eğitimi, Ebru, Görgü Kuralları, Hasır Takı Örücülüğü, Hızlı Okuma, Mantar Yetiştiriciliği, Maraş İşi Yapımı, Rize Bezi Dokuma, Bağlama, Telkari, Web Tasarımı, Yönetici Eğitimi, Yüzme, Makrame, Kesme Çiçek, Kink-box, Minyatür Yapımı ve Denizde Temel İlkyardım.Tel: 0216 361 24 16

İş-Kur’un meslek edindirme kursları büyüyor...

Türkiye İş Kurumu Kadıköy Şube Müdürü Tuncay Özdemir, Kadıköy’de üç yıldır görevini sürdürüyor. İş-Kur’un işsizliğe karşı yaptığı projeleri hayata geçirmeye devam ettiğini belirten Özdemir, İş-Kur’un meslek edindirme kurslarını açmayı sürdüreceğini söylüyor. İş-Kur’un amacının vasıfsız, eğitimi olmayan, engelli ve işsizlik sigorta ödeneği alan işsizlere meslek geliştirme imkanı vermek olduğunu ifade eden Özdemir, kurumlarının işsiz insanları istihdam edilmelerini sağlamaya çalıştıklarının da altını çiziyor. Özdemir, İş-Kur’un meslek edindirmek için açtığı meslek edindirme kurslarıyla ilgili de şu açıklamalarda bulunuyor: “İş-Kur- Carrefour ortaklığıyla Eylül ayında açtığımız 10 kişilik kasiyerlik kursu sürüyor. İlkokul, ortaokul ve lise mezunlarını aldığımız bu kurs 23 gün sürecek. Bu kurstan mezun olanlar iş garantili olduğu için hemen istihdam edilme şansları olacak. Bunun dışında Yenisahra Sosyal Hizmetler ortaklıyla açtığımız kuaförlük kursu devam ediyor. Sağırlar Derneği, Kadıköy Belediyesi işbirliğiyle sadece işitme engellilere verilen grafik ve tasarım kursumuz var. Yine zihinsel engelliler için Umut Işığı Derneği ile yürütülen bulaşıkçılık ve temizlik kursumuz var. Doğa Eğitim Grupları’yla da engelliler için kasiyerlik kursumuz da eğitimlerine devam ediyor. Ayrıca Parakende Eğitim Merkezi ortaklığıyla açtığımız kasiyerlik ve müşteri temsilcisi kursunda iş bulmak isteyenlere mesleki eğitim veriyoruz” İş-Kur olarak onaylanan 165 tane daha meslek edindirme kursu açacaklarına dikkat çeken Özdemir, bu açılacak kurslardan birinin mahkumlar için olacağını söyledi.Sonuç sevindiriciKadıköy Halk Eğitim Merkezi ile birlikte Dumlupınar, Eğitim ve Şaşkınbakkal Aile Danışma Merkezleri’ndeki kurslarımızı başlatıyoruz. Yenisahra, İçerenköy, Küçükbakkalköy ve İnönü meslek eğitim birimlerimizde de geçen yıl açılan kurslarımızı devam ettiriyoruz. Ayrıca AÇEV ile işbirliği yaparak bütün birimlerimizde okuma-yazma kurslarımızı başlattık. Yaptığımız çalışmalar bölge halkını memnun ediyor. 14 yıldır meslek eğitim programlarımıza katılan, girişimcilik dersleri alan pek çok gencimiz çalışma hayatına entegre oldu.

İnci Beşpınar(Kad. Be. Bşk. Yar.)

http://www.gazetekadikoy.com/home.asp?id=2&yazi_id=2307

*alıntı

GAZETE KADIKÖY

GAZETE KADIKÖY

http://www.gazetekadikoy.com/

Okulpedia! Dijital Okul Ansiklopedisi.

Okulpedia! Dijital Okul Ansiklopedisi.



http://www.okulpedia.com/kasdav_01.htm

25.09.2008

lebriz.com - Hilye-i Şerife, Padişah Portreleri ve Tuğraları Sergisi

lebriz.com - Hilye-i Şerife, Padişah Portreleri ve Tuğraları Sergisi

Zeki Müren’i 20 kişi andı- 25 Eylül 2008

SANAT Güneşi Zeki Müren, ölümünün 12’nci yılında, Bursa’da adının verildiği lisede ve kabri başında anıldı.Zeki Müren Anadolu Güzel Sanatlar Lisesi’nde düzenlenen törende, sanatçının hayatını anlatan yazı ve şiirler okundu. Lise öğrencilerinin oluşturduğu koro, Müren’in sevdiği şarkılardan oluşan müzik dinletisi sundu. Sanatçının Emirsultan Mezarlığı’ndaki kabri başında düzenlenen törene ise 20 kişi katıldı.

http://www.hurriyet.com.tr/gundem/9979692.asp?gid=233&sz=51371
*alıntı

Sanata,
Sanatçıya,
Zeki Müren'e verilen değer bu kadarmış demek..
yazık....

Rahmetli Zeki Müren,biz sevenlerinin kalbinde her zaman yaşayacak...
Sanat Güneş'imiz hiçbir zaman batmayacak..

Ruhu şadolsun...

24.09.2008

lk insan vücudu müzesi-hollanda,''Corpus Deneyimi”

*14 Mart 2008 de Hollanda'da acilan *35 metre* yuksekligindeki ilk insan vucudu muzesi.

**Ziyaretciler burada insan vucudunun **nasil calistigini gorebilir, hissedebilir ve duyabilirler.*

***Something unique has grown in the Netherlands: the world's first: aspectacular experience around the human body. Her Majesty Queen BeatrixCORPUS opened on March 14th 2008. CORPUS is a 'journey through the humanbody' during which the visitor can see, feel and hear how the human bodyworks and what roles healthy food, healthy life and plenty of exercise plays. CORPUS offers a variety of information and provides education andentertainment with this journey as well as a vast number of permanent andvariable exhibitions*.*CORPUS has been realised in a 35-meter high transparent building with thecontours of the human body projecting from it. The eye-catching building issituated along the A44 highway between Amsterdam and The Hague.

** M Ü Z E N İ N İ N Ş A A S I *MÜZENİN İÇİ.TÜM ORGANLAR ARASINDA

İNCELEME GEZİNTİSİ YAPILABİLİYOR.
*alıntı...
**************************************
Hollanda'da insan şeklinde 35 metre yüksekliğinde bir anatomi müzesi yapıldı.
Başkent Amsterdam'ın güneyindeki Oegstgeest kentinde açılan “Corpus Deneyimi” isimli müze tam 35 milyon dolara mal oldu.
Ziyaretçiler yedi katlı bina büyüklüğündeki müzeye ayaktan giriyor. Daha sonra kalp, ciğerler, ağız, kulak ve beyin başta olmak üzere diğer organları tanıma fırsatı buluyor.
Müzenin özellikle obezite sorununun çocuklara aşılanmasında önemli rol oynayacağına dikkat çekildi.
Rehberleri doktorlar olan müzeye giriş yetişkinler için 25, öğrenciler için ise 21 dolar.

http://www.stargundem.com/dunya_gundemi/7911.html
*alıntı..

18.09.2008

Dünya Miras Listesinde Türkiye

Dünya Miras Listesinde Türkiye >


Dünya Miras Listesinde Türkiye


Dünya Miras Listesinde Türkiye...

Bütün insanlığın ortak mirası olarak kabul edilen evrensel değerlere sahip kültürel ve doğal sitleri dünyaya tanıtmak, toplumda sözkonusu evrensel mirasa sahip çıkacak bilinci oluşturmak ve çeşitli sebeplerle bozulan, yokolan kültürel ve doğal değerlerin yaşatılması için gerekli işbirliğini sağlamak amacıyla UNESCO’nun 17 Ekim – 21 Kasım 1972 tarihleri arasında Paris’te toplanan 16. Genel Konferansında sorunun uluslararası bir sözleşme konusu yapılmasına karar verilmiş ve 16 Kasım 1972’de “Dünya Kültürel ve Doğal Mirasının Korunmasına Dair Sözleşme” kabul edilmiştir. Türkiye, bu sözleşmeyi 23 Mayıs 1982 tarihinde onaylanmış ve 1983 yılında Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe girmiştir.

2008 yılı sonu itibariyle Dünya genelinde Dünya Miras Listesine kayıtlı 878 kültürel ya da doğal varlık bulunmaktadır. Bunların 679 tanesi kültürel/arkeolojik sit, 174 tanesi doğal sittir. 25 tanesi ise karma (kültürel/doğal) sittir. Her yıl gerçekleşen Dünya Miras Komitesi toplantıları ile bu sayı artmaktadır.

Ülkemiz, Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğünün sorumluluğu altında yürüttüğü çalışmalar neticesinde bugüne kadar Dünya Miras Listesine 9 adet varlığımızın alınmasını sağlamıştır.

Bu varlıklardan; İstanbul’un Tarihi Alanları, Safranbolu Şehri, Hattuşaş (Boğazköy)-Hitit Başkenti, Nemrut Dağı, Xanthos-Letoon, Divriği Ulu Camii ve Darüşşifası, Truva Arkeolojik Kenti kültürel, Pamukkale-Hierapolis ve Göreme Milli Parkı-Kapadokya hem kültürel, hem doğal miras olarak listeye alınmıştır.

Dünya Miras Listesinde Yer Alan Doğal ve Kültürel Varlıklarımız

İstanbul ve Tarihi Alanları
Dünya Miras Listesine Alınma Tarihi : 6.12.1985
Liste Sıra No : 356
Niteliği : Kültürel

İ.Ö. 7. yy'da kurulan İstanbul'un kuzeyde Haliç, doğuda İstanbul Boğazı ve güneyde Marmara Denizi ile çevrile kısmı günümüzde “Tarihi Yarımada” olarak anılmaktadır. Kent, Avrupa ve Asya'yı birbirine bağlayan stratejik konumu nedeniyle tarihi boyunca kentte hüküm süren uygarlıklar için daima çok önemli olmuştur. Bu özellikleri ile kent, Roma, Bizans ve Osmanlı gibi büyük İmparatorlulara başkentlik yapmıştır. Bu görkemli geçmişi ile farklı dinleri, kültürleri, toplulukları ve bunların ürünü olan yapıtları benzersiz bir coğrafyada bir araya getiren İstanbul, UNESCO Dünya Miras Listesi'nde yer almaktadır. İstanbul’un Tarihi Alanları, 6.12.1985 tarihinde Dünya Miras Listesine 4 ana bölüm olarak dahil edilmiştir. Bunlar; Hipodrom, Ayasofya, Aya İrini, Küçük Ayasofya Camisini içine alan Arkeolojik Park; Süleymaniye Koruma Alanı; Zeyrek Camisi ve çevresini içine alan Zeyrek Koruma alanı ve Tarihi Surlar Koruma alanını içermektedir.

Dünya Miras Komitesi Dünya Miras Listesinde yer alan varlıkların korunma durumunu izlemekte ve kendisine iletilen tüm bilgi ve tavsiyeleri değerlendirerek kararlar almaktadır.

İstanbul’un Tarihi Alanları, 2003 yılındaki 27.Dönem Dünya Miras Komitesi toplantısının “Dünya Miras Listesine kayıtlı varlıkların korunma durumu” başlıklı gündem maddesinde yer almıştır ve somut adımlar atılmadığı takdirde “Tehlike altındaki Dünya Mirası Listesi”ne kaydedilmesi tehlikesi ile karşı karşıya olduğu belirtilmiştir.

Bu karar üzerine Genel Müdürlüğümüz 2004, 2005, 2006, 2007 ve 2008 yıllarında İstanbul’un Tarihi Alanlarının korunma durumuna ilişkin beş ayrı ilerleme raporunu Dünya Miras Komitesine sunmuştur. Nihai karar 2009 yılında alınacaktır.

Göreme Milli Parkı ve Kapadokya
Dünya Miras Listesine Alınma Tarihi :6.12.1985
Liste Sıra No : 357
Niteliği : Doğal / Kültürel

Kuzeyde Kızılırmak, doğuda Yeşilhisar, güneyde Hasan ve Melendiz Dağları, batıda Aksaray ve kuzeybatıda Kırşehir ile sınırlanan Kapadokya bölgesi Kalkolitik Dönemden beri devamlı yerleşim alanı olmuştur. Alanın en önemli özelliği, Erciyes Dağı ve Hasan Dağı tüflerinin, rüzgar ve su aşınması sonucunda oluşan olağanüstü kaya şekilleri ve kışın ılık, yazın serin olan ve bu nedenle her mevsim için uygun iç iklim koşulları taşıyan kayaya oyma mekanlardır. Göreme, özellikle 7-13. yüzyıllar arasında baskılarından kaçan Hıristiyanların yerleşmesiyle Hıristiyanlığın önemli bir merkezi haline gelmiştir. Volkanik tüflerden oluşan peri bacaları ile birlikte yüzyılların birikiminin buluştuğu bu doğal ve kültürel miras, Dünya Miras Listesinde bulunmaktadır.

Divriği Ulu Camisi ve Darüşşifası
Dünya Miras Listesine Alınma Tarihi : 6.12.1985
Liste Sıra No : 358
Niteliği : Kültürel

Divriği ve civarında en erken yerleşim Hititler Dönemi’ne kadar inmektedir. Yöre, Mengücekoğullarının yönetimi altında olduğu dönemde Turan Melek Şah tarafından camii ile birlikte 1228-1229 yıllarında yaptırılmıştır. İslam mimarisinin bu başyapıtı iki kubbeli bir türbeye sahip bir cami ve ona bitişi bir hastaneden oluşmaktadır. Yapılar, mimari özelliklerinin yanı sıra, sergilediği Anadolu geleneksel taş işçiliği örnekleriyle UNESCO Dünya Miras Listesinde yer almaktadır.

Hattuşa (Boğazköy) -Hitit Başkenti
Dünya Miras Listesine Alınma Tarihi : 28.11.1986
Liste Sıra No : 377
Niteliği : Kültürel

1986 yılında UNESCO Dünya Miras Listesine alınan Çorum, Boğazköy’deki Hattuşa, Hitit İmparatorluğunun başkenti olarak Anadolu’da yüzyıllar boyu çok önemli bir merkez olmuştur. Önceleri ilk sahipleri olan Hattiler tarafından “Hattuş” olarak adlandırılan şehir, Hitit egemenliğine geçtikten sonra “Hattuşa” adını aldı. M.Ö. 1700’lerde Kuşşara şehrinin kralı Anitta tarafından alınan Hattuşa, yine Anitta tarafından yıkıldı. Yazılı kayıtlarda Anitta ilk Hitit kralıdır. Yaklaşık yüzyıl kadar sonra şehir, I. Hattuşili tarafından tekrar kurularak 400 yıldan uzun bir süre hüküm sürecek olan bir uygarlığın başkenti haline getirildi. Coğrafi olarak içinde bulunduğu alan şehre doğal koruma sağlamaktadır. Günümüzde görülebilen kalıntıların büyük çoğunluğu Büyük Kral IV. Tudhaliya dönemine aittir. Bu kalıntılar arasında tapınaklar, kraliyet konuları ve surlar sayılabilir.

NEMRUT DAĞI
Dünya Miras Listesine Alınış Tarihi: 11.12.1987
Liste Sıra No : 448
Niteliği : Kültürel

Adıyaman’ın Kahta ilçesinde 2150 m. Yüksekliğindeki Nemrut Dağı yamaçlarında hükümdarlık yapmış olan Kommagene Kralı I. Antiochos’un tanrılara ve atalarına minnettarlığını göstermek için yaptırdığı mezarı, anıtsal heykelleri ve benzersiz manzarası ile Helenistik Dönemin en görkemli kalıntılarından birisidir. Anıtsal heykeller doğu, batı ve kuzey teraslarına yayılmıştır. Doğu terası kutsal merkezdir ve bu nedenle en önemli heykel ve mimari kalıntılar burada bulunmaktadır. İyi korunmuş durumdaki dev heykeller kireçtaşı bloklarından yapılmıştır ve 8-10 m. yüksekliktedirler. Nemrut Dağında, Dünya Miras Listesine alındıktan sonra çeşitli tarihlerde kazı ve araştırma çalışmaları sürdürülmüştür. Varlığı bilinmekle beraber kral mezarı, henüz keşfedilememiştir.

XANTHOS - LETOON
XANTHOS
Dünya Miras Listesine Alınma Tarihi : 9.12.1988
Liste Sıra No : 484
Niteliği : Kültürel

Fethiye’ye 46 km. uzaklıkta, Kınık köyü yakınlarında bulunan Xanthos, Antik Çağda Likya’nın en büyük idari merkezi idi. M.Ö. 545’te Perslerin egemenliğine girene kadar bağımsız olan kent, bundan yaklaşık olarak yüzyıl kadar sonra tamamıyla yanmıştır. Bu yangından sonra şehir tekrar inşa edilmiş, hatta M.Ö. II. yy.’da Likya Birliğinin başkenti olma görevini üstlenmiştir. Daha sonra Romalıların kontrolüne giren kent, bundan sonra Bizans egemenliğine girmiş ve 7. yy.’daki Arap akınlarına kadar Bizans egemenliğinde kalmıştır. Yerleşen her uygarlığın inşa ettirdiği yapılarda Likya gelenekleri, Helenistik ve Roma dönem etkilerini gösteren bu merkez 1988 yılında UNESCO Dünya Miras Listesine alınmıştır.


LETOON

Xanthos’a 4 km. uzaklıkta bulunan Letoon, Antik Çağda Likya’nın dini merkezi konumundaydı. Bu kutsal alanda Leto, Apollon ve Artemis tapınakları ile birlikte, bir manastır, bir çeşme ve Roma Tiyatrosu kalıntıları bulunmaktadır. Artemis ve Apollo’nun annesi Leto’ya adanmış olan en büyük tapınak, batıda bulunan ve peripteros tarzında yapılmış Leto Tapınağıdır ve 30.25 m’ye 15.75 m. büyüklüğündedir. Doğuda yer alan Dor tarzında yapılmış olan Apollo tapınağı, Leto tapınağından daha az korunmuş durumdadır ve 27.90 m.’ye 15.07 m. boyutları ile daha küçüktür. Her iki tapınağın ortasında yer alan ve en küçük tapınak olan Artemis tapınağı 18.20 m.’ye 8.70 m.’ye boyutlarındadır. Letoon, Xanthos ile birlikte UNESCO Dünya Miras Listesinde yer almaktadır.

PAMUKKALE
Dünya Miras Listesine Alınma Tarihi : 9.12.1988
Liste Sıra No : 485
Niteliği : Doğal / Kültürel

Çaldağ’ın güney eteklerinden gelen kalsiyum oksit içeren suların oluşturduğu görkemli beyaz travertenler ve geç Helenistik ve erken Hıristiyanlık dönemlerine ait kalıntılar içeren Hierapolis arkeolojik kenti, antik çağlardan bugüne kadar ulaşan en çarpıcı merkezlerden biridir. Denizli’ye 2 km. uzaklıkta bulunan bu alan, ayrıca çok çeşitli rahatsızlıklara iyi geldiğine inanılan şifalı suları ile de ünlüdür.

Antik kentin M.Ö. II. yüzyılda Bergama krallarından II. Eumenes tarafından kurulduğu, adını ise Bergama’nın kurucusu Telephos’un eşi Heira’dan aldığı sanılmaktadır. Eski kaynaklara göre metal ve taş işlemeciliği dokuma kumaşları ile ünlü olan kent, Büyük Konstantin döneminde Frigya bölgesinin başkentliğini yapmış, Bizans döneminde Piskoposluk merkezi olmuştur. Bu özellikleri ile bu çarpıcı alan Dünya Miras Listesinde yer almaktadır.

Dünya Miras Komitesi, Pamukkale’nin mevcut durumu, termal su dağılımı ve Yönetim Planı hakkında güncel bilgiler istemiştir. Genel Müdürlüğümüzce bu Pamukkale’nin son durumu ile ilgili bir rapor hazırlanarak 2006 yılı Ocak ayı sonunda Dünya Miras Komitesi’ne iletilmiştir.

SAFRANBOLU
Dünya Miras Listesine Alınma Tarihi : 17.12.1994
Liste Sıra No : 614
Niteliği : Kültürel

Karadeniz kıyılarını, Batı, Kuzey ve Orta Anadolu’ya bağlayan yol üzerinde yer alan tarihi Safranbolu Şehri, coğrafi konumu nedeniyle çok eski devirlerden beri yerleşim görmektedir. 14. yy.’nın başlarından bu yana Türklerin hakimiyetinde olan Safranbolu, özellikle 18. yüzyılda Asya ve Avrupa arasındaki ticaretin önemli bir merkezi olmuştur. Türk kentsel tarihinin bozulmamış bir örneği olan bu şehir, geleneksel şehir dokusu, ahşap yığma evleri ve anıtsal yapılarıyla bütünü sit olarak ilan edilen ender kentlerden biri olarak Dünya Miras Listesinde yer almaktadır.

TRUVA
Dünya Miras Listesine Alınma Tarihi : 2.12.1998
Liste Sıra No : 849
Niteliği : Kültürel
Truva, dünyadaki en ünlü arkeolojik kentlerden birisidir. Truva’da görülen 9 katman, kesintisiz olarak 3000 yıldan fazla bir zamanı göstermekte ve Anadolu, Ege ve Balkanların buluştuğu bu benzersiz coğrafyada yerleşmiş olan uygarlıkları izlememizi sağlamaktadır. Truva’daki en erken yerleşim katı M.Ö. 3000-2500 ile erken Bronz Çağı’na tarihlenmektedir, daha sonra sürekli yerleşim gören Truva katmanları M.Ö. 85 – M.S. 8. yy’a tarihlenen Roma Dönemi ile sona ermektedir. Truva, bulunduğu coğrafi konum nedeniyle burada hüküm süren uygarlıkların diğer bölgelerle ticari ve kültürel bağlantıları açısından daima çok önemli bir rol üstlenmiştir. Truva ayrıca gösterdiği kesintisiz katmanlaşma ile Avrupa ve Ege’deki diğer arkeolojik alanlar için referans görevi görmektedir. İlk olarak 1871’de Heinrich Schliemann, daha sonra W. Dörpfeld, C.W Blegen tarafından kazılmış olan bu görkemli arkeolojik şehirde kazılan halen Tübingen Üniversitesi tarafından sürdürülmektedir.

Dünya Miras Listesinde daha fazla kültürel ve doğal varlıkla temsil edilebilmemiz için gerekli olan geçici liste (endikatif liste) 2000 yılında UNESCO Dünya Miras Komitesine sunulmuş ve onaylanmıştır. Bu listede 2 doğal kültürel alan ve 16 kültürel varlık olmak üzere toplam 18 adet varlık bulunmaktadır.

UNESCO Dünya Miras Merkezi’nce onaylanan bu listede yer alan varlıklara ilişkin dosyalar kapsamlı olarak hazırlanacak ve Dünya Miras Komitesinin onayına sunulacaktır.

Liste hazırlanırken önerilen varlıkların, mimari, tarihi, estetik ve kültürel değerlerinin yanısıra ekonomik, sosyal, sembolik ve felsefi özellikleri de dikkate alınmıştır.

Amacımız; bu evrensel kültür değerlerimizin özellik ve güzelliklerin Dünyaya tanıtılması ve uluslararası katkılarla korunarak gelecek kuşaklara en iyi ve korunmuş şekilde aktarılmasıdır.

Dünya Miras Merkezince 2000 yılı içinde onaylanan Geçici (Endikatif) Listede aşağıdaki varlıklarımız yer almaktadır.

1) Selimiye Cami ve Külliyesi (16. yy)
2) Bursa ve Cumalıkız Osmanlı Kentsel ve Kırsal Yerleşimleri (13. yy. 15. yy)
3) Konya Selçuklu Başkenti
4) Alanya Kalesi ve Tersanesi
5) Selçuk Kervansarayları Denizli – Doğubeyazıt Güzergahı (13. yy)
6) Ishakpaşa Sarayı (17. yy)
7) Harran ve Şanlıurfa Yerleşimleri (17. yy – 19. yy)
8) Diyarbakır Kalesi ve Surları (12. yy)
9) Mardin Kültürel Peyzaj Alanı (13. yy)
10) Ahlat Eski Yerleşimi ve Mezar Taşları (12. yy – 13. yy)
11) Sümela Manastırı (5. yy – 19. yy)
12) Alahan Manastırı (7. yy)
13) St. Nicholas Kilisesi (7. yy – 8. yy)
14) St. Paul Kilisesi, St. Paul’s Kuyusu ve Çevresi
15) Kekova
16) Güllük Dağı – Termessos Milli Parkı
17) Karain Mağarası
18) Efes

1- Selimiye Camii ve Külliyesi
Yeri : Marmara Bölgesi
Boylam : 260 34’ Doğu
Enlem : 410 41’ Kuzey
Kriter : a) i, ii, iii, iv, Kültürel

Mimar Sinan’ın Ustalık Dönemi eseri ve mimarlık sanatının en görkemli örneklerinden biri olan Selimiye Camii ve Külliyesi 16. yy.’da Sultan III. Selim adına yaptırılmıştır. Selimiye Camii, teknik mükemmelliği, boyutları ve estetik değerleriyle döneminin ve sonraki zamanların en muhteşem eseridir.

2- Bursa ve Cumalıkızık Osmanlı Kentsel ve Kırsal Yerleşimleri
Yeri : Marmara Bölgesi
Boylam : 290 04’ Doğu
Enlem : 400 12’ Kuzey
Kriter : a) i, iii, iv, Kültürel

İlk kez M.Ö. 200 yılında yerleşim görmüş olan Bursa, Roma ve Bizans dönemlerinden sonra Osmanlıların ilk başkenti olarak en görkemli yıllarını yaşamıştır. Osmanlıların ilk altı padişahı döneminde yapılmış olan 127 cami, 45 türbe, 34 medrese, 25 han, 37 hamam ve 14 imarethane ile Bursa Merkezi ve Osmanlıların Bursa’yı fethi sırasında lojistik destek görevi gören Cumalıkızık sadece tarihi dokusunu korumakla kalmamış aynı zaman da geleneksel yaşam biçimini de günümüze taşımıştır.

3- Konya Selçuklu Başkenti
Yeri : Orta Anadolu Bölgesi
Boylam : 320 30’ Doğu
Enlem : 370 52’ Kuzey
Kriter : a) i, ii, iv, Kültürel

12. ve 13. yy’da Selçuklu Türklerinin başkenti olan Konya, Selçukluların Asya’dan getirdiği sanatsal öğelerin ve taş işçiliğinin en görkemli eserlerini barındırır.
Konya Kalesi, Alaaddin Camii, Sırçalı Medrese ve birçok irili ufaklı camii ve mezar Konya’daki Selçuklu anıtlarının örnekleridir. Halen yaşayan bir kent olarak Selçuklu mimarisi, uygarlığı ve kültürel geleneklerinin tek örneğidir.

4- Alanya Kalesi ve Tersanesi
Yeri : Akdeniz Bölgesi
Boylam : 310 59’ Doğu
Enlem : 360 32’ Kuzey
Kriter : a) iii, iv, Kültürel

Alanya’nın Helenistik dönemlere dek tarihlenen kalesi Roma, Bizans ve son olarak da Selçuklulara ev sahipliği yapmıştır. Kalede bulunan Selçuklu sarnıcı, Bizans Kilisesi, Sultan Sarayı ve Selçuklu hamamı kalıntıları geleneksel kent dokusuyla bütünleşmiştir. Tarihi Alanya Tersanesi ise Selçuklular tarafından yapılmış ve bugüne dek korunabilmiş tek tersane olma özelliğini taşımaktadır.

Denize doğru uzanan Kale kırmızı taş ve tuğladan 33 metre yüksekliğinde sekizgen bir kule ile korunan bir ortaçağ gemiliği ile çevrelenmiştir.

5- Selçuklu Kervansarayları (Denizli-Doğubeyazıt Güzergahı)
Yeri : Güzergah Anadolu’da Batı-Doğu yönünde uzanmaktadır.
Kriter : a) ii, iii, iv, Kültürel

Orta Asya’daki göçebe Türk boylarının geleneksel yaşam biçiminden esinlenerek Selçuklu Dönemi kültür ve mimarisinde önemli bir yer tutmuş olan kervansaraylar ve hanlar en çok bu dönemde çeşitlenmiş ve Anadolu mimarisini de etkilemiştir. Ülkemizin sınırları dışında Asya’ya da uzanan bu güzergah üzerinde yer alan kervansaray ve hanlar Denizli-Doğubeyazıt kervan yolu örneklenerek Dünya Miras Listesine “Kültürel Peyzaj” olarak önerilecek adaylar arasındadır.

Öneri Güzergahta Yer Alan Önemli Han ve Kervansaraylar
Akhan
Pınarbaşı Han
Eğridir Han
Pınarpazarı Hanı
Kantarcı Han
Obruk Han
Oklu Han
Sultan Han (2)
Akhan
Ağzıkarahan
Sünnetli Han
Sikre Han
Ertokuş Han
Kireli Han
Elikesik Han
Kavak Han
Kuruçeşme Han
Altınapa Han
Sadettin Han
Zincirli Han
Akbaş Han
Öresin Han
Han Camisi
Sultan Han
Şahruk Köprüsü Han
Lala Kervansarayı
Gedik Han
Latif Han
Mugar Han
Cibci Han
Pervane Han
Kargı Han
Köprüköyü Hanı
Mamahatun Kervansarayı
Hacı Bekir Han

6- İshak Paşa Sarayı
Yeri : Doğu Anadolu Bölgesi
Boylam : 440 08’ Doğu
Enlem : 390 31’ Kuzey
Kriter : a) i, iii, iv, Kültürel

18. yy’da İran sınırına yakın İpekyolu üzerinde, 7600 metrekarelik bir alanda, Bursa, Edirne ve İstanbul gibi başkentlerde Kraliyet Saraylarının yapımında kullanılan model ile inşa edilen İshak Paşa Sarayı taş oymacılığı ve bezemelerinde hanlar ve kervansaraylar güzergahı üzerinde yer alması nedeniyle İran’dan Anadolu Selçuklu devletine, Gürcistan’dan Kafkasya’ya kadar çok değişik kültürlerin izlerini taşımaktadır ve özellikleri ile Dünya Miras Listesine önerilecek adaylar arasındadır.

Ishakpaşa Sarayı Osmanlı mimarisinde Batı etkisinin görülebileceği bir örnektir.

7- Harran ve Şanlıurfa Yerleşimleri
Yeri : Güney Doğu Anadolu Bölgesi
Kriter : a) i, ii, iii, iv, Kültürel

Peygamberler Şehri olarak bilinen Şanlıurfa, Yukarı Mezopotamya’nın bereketli ovalarında kurulmuş tarihi bir yerleşimdir ve yöresel mimari ve geleneksel taş işçiliğinin en güzel örnekleri olan çok sayıda tarihi, dini, resmi ve sivil mimari örnekleriyle bezenmiştir.

Kentin güneyinde yer alan Harran ise tarihi şehir surları, geleneksel konik çatılı kerpiç evleri ve birçok İslam alimini yetiştiren Harran İslam Üniversitesi ile benzersizdir.

8- Diyarbakır Kalesi ve Surları
Yeri : Güney Doğu Anadolu Bölgesi
Boylam : 400 14’ Doğu
Enlem : 370 55’ Kuzey
Kriter : a) i, iii, v, Kültürel

Dicle Nehri Vadisinden 100 metre yükseklikte konumlanan ve birbirini tamamlayan iç ve dış kaleden oluşan Diyarbakır Kalesi ve Surları kente egemen olan 30 kadar uygarlığın mimari karakterlerini, dönemlerinin sanatsal üsluplarını yansıtan oyma ve kabartma motiflerini ve kitabelerini sergileyerek Anadolu tarihinin yazıya dönüştüğü ve toplu olarak görülebildiği tek örnektir. Diyarbakır Kalesi ve Surları geçirdikleri tarihi dönemlerin en önemli yazılı belgelerini bulundurması ve insan eli yapılan en görkemli ve en büyük anıtsal yapılardan biridir.

Sihay bazalt duvarlar Ortaçağ Askeri mimarisinin önemli örneklerindendir. Duvarlar 10-12 metre yüksekliğinde ve 3-5 metre genişliğindedir.

10- Ahlat Eski Yerleşimi ve Mezar Taşları
Yeri : Doğu Anadolu Bölgesi
Boylam : 420 30’ Doğu
Enlem : 380 45’ Kuzey
Kriter : a) i, iii, Kültürel

Van gölü kıyısında yer alan ve tarihi Urartulara kadar inen Ahlat yerleşimi ve Selçuklu dönemi taş işçiliği, inanışları ve yaşam biçimini en güzel şekilde yansıtan mezar taşları ve anıt eserleri ile Dünya Miras Listesine önerilecek adaylar arasındadır.

11- Sümela Manastırı
Yeri : Karadeniz Bölgesi
Boylam : 390 02’ Doğu
Enlem : 400 48’ Kuzey
Kriter : a) i, iii, iv, Kültürel

Altındere vadisi’nin dik yamaçlarında doğal yapı ile bütünleşen manastır kompleksi tasarım, malzeme, mimarlık ve işçilik açısından eşsiz bir yapı olarak Dünya Miras Listesine önerilecek adaylar arasında yer almaktadır.

12- Alahan Manastırı
Yeri : Akdeniz Bölgesi
Boylam : 320 31’ Doğu
Enlem : 370 52’ Kuzey
Kriter : a) i, iii, iv, Kültürel

M.Ö. 5. yy başlarında yapıldığı bilinen ve doğal yapı ile bütünleşmiş olan Alahan Manastırı, bir manastır ve ona bağlı kilise ile müştemilat yapılarından oluşmakta ve malzeme, tasarım ve yapıdaki süslemeleri ile Bizans Dönemi dini mimarisinin ender örneklerinden biri olarak Dünya Miras Listesine önerilecek adaylar arasındadır.

13- St. Nicholas Kilisesi
Yeri : Akdeniz Bölgesi
Boylam : 360 7.5’ Doğu
Enlem : 290 58’ Kuzey
Kriter : a) iii, iv, Kültürel

Milattan önce 5. yy’a ait bir Likya yerleşimi olan Myra antik kentinin parçası durumundaki St. Nicholas Kilisesi mimari üslubu ve süslemeleri ile orta Bizans dönemi kilise mimarisinin günümüze kadar ulaşmış en seçkin örneğidir.

Myra, eski dönemlerin doğu ve batıdan gelen ticaret yolları ile St. Nicholas kültünün farklı parçalarını taşıyan farklı kültürlerin kavşak noktasında yer almaktadır. İmparatorluk başkenti Constantinople ve diğer şehirler ile olan ilişkileri gerek kentsel yaşam gerekse Hıristiyanlığın gelişimi açısından Myra’yı kozmopolitan bir merkez haline getirmiştir. St.Nicholas kilisesinin büyük ölçeği ve zenginliği Myra’nın bütün kentsel yapıyı etkileyen merkez olma rolünü de desteklemektedir

14- St. Paul Kilisesi, St. Paul Kuyusu ve Çevresi
Yeri : Akdeniz Bölgesi
Kriter : a) ii, iii, iv, Kültürel

St. Paul’un doğum yeri olarak bilinen Tarsus St. Paul Kilisesi ve kuyusu ruhani bir merkez olarak mevcut geleneksel kent dokusu ile bütünleşmiş biçimiyle, Dünya Miras Listesine aday olarak gösterilmektedir.

15- Kekova
Yeri : Akdeniz Bölgesi
Boylam : 290 53’ Doğu
Enlem : 360 13’ Kuzey
Kriter : a) i, iii, Doğal a) ii, iii, Kültürel

Akdeniz Bölgesinde yer alan Kekova Adası, arkeolojik Üçağız ve Kaleköy yerleşmeleri ve adayı çevreleyen batık kentin yanısıra, gerek görsel, gerekse doğal özellikleriyle Dünya Miras Listesine önerilecek adaylar arasındadır.

Kültürel özelliklerinin yanı sıra; Kekova çok önemli jeolojik oluşumlar, oluklu kıyı hattı, hidrobiyolojik özellikleri ve görsel güzelliğe sahiptir. Yaşayan kültürel varlığın yanı sıra kültürel devamlılığın önemli bir örneğidir.

16- Güllük Dağı – Termessos Milli Parkı
Yeri : Akdeniz Bölgesi
Boylam : 300 30’ Doğu
Enlem : 370 00’ Kuzey
Kriter : a) ii, iii, v, Kültürel a) ii, iii, iv, Doğal

Denizden yaklaşık 1050 m. yükseklikte Antalya’nın kuzeyinde dağlar arasında gizli Termessos (Güllük Dağı Milli Parkı) antik kenti, yerleşim biçimi, savunma sistemleri ile doğanın sunduğu olanakları en iyi şekilde kullanan kentlerden biridir. Alanın en önemli kalıntıları şehir surları, kuleler, kral yolu, hadrian kapısı, spor salonu (Gymnasium), agora, tiyatro, mezarlar, kemerler ve drenaj sistemidir.

Güllük Dağı’nın dik yamaçları ise Güver Uçurumu ve tipik Akdeniz bitki örtüsünün yanısıra soyu tükenmekte olan hayvanları da barındıran özel bir bölgedir.

16- Efes
Yeri : Ege Bölgesi
Boylam : 270 20’ Doğu
Enlem : 370 07’ Kuzey
Kriter : a) i, ii, iii, v, Kültürel

6000 yıl sürekli yerleşim gösteren Efes; tarihinin tüm aşamalarında çok önemli bir kültürel ve ticari merkez oluşmuştur. Günümüzde tüm dünyadan milyonlarca ziyaretçiyi ağırlayan Efes, en görkemli zamanını Roma döneminde yaşamış ve “Asya'nın ilk ve en büyük metropolü” unvanını taşımıştır.

Efes Roma dönemi yaşam tarzını çok açık bir şekilde sunmaktadır. Bir benzeri daha bulunmayan Teras Evler ise Anadolu’daki kent seçkinlerinin ev dekorasyonu zevkini göstermektedir.

Şehrin dini merkez konumunda olan Artemision, şu anda tapınağın ayakta kalmış tek sütunu ile temsil edilmektedir. Efes, Dünya Miras Listesine mevcut antik kent yerleşimi Artemision, St. John Bazilikası ve Ayasoluk Kalesi ile birlikte önerilmektedir.

Efes ören yerine ait adaylık dosyası 2000 yılında UNESCO Dünya Miras Merkezine gönderilmiştir. Hazırlanan adaylık dosyası; hazırlanmış olan Alan Yönetim Planının alanın kültürel değerlerini koruması açısından yetersiz bulunması sebebi ile iade edilmiştir.

17-Karain Mağarası
Yeri : Akdeniz Bölgesi
Boylam : 300 34’ Doğu
Enlem : 370 05’ Kuzey
Kriter : a) iii, vi Kültürel

Karain Mağarası, Anadolu ve Yakın Doğu tarihi açısından önemli bir paleolitik merkezdir. Karain Alt Paleolitik'ten geç Roma dönemine kadar görülen yerleşim izleri ile Anadolu arkeolojik çalışmalarında önemli bir boşluğu doldurmaktadır.

Yeryüzünde bilinen paleolitik mağaraların çoğu sadece bir dönemi temsil ederken Karain Alt, Orta ve Üst olarak kesintisiz bir katmanlaşma göstermekte ve bu katmanlardan elde edilen veriler, özellikle Avrupa ve Yakın Doğu arasındaki bağlantılar ve göç yolları hakkında fikir vermesi açısından önem taşımaktadır.

Karain'den ele geçirilen Anadolu'da bilinen en eski insan kalıntılarının yanısıra mağarada ortaya çıkarılan taşınabilir sanat ürünleri Anadolu sanatının ilk örnekleridir. Ayrıca, verdiği bitki ve hayvan kalıntıları ile Batı Akdeniz'in eski çevresinin ortaya konmasında önemli bir rol üstlenen Karain çevresindeki diğer mağaralarla birlikte doğal ve kültürel özellikleri dolayısıyla karma sit olarak Dünya Miras Listesine önerilmektedir.

Karain mağarasına ait adaylık dosyası 2000 yılında UNESCO Dünya Miras Merkezine gönderilmiştir. Karma (doğal/kültürel) varlık olarak Dünya Miras Listesine önerilen Karain Mağarası için hazırlanan adaylık dosyası, doğal tanımlamaların belirlenen kriterler açısından yetersiz olduğu, kültürel kriterler açısından ise güçlendirilmesi gerektiği bildirilerek iade edilmiştir.

18-Mardin Kültürel Peyzaj Alanı
Yeri : Güney Doğu Anadolu Bölgesi
Boylam : 400 44’ Doğu
Enlem : 370 19’ Kuzey
Kriter : a) ii, iii, iv, Kültürel

Mardin, Türkiye’nin güneydoğusunda, Suriye sınırında, Mezopotamya Ovasına hakim bir alanda kurulmuştur. Dicle ve Fırat nehirlerinin arasındaki “Bereketli Hilal” bölgesinde yer almaktadır.

Doğal yapı ile insan etkileşimi sonucu ortaya çıkan taş mimarisinin benzersiz dini ve geleneksel yapılarını barındıran Mardin, bir ortaçağ kenti görünümüyle “kültürel peyzaj alanı” olarak Dünya Miras Listesine önerilmektedir.

Mardin Tarihi Kentin dosyası 2002 yılında UNESCO Dünya Miras Merkezine gönderilmiştir. Hazırlanan dosya, Alan Yönetim Planının olmaması ve Deyr’ül Zafaran Manastırı’nın yer almaması nedeni ile adaylık başvurumuzu olumsuz yönde etkileyeceği düşünüldüğünden Bakan onayı ile Genel Müdürlüğümüzce geri çekilmiştir.


Efes

Karain Mağarası

İstanbul ve Tarihi Alanları

Göreme - Kapadokya

Divriği Ulu Camisi ve Darüşşifası

Boğazköy - Hattuşaş

Nemrut Dağı

Xanthos - Letoon

Pamukkale

Safranbolu

Truva

İstanbul ve Göremeyi Korumak için Uluslararası Kampanya
http://kvmgm.kultur.gov.tr/BelgeGoster.aspx?F6E10F8892433CFFFE5C29E16A7D3808782D5F4001E6D616