12.11.2009

MUSTAFA KEMAL ATATÜRK'ÜN İLKLERİ

*Atatürk`ün dünyada `başöğretmen` sıfatlı tek lider olduğunu ,




*Bir geometri kitabı yazdığını. Üçgen, açı, dikdörtgen gibi ve 48 tane geometri teriminin

(Türkçe) isim babasını bu yazdığı kitapla bizzat Mustafa Kemal olduğunu ,



*Bir röportajda "Birleşmiş Milletlere üye olmayı düşünüyor musunuz?" diye sorulur, Atatürk: "Şartlarımızı koyarız, kabullerine bağlı. Biz müracaat etmeyiz üye olmak için. Davet gelirse düşünürüz". BM yasasını değiştirir ve ilk davet edilen ülke biz oluruz.



*Yıl 1938, General Mc Arthur´un en zor, en problemli, en buhranlı dönemi. Birden çok sıkılır ve yanında duran yüz yirmiden fazla kişiye döner ve aynen şöyle der: "Şu anda hiçbirinizi değil, büyük istidadı ile Mustafa Kemal´i görmek için neler vermezdim" .



*Yıl 2000, ABD Başkanı`nın milenyum mesajından bir alıntı : "Bugün milenyumun hiç şüphe yoktur ki tek devlet adamı Mustafa Kemal Atatürk´ tür. Çünkü o yılın değil asrın lideri olabilmeyi başarmış tek liderdir".



*Yıl 1938, Ata`nın ölümünde Tahran gazetesinde yayınlanan bir şiir`den alıntı : "Allah bir ülkeye yardım etmek isterse onun elinden tutmak isterse başına Mustafa Kemal gibi lider getirir" .



*Norveççe`de `Atatürk gibi olmak` diye bir deyim olduğunu .



*Kurtuluş Savaşında rütbe alan bir çok kadın askerlerimiz var. Ama dünya tarihine geçen tek bir üsteğmenimiz var; 700 erkek, 43 kadından oluşan bir müfrezenin reiseliğine bizzat Atatürk tarafından atanmış Üstteğmen Kara Fatma.



*Atatürk çiçeği`nin adını, çiçeği bulan Wanderbit Üniversitesi profesörlerinden doktor Kirk Landın`in koyduğunu ve bu çiçeğin tüm dünyada bu isimle üretilip satıldığını.



*Yunan başkomutanı Trikopis`in, hiçbir zorlama ve baskı olmadan her Cumhuriyet bayramında Atina´daki Türk büyükelçiliğine giderek, Atatürk`ün resminin önüne geçtiğini ve saygı duruşunda bulunduğunu.



*`Mimber` adında bir gazete çıkarttığını ve 52 sayı yayımlanan gazetede ilk defa sansür kelimesi geçtiğini.



*Yıl 1996, Haiti Cumhurbaşkanı vasiyetinde mezar taşına yazılmasını istediği metni bırakmıştır. Diyor ki: "Bütün ömrüm boyunca Türkiye´nin lideri Mustafa Kemal Atatürk´ü anlamış ve uygulamış olmaktan dolayı mutlu öldüm"



*Yıl 2005, Amerika´nın en ünlü ekonomistlerinden birisi olan Mr. Johns`un önerisi

"Türkiye ekonomiyle savaşta bir tek Atatürk´ ü örnek alsın yeter".

10.11.2009

Ulu Önder ATATÜRK için Söylenen Sözler.

(1922'de Türk ordularının zaferi neticesi Anadolu'daki emelleri gerçekleşmeyen İngiltere'nin Türk düşmanı olarak bilinen Başbakanı Lıoyd George, Parlamento'da kendisine yöneltilen suçlama ve tenkitleri şöyle cevaplandırmıştır):
'Arkadaşlar, yüzyıllar nadir olarak dahi yetiştirir. Şu talihsizliğimize bakın ki o büyük dahi çağımızda Türk Milleti'ne nasip oldu. Mustafa Kemâl'in dehasına karşı elden ne gelirdi.
(D. Lloyd George, İngiltere Başbakanı, 1922)



Bir ulusun hayatında bu kadar az sürede bu denli kökten değişiklik pek seyrek gerçekleşir... Bu olağanüstü işleri yapanlar, hiç kuşkusuz kelimenin tam anlamıyla büyük adam niteliğine hak kazanmışlardır. Ve bundan dolayı Türkiye övünebilir.
(Eleftherios Venizelos, Yunanistan Başbakanı, 1933)


Bir insana ölümünden sonra bu derece sevgi ve yas gösterileri yapılması milletler tarihinde az görülen şeylerdendir.'

(ATHİNAİKA, Atina, 12 Kasım 1938)


'Atatürk'ün Türkiye'de yaptığını hiçbir tarafta, hiçbir kimse yapmadı: Ne Cavour, ne Cromwel, ne de Washington... Atatürk'ün bulduğunu, hiç kimse bulmadı ve Atatürk'ün yaptığını da hiç kimse yapmadı. İlham ettiği kimselere ve kendi prensiplerine göre yarattığı yeni kuşak, O'nun eserine devam edecektir.'
(Tipos Gazetesi)


İngiliz, Fransız ve İtalyanları Anadolu'dan uzaklaştırıp bizi de yenince,, karşımızda sıradan bir adam bulunmadığını ve O'nun gerçek yaratıcı kudretini kavramaktan uzak kalmış olduğumuzu kabul ettik. (1938)
(Yorgi PESMAZOĞLU, Yunan Ekonomi Başkanı)


Çok, pek çok devrimciler görüldü. Fakat hiçbiri Atatürk'ün cesaret ettiği ve muvaffak olduğu şeyi yapmadı.'
(Messager D'Athenes, Yunanistan Gazetesi, 11 Kasım 1938)


Tarih, silinmez harflerle bu devlet adamın ismini hakedecektir. Atatürk bir halk adamıdır. Kırılmaz azmi, keskin zekâsı ve kudreti kendisini yendiği alın yazısının önüne getirmiş, böylece yeni Türkiye'nin yaratıcısı olmuştur.
(Yugoslavya, Politika Gazetesi, 11 Kasım 1938)


Sakarya Savaşı, Sakarya Zaferi, yirmi yaşımın en kuvvetli hatırası olmuştur. O zamanlar, kendi kendime diyordum: Acaba ben de ulusumu böylesine seferber edemezmiyim, onun ruhuna kurtarıcı hamleyi, bu dizgin tanımaz ihtirası aşılayamaz mıyım?
(Habib BURGİBA, Tunus Devlet Başkanı, 1965)


Atatürk, tarihin her devresi için, insanlığın bir mucizesidir.
(Suriye)


Atatürk'ün ölümü yalnız Türk Milleti için değil, onun örneğine çok muhtaç olan bütün Doğu milletleri için en büyük kayıptır.
(ELEYYAM Gazetesi, Şam- 1938)


Vatanını muhakkak bir parçalanmaktan kurtararak gemisini güvenilir bir limana götürdükten sonra milletinden bir taht istemedi. O, kelimenin bütün anlamıyla bir insan, eşsiz bir dahi, kahraman bir asker ve siyaset adamı idi. Hayatını milleti'nin mutluluğuna adadı, bu uğurda genç yaşda hayata gözlerini kapadı.
(Elifba Gazetesi, Şam- 1938)


O'nun ölümü, dünya için de derinliği ölçülmez bir kayıptır.
(Sovyetler)


Adı, Türk Milleti'nin millî kurtuluş savaşında ve Türkiye'nin siyasi alanda yeniden örgütlenmesine gayet sıkı bir surette bağlı olan Kemal Atatürk'ün ölümü gerek Türkiye için, gerekse bütün dostları için derinliği ölçülmez bir kayıptır.
Türk Milleti'nin en samimi dostları arasında bulunan Sovyetler, zamanımızın bu örneksiz devlet adamının öneminden dolayı derin bir acı içindedirler.
(İzvestia Gazetesi, Moskova, 1938)


Atatürk, dünya üzerinde yeni bir devir açmış bir insandır. Ben, O'nun Türk kadınlarına hak vererek ve bir ülkede anayı, yakışır olduğu yüceliğe eriştirerek Batı'ya ders verdiğini nasıl unuturum.
(Uluslararası Kadınlar Birliği Delegesi, Prenses Aleksandrina)


Romanya'da Atatürk'ün ölüm haberi geldiği gün, bütün okullarda dersler tatil edildi.
(Romanya-Rador Ajansı: Bükreş)


Milletimiz, en büyük Türk'ün karşısında kederli bir saygı ile eğilmektedir.
(Romanya)


Atatürk, başı dumanlı doruklarda yüce bir dağ tepesidir. Siz O'na yaklaştıkça o yükselir ve aranızdaki mesafe sonsuza değin aynı kalır. Devirlerinde büyük gözüken, zamanla küçülen benzerlerinden farkı budur ve böyle kalacaktır.
(Arriba Gazetesi, Portekiz, 1938)


Uzun bir yol aşılmış, yüce bir eser ortaya konmuş, bir çok zaferler elde edilmiştir. Bütün bunlar Atatürk'ün eseridir.
(Polanya, Kurjer Warzavski Gazetesi)


O, Türkiye'yi kurmakla bütün dünya uluslarına Müslümanların seslerini duyuracak kudrette olduğunu ispat etti. Kemal Atatürk'ün ölümüyle Müslüman dünyası en büyük kahramanını kaybetmiştir. Atatürk gibi bir önder önlerinde bir ilham kaynağı olarak dikildiği halde Hind Müslümanları bugünkü durumlarına hâlâ razı olacaklar mı?
(Muhammet Ali Cinnah-Kaidiâzam, Pakistan Cumhurbaşkanı, 1954)


Bizim aslımız rengi uçmuş bir kıvılcım iken, O'nun bakışı ile cihanı kaplayan ve aydınlatan bir güneş haline geldik.
(İkbal, Pakistan Millî Şairi)


'Atatürk'ün yaptıkları insanoğlunun kolay kolay yapabileceği şeylerden değildir. O; büsbütün başka bir insandı.'
(El-Mısri Gazetesi, Mısır, 11 Kasım 1938)


Türkler, Atatürk'ü olağanüstü bir tutkunlukla seviyorlar.
Bursa'ya giderken trende rast geldiğim bir çocuğa İstanbul veya Ankara'dan hangisini sevdiğini sordum. Çocuk Ankara'yı sevdiğini söyledi. Nedenini sorduğumda: 'Ankara'da Atatürk bulunduğu için..' cevabını verdi.
(Mısır, El Bela Gazetesi)


Yüzyılımızda, 'olmayacak hiçbir şey yoktur' şeklindeki tarihi gerçeği isbatlayan ilk adam olmuştur.
(Eski Ujsag. Macar.)


Budapeşte, 20 (a,a) - Macar ajansı tebliğ ediyor:
Başvekil İmredi, Atatürk'ün cenaze törenini yapılacağı 21 Kasım Pazartesi gününü Macaristan'ın millî yas günü sayarak bütün memlekette resmi binalara siyah bayraklar çekilmesini emretmiştir. Harbiye Nazırı ve Budapeşte Belediye Reisi de, askeri binalar ve belediye binaları için aynı kararı almışlar ve Belediye Reisi ayrıca, halkı da siyah bayrak çekmeye dâvet etmiştir.
(Namzetti Ujsang Gazetesi, Budapeşte-1938)


Dünyanın çok nadir yetiştirdiği dahilerdendir. Dünya tarihinin gidişini değiştirmiştir.
(An Nahar, Beyrut)


Yüzyıldanberi Küçük Asya'nın çıkardığı en büyük lider.
(The Japan Chronicle, Kobe)


'Hayatının sonuna kadar milleti'nin mutlak güveni ile kurduğu devletin başında muzaffer kumandanının kişiliği, eşi görülmemiş bir karakter örneğidir.'
(Comte Carlo Sforza, İtalya Eski Dışişleri Bakanı)


Üstün iradesi, tükenmez cesareti ve eşsiz seziş ile hasımlarını dize getirdi. Fazilet ve ciddiyeti, üç yılda memleketine yalnız askeri, aynı zamanda tam ve doyurucu bir siyasi zafer kazandırdı.
(F. Perrone Di San Martino, İtalyan Yazarı)


'Atatürk'ün ölümü ile dünya büyük bir liderini kaybetti.'
(Gazeta Del Popolo Gazetesi, İtalya, 11 Kasım 1938)


(Lozan Üniversitesi salonunda, Lozan Türk Talebe Cemiyeti'nin hazırladığı törende.)
'Siz Türk gençleri, bugün Büyük Şef'inizi kaybettiğinizden dolayı ne kadar ağlasanız haklısınız. Üniversite, sizin bu büyük yasınıza katılmaktadır. Atatürk'ün bu Büyük Adam'ın hayatını burada az bir vakit içinde bildirmeye imkân yoktur. Bu dâhinin, vatanının tarihinde işgal ettiği parlak sayfaları size hatırlatmak isterim. Türkiye'yi yaratan, tarihimizin bu en Büyük Adam'ın başımı en derin hürmetle eğerek selâmlarım.'
(Profesör MORRF)


'Atatürk, bir medeniyet kaynağı idi.'
(İsviçre)


Modern Türkiye'nin yaratıcısı Kemal Atatürk'ün eserleri, memleketi için yaptıkları İsveç'te çok iyi bilinmektedir. Atatürk'ün liderliği altında Türkiye'nin kalkınmasını, fevkâlâde ileri hamlelerini hayranlıkla takibettik. Atatürk'ün, hukuk alanında olduğu gibi, diğer alanlarda da getirdiği reformlarla Türkiye, içinde bulunduğu çok zor durumdan kurtarılıp kuvvetli ve güvenilir temeller üzerine yerleştirilmiştir.
(ERLANDER, İsveç Başbakanı)


'Mustafa Kemal Atatürk, kuşkusuz 20. yüzyılda dünya savaşından önce yetişen en büyük devlet adamlarından biri, hiçbir millete nasip olmayan cesur ve büyük bir inkılâpçı olmuştur.'
(Ben Gurion, İsrail Başbakanı, 1963)


'Atatürk, askeri dehâ ile devlet adamı filozof dehâsını toplamıştır.'
(İspanya)


İslam dünyasının büyük insan yetiştirme gücünü yitirdiğini öne sürenler, Atatürk'ü hatırlamalı ve utanmalıdırlar.
(Tahran Gazetesi, İran, 1939)


Atatürk'ün ölümü dolayısı ile Kraliyet Sarayı Şehinşâhi ve hükümet bir ay resmî yas ilân etmiştir. Majeste Şehinşah, gömme töreninin sonuna kadar İran'da askerî ve resmî binalar üzerinde ve yabancı ülkelerdeki İran temsilciliklerinde bayrakların yarıya indirilmesini emir buyurmuşlardır. Bu irade-i Şehinşahî bugün bütün gazetelerde ilân edilmiştir.
(Tahran)


Bugün Türkiye, büyük ve yeni bir memlekettir. Ve savaş sonrasının dehşet, sefalet ve bitkinliğinden çıkmış olan bu yeni Türkiye, Atatürk'ün dimağında vücut bulmuştu. O, bu Türkiye'yi kendi elleriyle dünyaya getirdi.
(Dela Mail Gazetesi)


Kadınlar başka hiçbir ülkede bu kadar hızla ilerlememişlerdir. Bir ulusun bu derece değişmesi, tarihte, gerçekten eşi olmayan bir olaydır.
(İngiliz, Daily Telgraph Gazetesi)


Atatürk, yalnız Türk Milleti'nin değil, özgürlüğü uğruna savaşan bütün milletler önderiydi. O'nun direktifleri altında siz bağımsızlığınıza kavuştunuz. Biz de o yoldan yürüyerek özgürlüğümüze kavuştuk.
(Bayan Sucheta KRIPALANI, Hint Parlamento Heyeti Başkanı)


Denilebilir ki onsuz, İslâm alemi yolunu bulabilmek için elli yıl daha bekleyecekti.
(Fransız, Berthe Georges-Gaulis)


Atatürk öldü. Barış kubbesinin Doğu sütunu yıkıldı. Artık evrende barışı kimse garanti edemez. Nitekim Avrupalı devlet adamları; O'nun 1930'da yaptığı uyarı ve tavsiyeleri dinlememiş ve dünyayı 1939 yılında ikinci büyük savaş felâketinin içine sürüklemişlerdir.
(Fransız Gazetesi Sanerwin)


Tarih çok büyükler gördü. İskenderler'i, Napolyon'ları, Washington'ları gördü. Fakat yirminci yüzyılda büyüklük rekorunu Atatürk, bu Türk oğlu Türk kırdı.
(L'Illustration, Fransa)


'Atatürk, yirminci yüzyılın en büyük mucizesidir.'
(National Tidence Gazetesi, Danimarka, 11 Kasım 1938)


Eğer tarih bir kalbe sahip olsaydı, Mustafa Kemal'i mutlaka kıskanırdı.
(Tchang Yang Yee Pan Gazetesi, Çin, 1958)


'Atatürk, bütün Asya kıtasının Ata'sıdır.'
(Çin)


'Biz Çinliler, hepimiz bu yasa katılıyoruz. Zira büyük bir milletin, çok sevilen Büyük Ata'sının ölümü, yalnız Türkiye için değil, aynı zamanda bizim kıtamızda ve bütün dünyada büyük bir boşluk bırakmaktadır.'
(Çin Basını)


'Hiç bir ülke, Atatürk'ün Türkiye'sinin gördüğü değişiklikleri bu kadar hızlı bir şekilde görmemiştir. Bugünün Türkiye'sinin tarihi Mustafa Kemal'in tarihidir.'
(Dness Gazetesi, Bulgaristan, 11 Kasım 1938)


Türkiye'nin uluslararası ünü, prestij ve otoritesi durmaksızın yükselmiştir.
Milletine bu kadar az zamanda bu ölçüde hizmet edebilen tek devlet adamı Atatürk'tür.
(Libre Belgique Gazetesi)


Bir yenilginin uçurumuna düştüğü halde, ilkin neticesiz sanılan İstiklâl Mücadelesini yapan Türk Milleti, önünde saygıyla eğilmeden bu satırlara son veremez.
Zafer neşesiyle kendinden geçmiş bir diplomasinin kararını 'hayır' diyerek yırtmak ve yüzlerine fırlatmak örneğini biz Almanlar, Türklere borçluyuz.
(Alman Askeri Dergisi Vissen Und Vehr)


Benim üzüntüm iki türlüdür; önce böyle büyük bir adamın kaybından dolayı bütün dünya gibi üzgünüm. İkinci üzüntüm ise, bu adamla tanışmak hususundaki şiddetli arzumun gerçekleşmesine artık imkân kalmamış olmasıdır.
(Franklin ROOSEVELT, A.B.D. Başkanı)

ATATÜRK İÇİN SÖYLENEN SÖZLER..

1922'de Türk ordularının zaferi neticesi Anadolu'daki emelleri gerçekleşmeyen İngiltere'nin Türk düşmanı olarak bilinen Başbakanı Lıoyd George, Parlamento'da kendisine yöneltilen suçlama ve tenkitleri şöyle cevaplandırmıştır):
'Arkadaşlar, yüzyıllar nadir olarak dahi yetiştirir. Şu talihsizliğimize bakın ki o büyük dahi çağımızda Türk Milleti'ne nasip oldu. Mustafa Kemâl'in dehasına karşı elden ne gelirdi.
(D. Lloyd George, İngiltere Başbakanı, 1922)



Bir ulusun hayatında bu kadar az sürede bu denli kökten değişiklik pek seyrek gerçekleşir... Bu olağanüstü işleri yapanlar, hiç kuşkusuz kelimenin tam anlamıyla büyük adam niteliğine hak kazanmışlardır. Ve bundan dolayı Türkiye övünebilir.
(Eleftherios Venizelos, Yunanistan Başbakanı, 1933)


Bir insana ölümünden sonra bu derece sevgi ve yas gösterileri yapılması milletler tarihinde az görülen şeylerdendir.'

(ATHİNAİKA, Atina, 12 Kasım 1938)


'Atatürk'ün Türkiye'de yaptığını hiçbir tarafta, hiçbir kimse yapmadı: Ne Cavour, ne Cromwel, ne de Washington... Atatürk'ün bulduğunu, hiç kimse bulmadı ve Atatürk'ün yaptığını da hiç kimse yapmadı. İlham ettiği kimselere ve kendi prensiplerine göre yarattığı yeni kuşak, O'nun eserine devam edecektir.'
(Tipos Gazetesi)


İngiliz, Fransız ve İtalyanları Anadolu'dan uzaklaştırıp bizi de yenince,, karşımızda sıradan bir adam bulunmadığını ve O'nun gerçek yaratıcı kudretini kavramaktan uzak kalmış olduğumuzu kabul ettik. (1938)
(Yorgi PESMAZOĞLU, Yunan Ekonomi Başkanı)


Çok, pek çok devrimciler görüldü. Fakat hiçbiri Atatürk'ün cesaret ettiği ve muvaffak olduğu şeyi yapmadı.'
(Messager D'Athenes, Yunanistan Gazetesi, 11 Kasım 1938)


Tarih, silinmez harflerle bu devlet adamın ismini hakedecektir. Atatürk bir halk adamıdır. Kırılmaz azmi, keskin zekâsı ve kudreti kendisini yendiği alın yazısının önüne getirmiş, böylece yeni Türkiye'nin yaratıcısı olmuştur.
(Yugoslavya, Politika Gazetesi, 11 Kasım 1938)


Sakarya Savaşı, Sakarya Zaferi, yirmi yaşımın en kuvvetli hatırası olmuştur. O zamanlar, kendi kendime diyordum: Acaba ben de ulusumu böylesine seferber edemezmiyim, onun ruhuna kurtarıcı hamleyi, bu dizgin tanımaz ihtirası aşılayamaz mıyım?
(Habib BURGİBA, Tunus Devlet Başkanı, 1965)


Atatürk, tarihin her devresi için, insanlığın bir mucizesidir.
(Suriye)


Atatürk'ün ölümü yalnız Türk Milleti için değil, onun örneğine çok muhtaç olan bütün Doğu milletleri için en büyük kayıptır.
(ELEYYAM Gazetesi, Şam- 1938)


Vatanını muhakkak bir parçalanmaktan kurtararak gemisini güvenilir bir limana götürdükten sonra milletinden bir taht istemedi. O, kelimenin bütün anlamıyla bir insan, eşsiz bir dahi, kahraman bir asker ve siyaset adamı idi. Hayatını milleti'nin mutluluğuna adadı, bu uğurda genç yaşda hayata gözlerini kapadı.
(Elifba Gazetesi, Şam- 1938)


O'nun ölümü, dünya için de derinliği ölçülmez bir kayıptır.
(Sovyetler)


Adı, Türk Milleti'nin millî kurtuluş savaşında ve Türkiye'nin siyasi alanda yeniden örgütlenmesine gayet sıkı bir surette bağlı olan Kemal Atatürk'ün ölümü gerek Türkiye için, gerekse bütün dostları için derinliği ölçülmez bir kayıptır.
Türk Milleti'nin en samimi dostları arasında bulunan Sovyetler, zamanımızın bu örneksiz devlet adamının öneminden dolayı derin bir acı içindedirler.
(İzvestia Gazetesi, Moskova, 1938)


Atatürk, dünya üzerinde yeni bir devir açmış bir insandır. Ben, O'nun Türk kadınlarına hak vererek ve bir ülkede anayı, yakışır olduğu yüceliğe eriştirerek Batı'ya ders verdiğini nasıl unuturum.
(Uluslararası Kadınlar Birliği Delegesi, Prenses Aleksandrina)


Romanya'da Atatürk'ün ölüm haberi geldiği gün, bütün okullarda dersler tatil edildi.
(Romanya-Rador Ajansı: Bükreş)


Milletimiz, en büyük Türk'ün karşısında kederli bir saygı ile eğilmektedir.
(Romanya)


Atatürk, başı dumanlı doruklarda yüce bir dağ tepesidir. Siz O'na yaklaştıkça o yükselir ve aranızdaki mesafe sonsuza değin aynı kalır. Devirlerinde büyük gözüken, zamanla küçülen benzerlerinden farkı budur ve böyle kalacaktır.
(Arriba Gazetesi, Portekiz, 1938)


Uzun bir yol aşılmış, yüce bir eser ortaya konmuş, bir çok zaferler elde edilmiştir. Bütün bunlar Atatürk'ün eseridir.
(Polanya, Kurjer Warzavski Gazetesi)


O, Türkiye'yi kurmakla bütün dünya uluslarına Müslümanların seslerini duyuracak kudrette olduğunu ispat etti. Kemal Atatürk'ün ölümüyle Müslüman dünyası en büyük kahramanını kaybetmiştir. Atatürk gibi bir önder önlerinde bir ilham kaynağı olarak dikildiği halde Hind Müslümanları bugünkü durumlarına hâlâ razı olacaklar mı?
(Muhammet Ali Cinnah-Kaidiâzam, Pakistan Cumhurbaşkanı, 1954)


Bizim aslımız rengi uçmuş bir kıvılcım iken, O'nun bakışı ile cihanı kaplayan ve aydınlatan bir güneş haline geldik.
(İkbal, Pakistan Millî Şairi)


'Atatürk'ün yaptıkları insanoğlunun kolay kolay yapabileceği şeylerden değildir. O; büsbütün başka bir insandı.'
(El-Mısri Gazetesi, Mısır, 11 Kasım 1938)


Türkler, Atatürk'ü olağanüstü bir tutkunlukla seviyorlar.
Bursa'ya giderken trende rast geldiğim bir çocuğa İstanbul veya Ankara'dan hangisini sevdiğini sordum. Çocuk Ankara'yı sevdiğini söyledi. Nedenini sorduğumda: 'Ankara'da Atatürk bulunduğu için..' cevabını verdi.
(Mısır, El Bela Gazetesi)


Yüzyılımızda, 'olmayacak hiçbir şey yoktur' şeklindeki tarihi gerçeği isbatlayan ilk adam olmuştur.
(Eski Ujsag. Macar.)


Budapeşte, 20 (a,a) - Macar ajansı tebliğ ediyor:
Başvekil İmredi, Atatürk'ün cenaze törenini yapılacağı 21 Kasım Pazartesi gününü Macaristan'ın millî yas günü sayarak bütün memlekette resmi binalara siyah bayraklar çekilmesini emretmiştir. Harbiye Nazırı ve Budapeşte Belediye Reisi de, askeri binalar ve belediye binaları için aynı kararı almışlar ve Belediye Reisi ayrıca, halkı da siyah bayrak çekmeye dâvet etmiştir.
(Namzetti Ujsang Gazetesi, Budapeşte-1938)


Dünyanın çok nadir yetiştirdiği dahilerdendir. Dünya tarihinin gidişini değiştirmiştir.
(An Nahar, Beyrut)


Yüzyıldanberi Küçük Asya'nın çıkardığı en büyük lider.
(The Japan Chronicle, Kobe)


'Hayatının sonuna kadar milleti'nin mutlak güveni ile kurduğu devletin başında muzaffer kumandanının kişiliği, eşi görülmemiş bir karakter örneğidir.'
(Comte Carlo Sforza, İtalya Eski Dışişleri Bakanı)


Üstün iradesi, tükenmez cesareti ve eşsiz seziş ile hasımlarını dize getirdi. Fazilet ve ciddiyeti, üç yılda memleketine yalnız askeri, aynı zamanda tam ve doyurucu bir siyasi zafer kazandırdı.
(F. Perrone Di San Martino, İtalyan Yazarı)


'Atatürk'ün ölümü ile dünya büyük bir liderini kaybetti.'
(Gazeta Del Popolo Gazetesi, İtalya, 11 Kasım 1938)


(Lozan Üniversitesi salonunda, Lozan Türk Talebe Cemiyeti'nin hazırladığı törende.)
'Siz Türk gençleri, bugün Büyük Şef'inizi kaybettiğinizden dolayı ne kadar ağlasanız haklısınız. Üniversite, sizin bu büyük yasınıza katılmaktadır. Atatürk'ün bu Büyük Adam'ın hayatını burada az bir vakit içinde bildirmeye imkân yoktur. Bu dâhinin, vatanının tarihinde işgal ettiği parlak sayfaları size hatırlatmak isterim. Türkiye'yi yaratan, tarihimizin bu en Büyük Adam'ın başımı en derin hürmetle eğerek selâmlarım.'
(Profesör MORRF)


'Atatürk, bir medeniyet kaynağı idi.'
(İsviçre)


Modern Türkiye'nin yaratıcısı Kemal Atatürk'ün eserleri, memleketi için yaptıkları İsveç'te çok iyi bilinmektedir. Atatürk'ün liderliği altında Türkiye'nin kalkınmasını, fevkâlâde ileri hamlelerini hayranlıkla takibettik. Atatürk'ün, hukuk alanında olduğu gibi, diğer alanlarda da getirdiği reformlarla Türkiye, içinde bulunduğu çok zor durumdan kurtarılıp kuvvetli ve güvenilir temeller üzerine yerleştirilmiştir.
(ERLANDER, İsveç Başbakanı)


'Mustafa Kemal Atatürk, kuşkusuz 20. yüzyılda dünya savaşından önce yetişen en büyük devlet adamlarından biri, hiçbir millete nasip olmayan cesur ve büyük bir inkılâpçı olmuştur.'
(Ben Gurion, İsrail Başbakanı, 1963)


'Atatürk, askeri dehâ ile devlet adamı filozof dehâsını toplamıştır.'
(İspanya)


İslam dünyasının büyük insan yetiştirme gücünü yitirdiğini öne sürenler, Atatürk'ü hatırlamalı ve utanmalıdırlar.
(Tahran Gazetesi, İran, 1939)


Atatürk'ün ölümü dolayısı ile Kraliyet Sarayı Şehinşâhi ve hükümet bir ay resmî yas ilân etmiştir. Majeste Şehinşah, gömme töreninin sonuna kadar İran'da askerî ve resmî binalar üzerinde ve yabancı ülkelerdeki İran temsilciliklerinde bayrakların yarıya indirilmesini emir buyurmuşlardır. Bu irade-i Şehinşahî bugün bütün gazetelerde ilân edilmiştir.
(Tahran)


Bugün Türkiye, büyük ve yeni bir memlekettir. Ve savaş sonrasının dehşet, sefalet ve bitkinliğinden çıkmış olan bu yeni Türkiye, Atatürk'ün dimağında vücut bulmuştu. O, bu Türkiye'yi kendi elleriyle dünyaya getirdi.
(Dela Mail Gazetesi)


Kadınlar başka hiçbir ülkede bu kadar hızla ilerlememişlerdir. Bir ulusun bu derece değişmesi, tarihte, gerçekten eşi olmayan bir olaydır.
(İngiliz, Daily Telgraph Gazetesi)


Atatürk, yalnız Türk Milleti'nin değil, özgürlüğü uğruna savaşan bütün milletler önderiydi. O'nun direktifleri altında siz bağımsızlığınıza kavuştunuz. Biz de o yoldan yürüyerek özgürlüğümüze kavuştuk.
(Bayan Sucheta KRIPALANI, Hint Parlamento Heyeti Başkanı)


Denilebilir ki onsuz, İslâm alemi yolunu bulabilmek için elli yıl daha bekleyecekti.
(Fransız, Berthe Georges-Gaulis)


Atatürk öldü. Barış kubbesinin Doğu sütunu yıkıldı. Artık evrende barışı kimse garanti edemez. Nitekim Avrupalı devlet adamları; O'nun 1930'da yaptığı uyarı ve tavsiyeleri dinlememiş ve dünyayı 1939 yılında ikinci büyük savaş felâketinin içine sürüklemişlerdir.
(Fransız Gazetesi Sanerwin)


Tarih çok büyükler gördü. İskenderler'i, Napolyon'ları, Washington'ları gördü. Fakat yirminci yüzyılda büyüklük rekorunu Atatürk, bu Türk oğlu Türk kırdı.
(L'Illustration, Fransa)


'Atatürk, yirminci yüzyılın en büyük mucizesidir.'
(National Tidence Gazetesi, Danimarka, 11 Kasım 1938)


Eğer tarih bir kalbe sahip olsaydı, Mustafa Kemal'i mutlaka kıskanırdı.
(Tchang Yang Yee Pan Gazetesi, Çin, 1958)


'Atatürk, bütün Asya kıtasının Ata'sıdır.'
(Çin)


'Biz Çinliler, hepimiz bu yasa katılıyoruz. Zira büyük bir milletin, çok sevilen Büyük Ata'sının ölümü, yalnız Türkiye için değil, aynı zamanda bizim kıtamızda ve bütün dünyada büyük bir boşluk bırakmaktadır.'
(Çin Basını)


'Hiç bir ülke, Atatürk'ün Türkiye'sinin gördüğü değişiklikleri bu kadar hızlı bir şekilde görmemiştir. Bugünün Türkiye'sinin tarihi Mustafa Kemal'in tarihidir.'
(Dness Gazetesi, Bulgaristan, 11 Kasım 1938)


Türkiye'nin uluslararası ünü, prestij ve otoritesi durmaksızın yükselmiştir.
Milletine bu kadar az zamanda bu ölçüde hizmet edebilen tek devlet adamı Atatürk'tür.
(Libre Belgique Gazetesi)


Bir yenilginin uçurumuna düştüğü halde, ilkin neticesiz sanılan İstiklâl Mücadelesini yapan Türk Milleti, önünde saygıyla eğilmeden bu satırlara son veremez.
Zafer neşesiyle kendinden geçmiş bir diplomasinin kararını 'hayır' diyerek yırtmak ve yüzlerine fırlatmak örneğini biz Almanlar, Türklere borçluyuz.
(Alman Askeri Dergisi Vissen Und Vehr)


Benim üzüntüm iki türlüdür; önce böyle büyük bir adamın kaybından dolayı bütün dünya gibi üzgünüm. İkinci üzüntüm ise, bu adamla tanışmak hususundaki şiddetli arzumun gerçekleşmesine artık imkân kalmamış olmasıdır.
(Franklin ROOSEVELT, A.B.D. Başkanı)

27.10.2009

DOMUZ GRİBİNDEN KORUNMAK İÇİN ..

*ELLERİNİZİ SIK SIK YIKAYIN.

**Özellikle;

*Öksürme ve hapşırma sonrası,
*Tokalaşma sonrası,

**Zamanınız kısıtlı ise;

*EL DEZENFEKTANI KULLANIN.



*KALABALIK ORTAMLARDAN UZAK DURUN.

*Gerekmedikçe;


*Toplu taşıma araçlarına,
*Alış veriş merkezlerine,
*Eğlence mekânlarına girmeyin.


***ÖKSÜRME VE HAPŞIRMA ESNASINDA ;
*AĞZINIZI TEK KULLANIMLIK KÂĞIT MENDİL İLE KAPATIN
VE MENDİLİ ÇÖPKUTUSUNA ATIN.

***Eğer mendiliniz yok ise;

*Öksürürken veya hapşırırken ağzınızı elinizle kapatın
ve hemen ellerinizi iyice yıkayın.


***SAĞLIĞINIZI KORUYUN.

*Grip olan insanlardan uzak durun.
*Hasta insanlara 1 metre den yakın durmanız gerekli ise maske kullanın.
*C vitaminli sebze ve meyve tüketin.
*Alkol ve sigara kullanımını en az seviyeye düşürün.
*Sıcak bitki çayı, çay, kahve tüketin.
*Bol su için.

www.kadikoysifa.com

24.10.2009

'Tüm Hastalıkların Zihinsel Nedenleri..

Bölgesel şikayetlerinizde anlamanız gereken ruhsal nedenler için, bölgesel hastalık anlamları aşağıda verilmiştir.Amaç ağrı ve sızılarımızdan yola çıkarak kendimizi daha iyi tanıyarak ve nerede yanlış yaptığımızı anlayarak çözüme ulaşmak olmalıdır.
SEVGİYLE..

Kırgınlık,gücenme,darılma,öfke uzun zaman içte tutulduğunda bedeni yemeye başlıyor ve kanser oluşuyor.Sürekli kendimizi yada başkalarını eleştirmek romatizmanın kaynağı.Suçluluk duygusu daima ceza arar ve bu ceza da ağrılar yaratır.korku ve gerginlik ;kellik,ülser hatta ayak ağrılarına neden olur.

BAŞ:Bizi temsil ediyor.Dünya ya gösterdiğimiz şey.Genellikle başımızla tanırız.Baş Bölgesinde sorun varsa bu genellikle ‘’bizde’’çok yanlış bir şey olduğu duygusunu taşıdığımız anlamına gelir.

SAÇ:Dayanıklılığı temsil ediyor.gergin ve korku dolu olduğunda sıklıkla omuz kaslarında başlayan katılaşma başımızın tepesine,göz çevresine kadar yayılır.

KULAKLAR:İşitme kapasitesini temsil eder.Sorun varsa,işitmek istemediğimiz bir şeylerin olup bittiğini gösterir.Kulak ağrısı,işittiğimiz bir şeyden duyulan kızgınlıktır.Sağırlık,birlikte yaşamak zorunda olduğun birine katlanamamanın göstergesidir.

GÖZLER:Görme kapasitesini temsil eder.Görmek istemediğimiz şeyler göz sorunları olarak karşımıza çıkar.

BAŞ AĞRILARI:Kendimi yanlış,degersiz,geçersiz görmekten kaynaklanır.Kendinizi hangi konuda hatalı bularak yargıladığınızı bulun.Kendinizi affedin.Migren türü baş ağrıları ,mükemmeliyetçilikten kaynaklanır.

SİNÜS ağrıları yüzde,burnun çok yakınında hissedilir.hayatınızda size çok yakın olan birisinden rahatsızlık duyduğunuzun göstergesidir.o kişi tarafından ezildiğinizi hissediyor olabilirsiniz.

BOYUN VE BOĞAZ:Boyun düşüncelerimizde esnek olma,sorunun öteki yüzünü görme,başka bir kişinin bakış açısını anlamayı temsil ediyor.Boynunuzla ilğili sorunlar,kendi bakış açımızın doğruluğu konusunda inatçı bir tutum sergilediğimiz anlamına geliyor.

BOĞAZ:Kendimizi ifade etmeyi temsil eder.Boğazla ilgili sorunlar,bunları yapmaktan korkmak,hakkımızı aramaktan çekinmek,’’ben buyum’’deme cesaretini gösterememekten kaynaklanıyor.Kızgınlık boğaz ağrılarının nedeni.eğer soğuk algınlığı da varsa zihinsel karışıklık yaşıyoruz demektir.

Larenjit,konuşamayacak kadar öfkeli olmak demektir.Yaratıcılığımız engellendiğinde de bu bölge de sorun olur.Bademcik ve Tiroid sorunları ,kendi isteklerinizi gerçekleştirememekten kaynaklanan ,engellenmiş yaratıcılığın sorunu oluyor.
Boğazdaki enerji merkezi,değişimin olduğu yerdir.Değişime karşı koyduğumuzda boğazımızdaki etkinlik artar.Öksürdüğünüzde yüksek sesle ‘’değişiyorum’’yada ‘’değişmeye hazırım’’ deyin.

KOLLAR:Hayat deneyimini kucaklama kapasitesi ve yeteneğini temsil eder.Kolların dirsekten yukarısı kapasitemizle,dirsek altı bölümü yeteneklerimizle ilgilidir.Duygu birikimlerimizi eklem yerlerinde depolarız ve dirsekler yön değiştirmede esnekliğimizi simgeler.

ELLER:Yakalar,tutar,kavrar.Elleri sıkmak korkudan kaynaklanır.Kaybetme korkusu,asla yetmeyeceği korkusu,bırakırsan gider korkusu.

PARMAKLAR:Her biri ayrı anlam taşır.İşaret parmağını kesmek içinde bulunduğumuz bir durumla ilgili korku ve kızgınlığımızın egoyla bağlantılı olduğunu gösterir.Baş parmak zihinseldir,evhamı temsil eder.İşaret parmağı ego ve korku ,orta parmak seks ve kızgınlıkla ilgilidir.
Kızgın olduğunuzda bu bir erkeğe kızgınlıksa sağ orta parmağı tutarak,bir kadına kızgınlıksa sol orta parmağı tutarak geçtiğini görebilirsiniz.
Yüzük parmağı birleşmeyi ve yas tutmayı,küçük parmak aileyi ve olduğundan farklı davranmayı veya görünmeyi temsil eder.

SIRT:Destek sistemimizi temsil eder.Sırt sorunları yeterince desek göremediğimizin ifadesidir.
Üst sırt ağrıları duygusal destek yoksunluğudur.Orta kısım,suçluluk duygusuyla ilğili,geçmişimizde arkamızda kalan bir şeyle ilgili.
Parasızlık yada parasal konularda korku alt sırt bölgesini etkileyecektir.

AKCİGERLER:Hayatın içinde olma kapasitemizi temsil ediyor.Sorunları,hayatı doyasıya yaşamaktan korkmak anlamına gelir.Yada yaşamaya hakkımız olmadığını düşünüyoruz.Nefes darlığı ve sigara tiryakiliği hayatı reddediş yollarından biri.Varolmanın değersiz olduğuna dair derin inancın maskelenmiş hali.

GÖGÜSLER:Annelik sembolü.Göğüs sorunları bir kişiye,bir yere,bir şeye,bir deneyime ‘’aşırı annelik’’yaptığımızın göstergesidir.Göğüs kanseri varsa derin bir öfke veya kırgınlık da vardır.Korkuları aşın ve evrensel aklın her birimizin içinde varolduğunu bilin.

KALP:Sevgiyi ,kanımızda sevinci temsil ediyor.Kendimizi sevgi ve sevinçten yoksun bırakırsak,kalbimiz daralır ve soğur.Sonucunda kanımız sağlığını yitirir ve anemi,anjin ve kalp krizleri’ne dogru yol alırız.

MİDE:Tüm yeni düşünce ve deneyimleri hazmeder.Mide sorunları yeniliklere kolaylıkla adapte olamadığımızın göstergesidir.Korkuyoruz.

ÜLSER:Korkudan başka bir şey değil.Yeterli olamamanın yoğun korkusu.Kim olduğumuzu hazmedemiyoruz.

CİNSEL ORGANLAR:Dişi prensip-erkek prensip.Kadınlığımızdan yada erkekliğimizden rahatsızlık duyuyorsak ,cinselliği reddediyorsak,bedenimizin kirli yada günahkar olarak görüyorsak genital bölgemizde sorunlar yaratırız.

MESANE VE MAKAT SORUNLARI;Vajinitis,Prostat ve Penis problemleri aynı alana giriyor.Bu sorunlar,bedenimizin ve oranlarımızın işlevleri konusunda çarpıtılmış inançlarımızdan kaynaklanıyor.

İDRAR YOLLARI SORUNLARI;Genellikle eşe duyulan kırgınlık ve öfkeden kaynaklanır.

VAJİTİNİS;eş tarafından romantik duyguların zedelenmesiyle ilgili oluyor.Erkeklerin Prostat rahatsızlıkları,özdeğer ve yaşlandıkça daha az erkek olduğuna inancıyla bağlantılı.İktidarsızlık, korkuyu da getiriyor.Bazen de bir önceki eşe duyulan tepkiden kaynaklanıyor.

FRİJİD;olmanın sebebi ise korku ve bedensel zevk almanın yanlış olduğu inancı.

ADET ÖNCESİ SENDROMU;kadınlık sürecinin kabul edilmemesi,

CİNSEL HASTALIKLAR;daima cinsel suçluluk duygusu,ben kötüyüm inancı ve kendimizi cezalandırmak,

KALIN BAGIRSAK:Artık ihtiyacımız olmayan şeyi bırakmayı,atmayı temsil ediyor.Kabızlık çeken kişiler genellikle bir şeylerin yetmeyeceği korkusuyla yaşarlar.

BACAKLARIMIZ:Hayatta bizi ileriye doğru götürür.Bacaklardaki sorunlar ,öne adım atma korkusu yada bir yolda ilerlemekteki kararsızlığımızın göstergesidir.Varis damarları,nefret ettiğimiz bir yerde veya iş de olduğumuzu gösterir.damarlar zevki taşıma yeteneklerini kaybederler.

DİZLER:Boyun gibi esneklikle ilgilidir.Taviz verme,gurur,ego ve inatçılığı ifade ederler.İlerlemek istiyoruz ama değişmek istemiyoruz.Dizinizde bir sorun olduğunda hangi konuda ille de haklı olmak istediğinizi düşünün.Nerede taviz vermekten kaçınıyorsunuz,inat etmeyi bırakın.hayat akıştır,hayat harekettir,huzurlu olmak için esnek olmalı,takılıp kalmamalıyız.

AYAKLARIMIZ:Kendimiz ve hayat hakkındaki anlayışımızla ilgilidir.Geçmişle,şimdiyle,gelecekle…..

CİLDİMİZ;bireyselliğimizin ifadesidir.Cilt sorunları genellikle bireyselliğimizin bir şekilde tehdit edilmesinden kaynaklanır.Başkalarının üzerimizde gücü olduğu duygusuna kapılırız.Cilt sorunlarından kurtulmanın en iyi yolu’’Kendimi onaylıyorum’’demektir.Gücünüze tekrar sahip çıkın.

KAZALAR;Kızgınlık ifadesidir.Birikmiş öfkedir.Ve otoriteye karşı çıkmadır.
Ağrılarımızın bedenimizde oluştuğu yerler,hayatımızın hangi alanında kendimizi suçlu hissettiğimiz konusunda bize ipucu verir.

ANOREKSİ-BULEMİ:Kendimizden nefret etmenin aşırı biçimi,yaşamımızı yansıtmaktır.

ARTRİT:
Sürekli yargılayan,eleştiren insanların hastalığıdır.Mükemmelliyetçilik tutkunudurlar.

ASTIM:kendin için nefes almayı hak etmeme duygusu.Astımlı çocuklar aşırı duyarlılığa sahip oluyorlar.Çevrelerinde tüm olan bitenlerden kendilerini sorumlu hissediyor ve suçluluk duyuyorlar.Kendilerini değersiz ve bu yüzden de suçlu hissederek kendilerini cezalandırma ihtiyacındalar.

YARALAR,KAŞINMA,YANIKLAR,KESİKLER,ATEŞLENME,ŞİŞME,
KABARMA; kızgınlığın bedendeki ifadesi oluyor.Ne kadar bastırmaya çalışırsak çalışalım kızgınlık ifade edilmenin bir yolunu bulur.

ŞİŞMANLIK:Korunma ihtiyacını temsil eder.İncinmekten,eleştiriden,tacizden,cinsellikten ,cinsel sömürüden korunmaya ihtiyaç duyarız.

AĞRI;her türlüsü bir suçluluk duygusunun belirtisidir.

İNME;Kan pıhtılaşmasıdır.Kimi zaman yaşam biçimimizi yeniden değerlendirmek için inmeler yaratırız.

KASILMA,TUTULMA;zihindeki tutukluğun ifadesidir.Korku bildiğimiz eski yollarla yapışıp kalmamıza neden oluyor.Esnek olmakta zorlanıyoruz.Eğer bir şeyin yapılmanın tek yolu olduğuna inanıyorsak genelde bir yerimiz tutulur.

ŞİŞME;duygusal tıkanıklığı ve durağanlığı ifade ediyor.Şişme birikmiş gözyaşlarını,tuzağa düşme ve takılıp kalma duygusunu ve kendi sınırlılığımızın suçunu başkalarına atmayı temsil ediyor.geçmişi bırakın gücünüzü geri alın.

TÜMÖR:Sahte büyümedir.eski bir acıyı büyütüyor,besliyor,etrafında oluşan kabuğu yoluyoruz.Bir süre sonra tümör oluyor.


Lousıe Hay'in ''Tüm Hastalıkların Zihinsel Nedenleri '',adlı kitabı kaynak olarak kullanılmıstır.

DOMUZ GRİBİ’nden korunmak için basit fakat etkili önlemler;

Aşağıda okuyacağınız önlemler Dr.Vinay Goyal tarafından herkesin yararlanabilmesi için yayınlanmıştır.

Dr.Vinay Goyal: Yoğun bakım ve Tiroit uzmanıdır. MBBS, DRM, DNB .

20 yıldan fazla klinik tecrübesi vardır.

Hinduja Hastanesi, Bombay hastanesi, Saife Hastanesi, Tata Memorial hastanesi gibi önemli kurumlarda görev yapmıştır.
Şu anda Malad’da, Riddhiviayak Cardiac and Critical center’da Nükleer ilaç departmanı ve tiroit klinikleri şefi olarak görev yapmaktadır.
Mikrobun vücuda giriş noktaları yalnızca burun delikleri, ağız ve boğaz yoluyla olmaktadır. Çok bulaşıcı bir yapıya sahip olmasından dolayı her
türlü önleme karşı H1N1 virüsüyle temas etmekten kaçınmak veya korunmak imkânsızdır. H1N1 virüsüyle temas etmek virüsün vücutta çoğalması kadar önemli değildir. Sağlığınız yerinde ve H1N1 hastalık belirtileri göstermiyorken virüsün vücutta üremesini, belirtilerin daha da şiddetlenmesini ve ikincil enfeksiyonları n gelişmesini önlemek için dikkatimizi N95 veya tamiflu gibi ilaçları stoklamaya vermek yerine çoğu bildirgelerde bahsedilmeyen bazı çok basit önlemleri uygulayabiliriz.
''
1. Ellerin sıklıkla yıkanması ( Bütün bildirgelerde bahsedilmiştir)

2. “Hands-off-the- face” “Ellerinizle yüzünüze dokunmayın” yaklaşımı. Yemek, banyo ve yara bakımı gibi zorunluluklar dışında yüzünüzün herhangi bir yerine dokunmaktan kaçınınız.

3. Ilık tuzlu suyla günde iki kere gargara yapınız( tuza güvenmiyorsanızlisterin kullanınız). H1N1 ‘in boğaz ve burun boşluklarında çoğalıp
enfeksiyona sebep olarak karakteristik belirtileri göstermesi için 2 -3güne ihtiyacı vardır. Sağlıklı bir kişinin ılık, tuzlu suyla gargara
yapmasının etkisi hastalığa yakalanmış olan bir kişinin tamiflu kullanmasıile aynıdır. Bu basit ucuz fakat güçlü önleyici yöntemi küçümsemeyiniz.

4. Yukarıdaki 3. önleme benzer olarak; Burnunuzun içini en az günde bir kere ılık tuzlu suyla temizleyiniz. *Günde bir kere burnunuzu sümkürün ve sonra ılık tuzlu suya batırılmış pamuk tamponlarla silerek temizleyiniz. Bu yolla burnunuzda bulunak virüs sayısını etkili bir şekilde azaltmış olursunuz.

5. Narenciye suları gibi C vitamin bakımından zengin olan yiyeceklerkullanarak doğal bağışıklığınızı güçlendiriniz. Eğer ilave olarak C vitamin
kullanmak zorunda iseniz emilimi artırmak için mutlaka Çinko ile birliktealınız.

6. Bitkisel çaylar, çay, kahve gibi sıcak veya ılık içeceklerden içebildiğiniz kadar çok içiniz. * Sıcak içecekler içmek gargara yapmakla
aynı etkiye sahiptir fakat ters yöne doğru. Sıcak içecekler virüsleri yaşamaları mümkün olmayan ortama sahip olan mideye doğru yıkayarak
götürürler. H1 N1 virüsü mide’de çoğalamaz, herhangi bir zarar veremez ve hayatiyetını devam ettiremez.

Sağlıklı günler dileğiyle.
Dr.Vinay Goyal''

*alıntı

BEN TABİATIN EN BÜYÜK MUCİZESİYİM......

Zamanın akmaya başlamasından bu yana aklımın, kalbimin, gözlerimin, kulaklarımın, ellerimin, saçlarımın, ağzımın bir başka eşi yoktur. Daha önce benim gibi bir kimse doğmadı, bugün benim gibi bir kimse yok, yarın da benim gibi yürüyen ve konuşan ve tıpkı benim gibi düşünen bir kimse olmayacak.
Bütün insanlar kardeşlerimdir, ama ben hepsinden farklıyım. Ben eşsiz bir yaratığım.
Ben tabiatın en büyük mucizesiyim.

Hayvanlar aleminden geliyorum, ama hayvani ödüller beni hiçbir zaman tatmin edemez. İçimde kuşaktan kuşağa taşınmış bir meşale yanıyor. Sıcaklığı ruhumu daha iyi olmaya tahrik ediyor, daha da iyi olacağım. Bu tatminsizlik alevini körükleyecek ve dünyaya eşsizliğimi ilan edeceğim.

Fırça darbelerimi hiç kimse tekrarlayamaz, yontularımın aynısını kimse yapamaz, hiç kimse yazımı taklit edemez, hiç kimse benim çocuğumu yapamaz ve gerçekten de; hiç kimse tıpkı benim gibi başarılı olamaz.. Bundan böyle bu farklılıktan yararlanacağım; bu benim için her yönden desteklenmesi gereken bir servettir.
Ben tabiatın en büyük mucizesiyim.

Artık, başkalarını taklit etmek için boş çabalarda bulunmayacağım. Tersine, eşsizliğimi ortaya koyacağım, eşsizliğimi ilan edecek, evet, onu satacağım.
Artık farklılıklarımı vurgulamaya başlayacağım, benzerliklerimi saklayacağım. Bütün ötekilerden farklı olan ve bu farklılıktan gurur duyan bir insan.
Ben tabiatın eşsiz bir yaratığıyım.

Ben nadirim ve nadir olan her şey değerlidir. Onun için ben de değerliyim.
Binlerce yıllık evrimin ürünüyüm ben. O nedenle, benden önce gelen bütün imparatorlardan ve bilgelerden hem maddi hem de manevi olarak daha iyi donatılmış durumdayım.

Ama eğer iyi yönde kullanmazsam, becerilerim, aklım, kalbim ve vücudum durgunlaşacak, çürüyecek ve sonunda yok olacaktır. Sınırsız potansiyele sahibim. Beynimin yalnızca küçük bir bölümünü kullanıyorum, kaslarımın yalnızca önemsiz bir kısmını geriyorum. Dünkü başarılarımı yüzlerce kat ve daha da fazla artırabilirim; bugünden başlamak üzere, bunu yapacağım.

Artık hiçbir zaman dünün başarılarıyla tatmin olmayacağım, gerçekte sözünü etmeye değmeyecek kadar küçük eylemlerle övünmeye bundan böyle izin vermeyeceğim. Sahip olduğumdan daha fazlasına sahip olabilirim, sahip olacağım! Beni yaratan mucize doğumumdan sonra niçin sona ersin ki?
Ben tabiatın eşsiz bir mucizesiyim.

Bu dünyaya tesadüfen gelmedim. Bir amaç için buradayım ve bu amaç, bir kum tanesi kadar küçülmek değil, bir dağ kadar büyümektir. Bundan böyle bütün kuvvetimi hepsinden daha büyük bir dağ olmaya yöneltecek, potansiyelimi, o merhamet çığlıkları atıncaya kadar zorlayacağım.

İnsanlık ve kendim hakkındaki bilgilerimi artıracağım. Üslubumu ve nezaketimi sürekli iyileştireceğim, çünkü bunlar herkesi cezbeden şekerlerdir.
Ben tabiatın eşsiz bir mucizesiyim.

Gücümü zamanın meydan okumalarında yoğunlaştıracağım, eylemlerim başka her şeyi unutmama yardım edecektir. Evdeki sorunlarım evde kalacaktır.
İşimdeyken ailemi düşünmeyeceğim, yoksa bu zihnimi karartır. Aynı şekilde, işimdeki problemler iş yerinde kalacaktır. Evimdeyken mesleğimi düşünmeyeceğim, yoksa bu sevgimi azaltır.

İşyerinde aileme yer yoktur, evimde de işyerine. Her ikisini de birbirinden ayıracak ve böylelikle her ikisiyle de evli olacağım. Her ikisi ayrı olmalıdır, yoksa mesleğim ölür. Bu, yılların çelişkisidir.
Ben tabiatın eşsiz bir mucizesiyim.

Bana, görmem için gözler, düşünmem için akıl verilmiş. Ve hayatın artık idrak etmek istediğim büyük sırrı eninde sonunda odur ki, bütün sorunların, cesaretsizliklerim ve ıstıraplarım, gerçekte tebdili kıyafet etmiş olanaklarımdır. Bundan böyle onların kuşandığı kıyafetle aptallaşmayacağım, çünkü gözlerim açıldı. Giysinin ötesine bakacak ve kanmayacağım.
Ben tabiatın eşsiz bir mucizesiyim.

Hiçbir yabani hayvan, hiçbir bitki, hiçbir rüzgar, hiçbir yağmur, hiçbir kaya, hiçbir göl benimle aynı geçmişe sahip değildir, çünkü ben sevgiyle yaratıldım ve bir amaç için doğuruldum. Eskiden bu gerçeği dikkate almazdım, ancak bundan böyle bu, hayatımı biçimlendirecek ve yönlendirecektir.
Ben tabiatın eşsiz bir mucizesiyim.

Tabiat yenilgi bilmez. Sonunda galip gelir, ben de öyle. Her zaferle bir sonraki mücadele daha kolaylaşır.
Kazanacağım, başaracağım, çünkü ben eşsizim.
Ben tabiatın eşsiz bir mucizesiyim.

OG MANDIGO'nun "Dünyadaki En Büyük Satıcı"
kitabından


*alıntı..

İyi Olma Sanatı

Eğer hasta olmak istemiyorsan…
…Duygularını anlat.


Saklanan veya baskılanan heyecan ve duygular gastrit, ülser, bel fıtığı,
bel ağrıları gibi hastalıklara yol açar.
Zamanla, duyguların bastırılması kansere dönüşür.
Öyleyse, sırlarımızı, hatalarımızı birileriyle paylaşmalıyız!
Diyalog, konuşma, kelime çok güçlü birer ilaç ve mükemmel birer terapidir!


Eğer hasta olmak istemiyorsan…
…Karar Vermelisin..


Kararsız kişi güvensiz, endişe ve ıstırap içinde olur.
Kararsızlık, sorunları, endişeleri ve çatışmaları çoğaltır.
İnsanlık tarihi kararlardan oluşur.
Karar vermek, diğerlerinin kazanması için vaçgeçmeyi ve avantajları kaybetmeyi kesinlikle bilmektir.
Kararsız kişiler mide rahatsızlığı, sinir hastalıkları ve cilt sorunlarının kurbanıdırlar.


Eğer hasta olmak istemiyorsan…
…Olduğundan Farklı Yaşama.


Gerçeği saklayan, rol yapan, her zaman mutlu olduğu görüntüsü veren,
mükemmel görünmek isteyen kişi tonlarca ağırlığı biriktirmektedir.
Ayağı kilden olan bronz bir heykeldir.
Aldatıcı görünerek yaşamak kadar sağlık için kötü bir şey yoktur.
Kaderleri ilaç, hastane ve acıdır.


Eğer hasta olmak istemiyorsan…
…Kabullen.


Reddedicilik ve kendine saygı eksikliği, kendimizi kendimize yabancılaştırır.
Kendimizle barışık olmak sağlıklı yaşamın anahtarıdır.
Bunu kabul etmeyenler kıskanç, taklitçi, aşırı rekabetçi ve yıkıcı olurlar.
Eleştirileri kabullen.
Bu bilgelik, akıllılık ve terapidir.


Eğer hasta olmak istemiyorsan…
…Çözümler Bul.


Olumsuz kişiler çözüm bulamazlar ve sorunları büyütürler.
Üzülmeyi, dedikoduyu ve kötümserliği tercih ederler.
Karanlığı kovmak için kibrit yakmalı.
Arı ufacıktır fakat varolan en tatlı şeylerden birisini üretir.
Biz ne düşünüyorsak oyuz.
Olumsuz düşünce, hastalığa dönüşen negatif enerji üretir.


Eğer hasta olmak istemiyorsan…
…Güven.


Güvenmeyen kişi iletişim kuramaz, açık değildir, derin ve sağlam ilişkiler geliştiremez, gerçek arkadaşlıkları nasıl kurabileceğini bilemez.
Güven olmadan, bir ilişki de olamaz.
Güvensizlik sendeki inancın azlığıdır.


Eğer hasta olmak istemiyorsan…
…Hayatı Üzgün Yaşama.


Mizah. Kahkaha. Huzur. Mutluluk.
Bunlar sağlığa güç verir ve daha uzun bir yaşam getirir.
Mutlu kişi yaşadığı çevresini geliştirir.
"İyi mizah bizi doktorun elinden korur".
Mutluluk sağlık ve terapidir.



Dr. Dráuzio Varella
Çeviren: Fatih Erten


*alıntı..

Kitap Okumak İçin 27 Neden

1- Yaşı büyürken aklının da büyümesi, boyu uzarken aklının da uzaması için
2- Ruhça yücelmeleri, kafaca gelişmeleri için
3- Zekâlarının daha işlek, kavrayışlarının daha çabuk olması için
4- Zekâ yaşının takvim yaşıyla birlikte büyümesi için
5- Yüzlerce gözü olması, olayları bütün yönleriyle görebilmesi için
6- Yaşamlarına, yemek içmek dışında daha yüce bir anlam kazandırmak için
7- Varlığımızın darlığından kurtulmak, yaşayamadığımız yaşamları yaşamak, genişlemek, enginleşmek, ömrümüzü uzatmak için (Suut Kemal Yetkin)
8- Yaşamı genişleten öğelerin başında geldiği, kişiyi bilge yaptığı, ona onur ver erdem kazandırdığı için (Adnan Binyazar)
9- Soyutlama yapabilmek, bir olayı olmadan önce beyinlerinde olmuş gibi canlandırabilmek ve önlem alabilmek için
10- Empati kurabilmek, kendimizden çıkıp ötekini anlayabilmek, başkalarının yaşamlarına da saygı duyabilmek için
11- Beynimizin, dilimizin sınırları olması, dünyanın bir kitap olması ve okumayana bir şey verememesi nedeniyle
12- Kendi yolumuzu bulmada, kendi eleştiri yeteneğimizi geliştirmede, kitle iletişim araçlarının genel çıktıları arasından akıllıca seçim yapabilmek için (Richard Bamberger)
13- Tüm insan büyüklerinin savunduğu ortak gerçeği -insanın çalıştığı ölçüde yükselen, yediklerini hak eden, kimsenin hakkını yemeyenin insan olduğu gerçeğini öğrenmek için ( İsmail Hakkı Tonguç)
14- Bilmenin yüksek sevinçlerini yaşamak (Albert Bayet), kendi iplerimizi kendi elimize almak için
15- Yaşamı kolaylaştırmak ve güzelleştirmek amacında, okul eğitimi zavallı denecek kadar gülünç kaldığı için (Shakespeare)
16- Ademin hayvanlığı yemekle, insanlığı okumakla kaim (olası) olduğu için (Namık Kemal)
17- İki ayağı üstünde yürüyen cesetler (Halim Bahadır), leşler olmamak için (Necip Fazıl Kısakürek)
18- Gözleri kapalı bostan beygiri gibi, bir ömür boyu karanlık kuyunun gıcırdayan dolabını çevirip durmamak için (İlhan Selçuk)
19- İnsanlık tarihine ve yaşayışına biçim veren, sosyal olayların nedenlerini anlatan bilim yasalarını küçük yaştan başlayarak öğrenmek için ( İ. Selçuk)
20- Kendisine yatırım yapabilen, kendini geliştirebilen, sorumluluk bilinci de demokrasi bilinci de gelişmiş bireyler olmak (Halim Bahadır) için
21- Televizyon ve internet çağında ekranların ayartıcı etkilerinden korunabilmek için
22-Televizyon ve internet ağalarının görsel şiddet ve cinsel istismar içeren bazı programlarını veto edebilmek için (İM Medya Bildirisi)
23- Geleceğin toplumunun, öğrenen toplum olarak tanımlanması nedeniyle ve kendilerini güncellemek için
24- Okulla sınırlı öğrenmeden yaşam boyu öğrenmeye geçmek için
25- Dünyada hiçbir dost insana kitaptan daha yakın olamayacağı için
26- Yalnızlıkta dost ve arkadaş yokluğunun yerini ancak kitaplar tutabildiği için
27- Çok sevdiğimiz bir arkadaşımızla konuşmaktan aldığımız zevki alabilmek için

Kaynak : www.hurriyet.com.tr

28.08.2009

78'inci İzmir Enternasyonel Fuarı bugün (28.08.2009) açılacak.

İzmir Enternasyonal fuarına 52 ülkeden bin 3 firma katılacak. Kültür sanat etkinlikleri yerini alacak. Fuarın yayın sponsoru ise TRT .


İzmir akşamları yine fuarla renklenecek. 78'inci İzmir Enternasyonel Fuarı bugün (28.08.2009) açılacak. Fuara bu yıl 52 ülkeden bin 3 firma katılacak. Fuarda kültür ve sanat etkinlikleri ile nostaljik Ramazan eğlenceleri de unutulmadı.

Türkiye'nin kesintisiz süren ilk ve tek uluslararası organizasyonu, geçmişte ekonomiye önemli katkılar yaptı.

Eğlencesiyle, kültür ve sanatsal etkinlikleriyle her yıl milyonlarca ziyaretçi ağırladı. 78'inci fuar, akşam 18:00'de açılacak. Ancak, bu yıl da hazırlıklar son dakikaya kadar sürecek gibi görünüyor...

TRT'nin yayın sponsoru olduğu fuarın bu yıl ana teması iletişim teknolojileri...

İZFAŞ Genel Müdürü Doğan İşleyen;

"Bu sene İzmirlilerin göreceği çok yenilikler var.

Bilişim sektöründe özellikle iletişim konusunda 3 G konusunda.

Bunun gençler tarafından büyük ilgi göreceğine inanıyorum" dedi.

Fuarın onur konuk ülkesinin Etiyopya olduğunu söyleyen İşleyen şunları söyledi:

"Etiyopya özellikle Türk işadamlarına çok önem veriyor. Orada yapılacak olan barajları var, altyapı sistemleri değişecek. Bununla ilgili işadamlarımızla görüşme yapmak için 100 kişilik bir heyetle geliyorlar."

Fuar'da ilk kez tekne, yat ve deniz teknolojilerinin sergileneceği özel bir hol hazırlandı.


Fuarın eğlence boyutu da yine zengin. Uluslararası Sanat Günleri, Türk şenliği, dünya mutfakları ve nostaljik ramazan eğlenceleri fuarda izlenebilecek.

10 gün sürecek fuar, 100'e yakın kamera ile izlenecek, 450 personel güvenliği sağlayacak.

23.08.2009

''Mars gezegeni''-

''Mars gezegeni''



Mars gezegeni Ağustos'tan itibaren geceleri gökyüzünün
en parlak cismi olacak. Mars çıplak gözle dolunay kadar büyük görünecek.

27 Ağustos'ta Mars dünyaya 34,65 milyon mil yaklaştığında en büyük
göründüğü gün olacak.

27 Ağustos gecesi 00:30'da gökyüzünü izleyin.

Dünyanın iki ay'ı varmış gibi görünecek.
Mars'ın dünyaya bu kadar yakın geçeceği bir sonraki tarih
2287 yılı.

Bunu dostlarınızla paylaşın.

Bugün hayatta olan hiçbir kimse bu olayı tekrar göremeyecek.

Bir de dilek tutmayı unutmayın ..

17.08.2009

17 AĞUSTOS MARMARA DEPREMİ'nin 10.YIL ANMA TÖRENLERİ

17 Ağustos 1999 Marmara Depremi'nin onuncu yılında;

Hepimizi yaslara boğan ve etkisini uzun yıllar boyunca hissettiğimiz ve hissetmeye devam edeceğimiz 17 Ağustos 1999 depreminin 10. yılında tüm Türkiye MAG’ları Gölcük’te buluşuyor. Gölcük MAG’larla Turuncuya boyanıyor.

Bu yıl 1999 depreminin 10. yılı olması nedeniyle depremin merkezi olan Gölcük’te anma etkinlikleri gerçekleştirilecek. Bu etkinliklerde MAG’lar da yer alıyorlar.

İstanbul’dan katılacak MAG’lar 16 Ağustos Pazar günü kıyafetleriyle saat 15:30 da Taksim’de buluşacaklar. Taksim meydanında depremde kaybettiğimiz vatandaşlarımız anısına anıta çelenk bırakıldıktan sonra otobüslerle Gölcük’e hareket edilecek. Gölcük’te; Kocaeli, Yalova ve İzmir'den gelecek MAG’lar ile buluşulacak.



http://www.mag.org.tr/

Üyesi olduğum MAG VAKFI'nın düzenlediği Anma Töreni Organizasyonu kapsamında İSTANBUL MAG ÜYELERİ'nden oluşan bir grup,önce 16.8.2009 tarihinde saat 15:30'da Taksim Meydanı'nda buluştuk..

Ben,19 Mayıs Mahallesi'ne bağlı MAG(Mahalle Afet Gönüllüsüyüm.)

Kızımla birlikte Anma Programına katıldık.

Hep beraber Taksim Metrosu'ndaki FOTOĞRAF SANATÇISI Sn.KEMAL GÖK'ün ''MARMARA DEPREMİ VE SONRASI YAŞAM'' konulu Fotoğraf Sergisini gezdik..Sergiyi gezmeden önce MAG Vakfı'nın Sergi ve depremle ilgili broşürünü Taksim Meydanı'nda halka dağıttık..

Sn.Kemal Gök,

''Serginin amacının,yaşamsal gücü yok eden,toplumda travmaya yol açan bir doğa felaketinin,insan yaşamında zoru başarmasının serüvenini aktarmak ''

olarak yorumluyor..

Fotoğraf Sergisi 14-24 Ağustos 2009 tarihleri arasında Taksim Metro'sunda devam ediyor.

Daha sonra,Taksim Meydanı'na Stand kurmuş olan T.C. İSTANBUL VALİLİĞİ'nin

''GÜVENLİ YAŞAM İÇİN BİR ADIM ATALIM,BİR EĞİTİM ALALIM''

konulu kampanyası hakkında görevlilerden bilgi aldık,Eylül 2009'da başlayacak eğitimlerine katılmak amacıyla form doldurduk..Bir çanta içinde hazırlamış oldukları broşürlerinden aldık.

İlgilenenler,

http://www.guvenliyasam.org/



adresinden bilgi alabilirler..

Daha sonra,MAG Vakfı Üyeleri hep birlikte önceden planlandığı gibi 3 otobüs ile Kocaeli üzerinden Gölcük'e hareket ettik.

Gölcük'de çeşitli Toplum Kuruluşları,AKUT,KIZILAY,MAG VAKFI vb.hep birlikte Anıt Alanı'nda toplandık..

Bisikletleri ile Anma Töreni'ne aktılan gençlere yöneticiler tarafından katılım belgeleri verildi..

Deprem Dede lakaplı Sn.Ahmet Mete Işıkara da oradaydı..

Daha sonra saat 20.30 civarında bütün gruplar hep beraber Gölcük Sahili'ne yürüdük..
Elinde meşaleler ile yürüyen MAG ekibi,''Sesimi Duyan var mı'' çağrısına ''MAG'lar burada'' yanıtını vererek yürüyüşe devam etti..

Aslında çok duygusal anlar yaşadık..

Anma töreninde birçok resmi yönetici yoktu..

Halkın ilgisi ve katılımı da benim düşündüğümden çok çok azdı..

MAG VAKFI'nın hazırladığı 17 Ağustos Depremi ile ilgili görüntüleri üzülerek izledik..Unuttuğumuz görüntüler yeniden bizi o günlere götürdü..

Daha sonra,herkese yemek dağıtıldı..

Kazanlar dolusu nohutlu pilav,irmik helvası,ayran..

İrmik helvasını yerken kızımla beraber depremde hayatını kaybedenlere dualar ettik..
Allah dualarımızı kabul etsin,nur içinde yatsınlar..

Bundan sonra,önemli olan geride kalanların yaşamlarını insanca devam ettirebilmeleri..

Sahilde gördüğüm kişilerin bir çoğunun , ortanın altında gelir grubuna dahil olduğunu düşündüm..

Aynen İstanbul'da olduğu gibi; tesettürlüler ve kara çarşaflılar(birçoğu gencecik hanımlar maalesef kara çarşaflar içinde idi..)çoğunlukta idi..

Saat 00.30 gibi otobüsümüz geldi..Saat 02.30 gibi evimize vardık..

Bu organizasyonlarından,çabalarından ötürü değerli MAG Vakfı Yöneticilerine teşekkür ediyorum..Katılan tüm MAG'ları da duyarlılıklarından dolayı kutluyorum..

Afetler konusunda daha bilgili,bilinçli,duyarlı olacağımızı umuyorum..

Bundan sonra da böyle büyük felaketlerin yaşanmamasını diliyorum..

Hükumet ve ilgili tüm resmi kuruluşlardan;

Afetler konusunda halka eğitim vermelerini,okullarda öğrencileri eğitmelerini ve bilinçlendirmelerini,yardımlarla ilgili gerekli ödenekleri ve teçhizatları sağlamalarını diliyorum..

30.07.2009

3G'de Turkcell iş alemini, Vodafone gidenleri, Avea gençleri hedefliyor

3G'de Turkcell iş alemini, Vodafone gidenleri, Avea gençleri hedefliyor

GSM sektöründe büyük heyecan yaratan ve 30 Temmuz gecesi devreye girecek olan 3G teknolojisinde yarış başlıyor. Numara taşınabilirliği ile artan rekabet, 3G süreciyle birlikte iyice kızışacak. Özellikle fiyat ve servis çeşitlendirmesinde yoğun bir rekabet yaşanacak. Turkcell 3G'de internete odaklanacağının işaretini verirken, Avea sınırsız ve hızlı müzik kozunu kullanacak. 3G servislerini henüz açıklamayan Vodafone ise numara taşımada yaşadığı kaybı telafi etmeye çalışacak.
Operatörler bugüne kadar sır gibi sakladıkları 3G stratejilerini ve yeni tarifelerini bir gün araya açıkladı. Avea ve Vodafone, önceki gün düzenledikleri basın toplantılarıyla, "3G'de iddialıyız" derken, A tipi lisans ile 3G'de en geniş frekansın sahibi olan Turkcell de dün düzenlenen basın toplantısıyla "3G'de de öncü olduk" mesajı verdi.
15 günde 1 milyon 3G kullanıcısına ulaşan Turkcell, özellikle iş dünyasını "her yerde ve hızlı internet" mesajıyla cezbetmeye çalışıyor. Sesli ve görüntülü görüşmenin fiyatını eşitleyen Turkcell'in internet paketlerinin fiyatı haftalık ve aylık olarak ikiye ayrıldı. Fiyatlar 19 TL'den başlıyor. 3G paketi satın alan müşterilerine yönelik 3G ile uyumlu telefon kampanyası düzenleyecek olan Turkcell, henüz Türkiye'ye gelmemiş birçok telefonu da ağustos ayından itibaren pazara sunacak.
Dijital müzik pazarında iddialı olan Avea da, 3G'de özellikle gençler çekmeye çalışıyor. Cep üzerinden abonelerine lisanslı müzik parçaları satan Avea, 3G teknolojisiyle birlikte çok uzun bir müzik parçasını bile saniyeler içinde abonelerine ulaştırmayı ön plana çıkarıyor. Görüntülü görüşmenin dakikasını 10 kuruş yani 1 kontör olarak belirleyen Avea, ayrıca abonelerine 30 Temmuz-31 Ekim tarihleri arasında her yöne 15 dakika ücretsiz konuşma imkanı ve 5 TL'den başlayan sınırsız TV paketleri sunacak.
Henüz 3G tarifelerini açıklamayan Vodafone ise, sadece görüntülü konuşma ile sesli konuşma arasında bir fiyat farkı olmayacağını bildirdi.


Turkcell 15 günde 1 milyon kullanıcıya ulaştı
Bu yıl büyük bir bölümü 3G için olmak üzere 2.1 milyar TL'lik yatırım yapacak olan Turkcell, 3G ile rekabet avantajı sağlamayı hedefliyor. Dün düzenlenen basın toplantısında konuşan Turkcell CEO'su Süreyya Ciliv, 15 gün önce 3G için kayıt almaya başladıklarını ve şu ana kadar 1 milyon kullanıcıya ulaştıklarını açıkladı. Ciliv, "Teknoloji ile fark ve rekabet avantajı yaratabileceğimize inanıyoruz. Bu teknolojiler iş dünyasındaki her sektöre hız ve verim katabiliyor, maliyetleri düşürebiliyor. Türkiye ekonomisi açısından çok verimli bir dönem başlıyor" dedi. Bugün vizyona girecek yeni reklamlarında da iş dünyasına, "Her yerde ve hızlı internet işlerinizi kolaylaştıracak" mesajını verdiklerini anlatan Ciliv, ofisleri Boğaz vapurlarına, deniz kenarlarına, köylere, yaylalara taşıdıklarını söyledi.
Civil, ayrıca bir çok sektöre kapı açacak 3G teknolojisi ile şirketlerin sahada elemanlarını takip edebileceğini, müşteri memnuniyetini daha net göreceğini, giderek daha fazla hayatın içine girecek sim kart dünyası ile iş dünyasına yönelik çözümlerin artacağını kaydetti. 3G ile müşterilerinin, birim/fiyat olarak eskisine göre neredeyse yarı fiyatına internete ulaşabileceğini kaydeden Ciliv, şu anda 15 milyonun üzerinde kullanıcının internet hizmetlerinden yararlandığını dile getirdi.
Ciliv, 2009 yılında lisans ücreti olarak 860 milyon TL yatırım yaptıklarını, toplam yatırım tutarı olan 2.1 milyar TL'nin içinde Superonline için yapılan yatırımlar olsa da büyük kısmının 3G'ye yönelik olduğunu açıkladı. Ciliv, 3G dünyasına 30 yeni ürün ve servis ile girdiklerini vurguladı.

Altyapımızı paylaşmaya hazırız
Pazartesi günü düzenlenen Avea Basın toplantsında Türk Telekom Genel Müdürü Paul Doany'nin, "Turkcell ve Vodafone isterse 3G altyapımızı, şebekemizi paylaşmak isteriz" önerisine sıcak baktıklarını belirten Ciliv, "Açıkçası bu benim öne çıkarttığım bir teklifti. Vodafone'a da teklifimizi sunduk. İşbirliği ile firmalar olarak nasıl bütün sektörün masraflarını azaltırız ki, müşterilerimize daha zengin servisleri daha uygun fiyatlarda sunalım, görüşümüz devam ediyor" şeklinde konuştu. LTE oarak adlandırılan 4G teknolojisine yönelik testlerine başladıklarını anlatan Ciliv, zamanla bu teknolojiyi de Türkiye'ye getireceklerini ifade etti.
Ciliv, bu basın toplantısını 2 yıl önce düzenlemek istediklerini, ancak rakiplerinin ihaleden çekilmesi dolayısıyla 2 yıl beklediklerini ifade etti.

3.1 milyon müşterimiz 3G'ye uyumlu
Turkcell Pazarlamadan Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Lale Saral Develioğlu ise, Avrupa'da 3G penetrasyonunun yüzde 20'ler civarında bulunduğunu, bugüne kadar hem hız hem de cihaz konusunda bir müşteri memnuniyetsizliği yaşandığını kaydederek, bu oranın önümüzdeki yıllarda hızla artmasının beklendiğini dile getirdi. Develioğlu, "Müşterilerimiz arasında 3.1 milyon 3G uyumlu cihazı olan var. Bunu hızla artırmak için kampanyalar yapıyoruz. Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu (BTK), 63 milyon cep telefonunun bulunduğu Türkiye'de, 4 milyon 3G uyumlu cihaz olduğunu açıkladı. Bu da yüzde 8 gibi bir rakama geliyor. Hızla Avrupa'daki penetrasyon seviyelerine geleceğimize inanıyoruz" dedi. Hem data hem ses hem de kısa mesaj içeren iPhone paketlerinin devam edeceğini anlatan Develioğlu, kota aşımı durumunda ise faturaları bireyselde 199 TL, kurumsalda 499 TL ile sınırlamaya devam edeceklerini belirtti.

Turkcell'den yeni ürünler
3G ile uyumlu Nokia N97, LG WatchPhone ve Samsung Android'i ağustos ayında Türkiye'de satışa sunacak.
Mobil kamerası Gözz, simkartlı netbook ve notebookla, Mobil TV, Konuşan Poster, VideoBul, VideomFacebookta gibi servisler sunacak.
Global Bilgi'nin görüntülü çağrı merkezinde işaret dili bilen müşteri temsilcileri, işitme engelli müşterilere hizmet verecek.
Görüntülü çağrı merkezi çözümünü Akbank, Garanti Bankası ve İş Bankası da kullanacak.



Avea gençleri müzikle
cezbetmenin peşinde
Avea, 3G'de özellikle müzikle gençlerin dikkatini çekmeye çalışıyor. Cep üzerinden abonelerine lisanslı müzik parçaları satan Avea, 3G teknolojisiyle birlikte çok uzun bir müzik parçasını bile saniyeler içerisinde abonelerinin telefonuyla buluşturmayı ön plana çıkarıyor. Avea 3G ile görüntülü görüşmenin dakikası 10 kuruş yani 1 kontör olacak. Avea, ayrıca abonelerine 30 Temmuz-31 Ekim tarihleri arasında her yöne 15 dakika ücretsiz konuşma ve 5 TL'den başlayan paketlerle sınırsız TV imkanı da sunacak.
3G için 3 ayrı paket hazırlayan Avea'nın CEO'su Erkan Akdemir, önceki gün düzenlenen basın toplantısında, "Bu yıl içerisinde 1 milyar TL'lik yatırım yapacağız ve bunun büyük kısmı 3G'ye gidecek. Daha önce 2G ile de sunulan müzik, futbol ve oyun gibi hizmetleri çok daha hızlı bir şekilde abonelerimize sunacağız. 3G konusunda Avea'yı rakiplerinden ayıran en önemli özelliği katma değer olacak" demişti.


Vodafone servislerini en geç
açıklayan operatör oldu
Numara taşımanın başlamasının ardından 400 bin abonesini kaybeden Vodafone, 3G ile yarışa yetişme çabasında. 3G teknolojisini 30 Temmuz'dan itibaren Vodafone "3G +" markasıyla 81 ille buluşturmayı hedefleyen Vodafone, tarifelerini ise henüz açıklamadı. Pazartesi günü düzenlenen basın toplasıntısında konuşan Vodafone Türkiye CEO'su Serpil Timuray, 3G ile görüntülü konuşmanın, sesli konuşmayla aynı fiyatlandırmada olacağını, ancak data fiyatlandırmasına ilişkin bilgileri paylaşamayacağını söylemişti. Vodafone Türkiye'nin önemli bir sıçrama yapacağına inandıklarını, bunun için dünyada edindikleri 3G tecrübesine güvendiklerini belirten Timuray, "Türkiye, bilgi iletişiminde oldukça geri kaldı. 3G'nin bilgi toplumuna geçişte önemli bir ivme kazandıracağını düşünüyorum. Fiyatlandırma politikalarımızı herkesin ulaşabileceği makul fiyatlandırma prensibiyle oluşturduk" diye konuşmuştu.


TURKCELL
Görüntülü
konuşma fiyatı
Sesli tarifesiyle aynı
İnternet
(Faturalı tarife) 1 GB
29TL 4 GB
39TL 8 GB
69TL
Bu yılki yatırım 2.1 milyar TL

PAKETLER

Ürün & Servis
Paket
Fiyat

Faturalı 3G İnternet
1GB / 4GB / 8GB 29 / 39 / 69 TL
(VINN 3G modem ediyeli)

Faturasız 3G İnternet
Haftalık 1GB /
Aylık 4GB
19 / 49 TL
(VINN 3G modem hediye)

Cepten internet
100 MB
9,38TL / 65 kontör





AVEA

Görüntülü
konuşma fiyatı:
10 Kuruş

İnternet 35TL / 199 kontör
(2GB) 55 TL / 349 kontör
(6GB)
Bu yılki yatırım 1 milyar TL

PAKETLER
3G Hoşgeldin
Paketi 3G Standart
Paket 3G
Süper
Paket
Ücret Aylık 7TL Aylık 17TL Aylık 27TL

Görüntülü
konuşma 30 dakika
her yöne
ücretsiz 60 dakika
her yöne
ücretsiz 150 dk
her yöne
ücretsiz

Mobilvizyon 1 saat
ücretsiz 3 saat
ücretsiz 5 saat
ücretsiz
Data 100MB 250MB 500MB
Seçİzle 1 içerik 2 içerik 3 içerik





VODAFONE

Görüntülü
konuşma fiyatı
Sesli tarifesiyle aynı

Bu yılki yatırım
1.3 milyar TL

PAKETLER
Açıklanmadı ..

*alıntı..
(referans gazetesi..)

29.07.2009

Sitesinin Erişime Kapatılmasını İstemeyen Site Sahiplerine Hukuki Tavsiyeler

Av. Gökhan Ahi'nin turk.internet.com daki önemli yazısı aşağıdadır. Kaynak: http://turk.internet.com/haber/yazigoster.php3?yaziid=24563

---------------------

İnternet, artık bir çok genç için, eğlencenin ve bilgi paylaşmanın ötesinde ciddi bir gelir kapısı haline geldi. Geniş bant internetin yaygınlaşması, kullanıcıların çoğalması, içeriğin zenginleşmesi, reklamverenin bütçesini internete yönlendirmesi ve internette verilen hizmetlerin çeşitliliğinin artması gibi sebepler, bir çok yeni gelir ve ticaret modelini ortaya çıkardı.

Web 2.0 denilen ve asıl içeriğini kullanıcıların oluşturduğu forum, video, sözlük, hikaye, yorum siteleri ile sosyal ağlar, interaktif oyun siteleri gibi uygulamalar, sadece trafik yaratmakla kalmıyor, ciddi bir reklam potansiyeli de yaratabiliyor. Hobi ve eğlence amaçlı başlayan bir çok internet projesi, istihdam ve katma değer yaratan şirket veya şirket benzeri oluşum haline gelebiliyor. Ancak, gelirler artmışken ve yeni projelere yelken açmışken, bir anda sitenin mahkeme tarafından erişime kapatıldığı gerçeği ile karşı karşıya kalınabiliyor.

Bir yandan itibar kaybı, diğer yandan gelir kaybı yaratan erişim engelleme kararlarına maruz kalmamak için aslında biraz dikkat, biraz da kendine güvenmek yeterli.. Bir çok yönünü eleştirdiğimiz 5651 sayılı yasa, aslında web 2.0 tarzı siteler için oldukça güzel sorumluluk rejimi benimsemiştir. Bu yasaya göre “yer sağlayıcı” sağlayan forum, video, sözlük, sosyal ağ siteleri vd., yaptıkları işin doğası gereği hukuka aykırı içeriği takip veya kontrol etmekle yükümlü değillerdir. Günde binlerce yeni içeriğin eklendiği bu tür siteleri kontrol etmek neredeyse imkansıza yakın sayılır. Ancak, “yer sağlayıcı”ların hukuka aykırı içerik bulunduğu konusunda kendisine bir uyarı gelmesi durumunda, hukuka aykırı içeriği kaldırmak gibi bir zorunlulukları bulunmaktadır.

Peki, ne oluyor da bir çok site mahkeme kararı ile kapatılabiliyor? Mevzuatımıza göre, siteler üç ana sebepten erişime kapatılabiliyor:

5651 sayılı yasaya göre: Pornografi, çocuğun cinsel istismarı, intihara yönlendirme, uyuşturucu madde kullanımı özendirme, sağlık için tehlikeli madde temin etme, kumar oynatma, bahis oynatma ve Atatürk’ün manevi kişiliğine hakaret etme gibi suçlara ait içerik bulunduran sitelerin erişime kapatılması bu yasa ile mümkündür.
Fikir ve Sanat Eserleri Yasası’na göre: Ek 4. Maddede belirtildiği gibi, fikri mülkiyeti ihlal eden içerik (Örn. İllegal biçimde müzik, video, oyun, yazılım paylaşımı) bulunduran siteler, uyarılmalarına rağmen ihlale konu içerikleri kaldırmadığında erişim engelleme kararı verilebilmektedir.
Türk Medeni Yasası’na göre: Kişilik haklarının korunmasını sağlayan 24. Madde gereğince, hakaret, iftira, ismin ve görüntünün izinsiz kullanımı gibi kişilik haklarını ihlal eden içerikler için de erişim engelleme yoluna gidilebilmektedir.

Görüldüğü gibi, siteler sadece bu sebeplerden dolayı erişime kapatılabilmektedir. 5651 sayılı yasada sayılan hukuka aykırı içerikler dışında, diğer yasal sebeplere dayanarak site kapatılması için öncelikle, hakkı ihlal edilenin site sahibine veya yöneticisine bir uyarı yapması gerekir. Gelişmiş ülkelerde de benimsenen bu yönteme “Uyar ve Kaldır” yöntemi denilmektedir. Bu uyarının yapılmasına rağmen, hukuka aykırı içeriğin kaldırılmaması, doğal olarak hakkı ihlal edilen kişiye mahkemeye başvurma hakkını vermektedir. Ülkemizde de ana prensip, “uyar ve kaldır” olmalıdır.

Diğer bir sorun ise, hukuka aykırı içerikle ilgili yapılan uyarının haklı olup olmadığı sorunudur. Her uyarı, haklı ve gerçek bir talep içermeyebilir, yani hukuka aykırı olduğu iddia edilen içerik aslında hukuka uygun bir içerik olabilir. Zaten açıkça hukuka aykırı olduğu belli olan içerikleri (mp3, oyun, yazılım ve film paylaşımı, hakaret, iftira, aşağılama, ırkçılık, pornografi vs.) tartışmaya gerek bile kalmayacaktır, ancak bir içeriğin hukuka aykırı olup olmadığının değerlendirmesini yapmak her zaman kolay olmayacaktır. Bu durumda biraz dikkatli davranmak, konuyu kendi içinde tartışmak, hatta çoğu zaman bir hukukçudan profesyonel hukuki yardım almak gereklidir.

Bazen, içinde ünlü sitelerin de bulunduğu bir çok site, iletişim kanallarını açmakta isteksiz davrandığı için, ya da bu konuda özel bir iletişim kanalı kurmadığından, hatta yüzlerce e.posta mesajının arasında uyarı mesajını fark etmediğinden dolayı, kazaen erişim engelleme kararlarına maruz kalabilmektedir. Bu sebeple, site sahipleri / yöneticileri sitelerine mümkünse bir künye koymalı ve iletişim kurulabilecek e.posta adreslerini, özellikle hukuka aykırı içerikle ilgili özel bir iletişim kanalını herkesin kolayca görebileceği bir yerde açıkça belirtmelidir. Bu iletişim kanallarına gelen her mesaj ciddiye alarak okunmalı ve değerlendirilmelidir, gerekirse hukuk danışmanına yönlendirilmelidir. Hukuka aykırı olduğu iddia edilen ama hukuka uygun olduğunu düşündüğünüz içerikle ilgili gelen mesaja, uygun ve açıklayıcı gerekçelerle mutlaka cevap verilmelidir.

İnternet özgürlüktür, ancak her özgürlükte olduğu gibi bu özgürlüğün de bir takım sınırları bulunmaktadır. Bu sınırlar ise, bir başkasının özgürlük alanını ihlal edildiği yerden başlamaktadır. Kişilik haklarına, telif haklarına yapılan saldırıları engellemenin de bir hak ve özgürlük olduğunu ayrıca belirtmek gerekir. Haklara saygılı olunabilir ve haklarını korumaya çalışanlara empati ile yaklaşılabilirse, karşılıklı anlayış ve işbirliği sağlanabilirse, hiçbir site erişim engelleme kararına kolay kolay konu olmayacaktır.

9.07.2009

CARPOOLİNG

Kendi arabana binmekten daha iyi ne olabilir? Tabii ki başkasının arabasına binmek! Araba sürmekten daha iyi ne var? Araba sürmemek. Hem de istediğiniz yere giderek! Fransa'dan başlayıp bütün Avrupa'ya yayılan yeni bir sistem, otostopu bir 20. yüzyıl nostaljisine dönüştürüyor. Artık otostop internette önceden sözleşilip yapılıyor.

Paris'ten Berlin'e. 25 Şubat saat 14.00'te. Clio; sadece kendim kullanacağım. Üç kişilik yer mevcut. Sigara içen olur, peti olan olmaz.

Fransa'nın bütün kentlerinden Avrupa'nın bütün kentlerine doğru yolculuk yapmayı düşünenlerin aynen bu şekilde yazdığı tam 170 bin ilan www.covoiturage.com sitesinde başvuracak yoldaşları bekliyor. Siz sadece nereden, nereye ve ne zaman gitmek istediğinize karar verin. Sizinle aynı saatte, aynı yere giden ve benzin masrafından tasarruf edip yolculuğun yalnızlığını hafifletmek isteyen bir sürücü mutlaka bulunur. Üstelik bu sistem trafikteki otomobil sayısını azalttığı için çevre korumaya katkıda bulunuyor, trafikteki araç yükünü de azaltıyor. İsviçre Federal Çevre ve Ulaşım Bakanlığı'nın 2007'de ülkenin e-covoiturage'ını resmi olarak desteklemeye başlaması da bu yüzden.

Fransızların covoiturage dediği sistem Almanya'da mitfahren, İngiltere'de carpooling ismiyle hızla yaygınlaşıyor. Otomobil paylaşımının son 3-4 yıldaki hızlı tırmanışının ardında, kimilerine göre yükselen benzin fiyatları var, kimilerine göre hayatı felç eden ulaşım grevleri.

Carpooling aslında 21. yüzyılın otostopu. Henüz Türkçe bir karşılığı yok. Yolun kenarında durup geçen arabalara rastgele el-kol sallayacağınıza, arabasına bineceğiniz kişiyle önceden sözleşmeniz anlamına geliyor. Tabii ki masraflara ortak olmak kaydıyla. Bazı internet siteleri bu işe özel hesap makineleri oluşturmuş. Yolcu sayısını, gidilecek mesafeyi, aracın kilometrede yaktığı benzini giriyorsunuz, adambaşı ne kadar masraf düştüğünü hesaplıyor. Sürücü için de, yolcular için de kazan-kazan kuralları işliyor ama yüzlerce alternatif arasından en uygununu bulmak kendi işiniz. Öyle ya, evin kapısından alınmak istiyorsanız bulunduğunuz yere en yakın sürücüyü seçmelisiniz. Yolculuğun eziyete dönüşmemesi için sigara, müzik gibi kilit meseleleri de önceden halletmek gerek. Peki, otostop tamamen kalktı mı? Yoo, bir 20. yüzyıl nostaljisi olarak devam ediyor. Ama hálá tesadüfe inanan romantikler için!

DOĞU TİMOR'A YOLDAŞ ARIYORUM

Fransa'daki www.covoiturage.com ile İsviçre'deki www.carstops.org aynı şekilde çalışıyor. İster yolcu, ister sürücü olun: Verilerinizi giriyorsunuz, size uygunların listesini döküyor.İçlerinden kimle gideceğinizi siz seçiyorsunuz.

Buna mukabil İrlanda, İngiltere ve ABD'de hizmet veren www.liftshare.org'un sistemi biraz daha karışık. Önce bedelsiz üye olup talebinizi giriyorsunuz. Uygun bir partner çıkarsa, size elektronik postayla haber veriliyor. Ama aklınızda bulunsun, İngilizler gece yolculuğu sevmiyor. Nereden biliyorum? Yarın gece 03.20'de, benimle Doğu Timor'a hareket etmek isteyecek biri 4 gündür çıkmadı da ordan.

Almanya'da beş dilde hizmet veren www.drivetoday.de sitesi uygun bir yoldaş bulmanız için yüzde 65 şans vaat ediyor. Fakat burada aramalar ülkeler üzerinden. Slovenya ya da Danimarka'dan çıkıp Katar yahut Çin'e giden bir araba bile arayabilirsiniz.

Türkiye'de www.ilan.lookat.com gibi tatil arkadaşlığı ya da www.yolarkadaşım.net gibi işten eve, evden işe yoldaşlık ilanı veren siteler var. Ama carpooling hálá bakir bir alan olarak, girişimcilerini bekliyor.

İYİ YOLDAŞLIĞIN 10 KURALI

1. Rotanızı ve zamanlamasını iyi belirleyin. En kolay alınabileceğiniz veya buluşabileceğiniz noktayı seçin.

2. Eğer siz de otomobil sürecekseniz sürüş sorumluluklarını paylaşmak için adil bir program hazırlayın.

3. Masrafların nasıl paylaşılacağına ve ödemenin ne zaman yapılacağına dair bir anlaşmaya varın.

4. Dakik olun. Bir aksilik veya gecikme durumunda birinin diğerini ne kadar bekleyeceğini tayin edin.

5. Sigara serbest mi? Ne tür müzik dinlenecek, volümü ne olacak? Kurallarınızı ortaya koyun.

6. Yol arkadaşlığını seks, fuhuş gibi başka amaçlar için kullanmayın. Kullananları siteye ihbar edin.

7. Yola çıkacaklar arasında bir iletişim zinciri oluşturun. Her türlü aksiliği haber verin.

8. Dikkatli sürün ve aracı düzenli olarak kontrol edin. Aşırı hız, alkol ve tehlikeli manevralardan uzak durun.

9. Diğer yolcuların isteklerine saygı gösterin. Özellikle sabah yolculuklarında sessizlik tercih edenler olabilir.

10. Her türlü olasılığa karşı (hastalık, vs.) ikinci bir alternatifiniz olsun. Son dakika açıkta kalmayın.

EN POPÜLER SİTELER

www.car-pooling.com, www.covoiturage.com, www.auto-stop.com, www.carstops.org, www.ecotrajet.com, www.car-pool.co.uk, www.drivetoday.de, www.liftshare.org

Günde 2500 yolculuk

Fransa'nın en bilinen covoiturage sitelerinden www.covoiturage.fr üç yıl önce trende yer bulamayan Frederic Mazella adında bir genç tarafından kuruldu. Her yıl yüzde 120 büyüyor. Siteye günde 16 bin ilan geliyor, bu sayede 2500 ortak yolculuk gerçekleşiyor. Yolculukların yüzde 75'i tek kerelik, yüzde 25'i belli aralarla tekrarlanan yolculuklar. İlan veren sürücü ve yolcu oranı yarı yarıya eşit.

*alıntı..

8.06.2009

Kahkaha at mutlu ol..



Kahkaha at mutlu ol..


Kahkaha atmak insan sağlığına iyi geliyor. Kahkahanın fizyolojik etkilerini inceleyen bilim adamlarının yaptığı araştırmalara göre, kahkaha stresin aksine hareket ederek stres hormonu kortizol seviyesini azaltıyor. Bu da insan sağlığına iyi geliyor…

Kahkahanın oluşumu, onun olumlu etkilerini araştırmayı zorlaştırıyor. Ortalama bir kahkaha, 4 saliselik bir ses patlamasından oluşuyor. Bu ses patlamaları bir saniyenin beşte biri oranındaki aralıklarla tekrar ediliyor. Ses patlamalarının sayısı kahkahanın derecesine bağlı ve içten bir kahkaha bir süre daha devam edebiliyor. Fakat kahkaha yine de kısa süreli bir özelliğe sahip.

ABD’deki Maryland Üniversitesi kahkaha araştırmaları uzmanı Robert Provine, kahkahanın neden ilk bakışta daha çok yorucu bir hareket gibi göründüğünü şöyle açıklıyor:

"Eğer gülen birinin fizyolojik profiline bakarsanız aslında bunun stresle bağdaşlaştırılabilecek özellikleri olduğunu görürsünüz. Örneğin ‘ha ha ha’ derken, gülüyorsunuz, nefesinizi tutuyorsunuz, kan basıncınız artıyor ve kalp atışlarınız hızlanıyor, vücudun farklı bölgelerini zorluyorsunuz.”

Vücuttaki etkileri ölçüldü..

Vücuttaki olumlu etkileri ise kahkaha sırasında değil sonrasında ölçülüyor. Maryland Üniversitesi’nden kardiyolog Michael Miller, kahkahanın kan damarları üzerindeki etkilerini araştırıyor. Daha önceki çalışmalar, stres ve öfkenin, damarların iç kısmının daralmasına yol açtığını gösterdi. Miller ise zihinsel stresin damarların daralmasına yol açıp açmadığını ve kahkahayla onları rahatlatabilecek bir yol olup olmadığını merak ederek araştırmalar yapmış.

Araştırmacı, damarların iç tabakasının esnekliğinin ölçülmesini sağlayan yöntemi şöyle açıklıyor:

“Tansiyon aletini kolun üst kısmına koyuyoruz. Aletin basıncını normal tansiyon seviyesinden 50 puan kadar yükseğe ayarlıyoruz. Bu, kan damarlarının daralmasına yol açıyor. Beş dakika böyle tutup ardından tansiyon aletini çıkarıyoruz. Çıkardıktan sonra geçen bir dakika boyunca damar iç tabakasının sağlık durumu hakkında değerlendirme yapıyoruz.”

Deney nasıl yapıldı?

Bu deneye sağlıklı, sigara kullanmayan 20 gönüllü katıldı. Deney sırasında bazı filmlerden sahneler izlediler. İlk önce Steven Spielberg’in 2’inci Dünya Savaşı sırasında geçen Er Ryan’ı Kurtarmak adlı filmi gösterildi.

Filmin açılış sahnesinde, Normandiya kıyılarında ölmek üzere olan askerler kanlı yakın plan görüntüleriyle görülüyor ve buna kasvetli bir müzik eşlik ediyor. Deneklere 48 saat sonra ise izlerken kahkahalar atabilecekleri komedi filmleri gösterildi.

Bütün katılımcılar “Er Ryan’ı Kurtarmak” adlı filmi stresli buldu. Buna ek olarak damarlarında da daralma gözlendi. Ancak komedi filmlerini izledikten sonra damarlar tekrar genişledi.

Müziğin etkisi de araştırıldı..

Miller daha sonra kahkaha yerine müziğin damarlar üzerindeki etkisini araştırdı. Neredeyse bütün katılımcılar "Heavy Metal" ve "Rap" müziğini nahoş olarak tanımladı. Tahmin edilebileceği gibi damarlarda da daralma oldu. Denekleri mutlu bir ruh haline sokmak için en sevdikleri müzik türünü laboratuvara getirmeleri istendi. Ve çoğu "Country" müziği tercih etti.

Müzik ve kahkaha deneylerinin sonuçları karşılaştırıldığında şu durum ortaya çıktı: İyi bir kahkaha, en sevilen müziği dinlemek kadar güçlü bir etkiye sahip. İkisi de damarları rahatlatıyor.

http://www.hurriyet.com.tr/yasasinhayat/11820030.asp?gid=229

*alıntı..

Kumandasız video oyunları

Kumandasız video oyunları..

Vücutlar artık oyunun içinde!

Microsoft, oyun konsolu Xbox 360 için geliştirdiği yüz ifadesini tanıyan ve harekete duyarlı 'kumandasız' kontrol sistemi 'Project Natal'ı gün ışığına çıkardı.


Microsoft, "Xbox 360" oyun konsolu için geliştirdiği yeni kontrol sistemini Los Angeles’taki E3 teknoloji ve tüketici elektroniği fuarında tanıttı.
Project Natal adı verilen yeni "kumandasız" kontrol sistemi, yüz tanıma ve harekete duyarlı sensörlerle oyun oynama imkanı sağlıyor.

Ünlü yönetmen Steven Spielberg, tanıtımına katıldığı yeni kontrol sistemi için "bunun geleceğe açılan bir pencere olduğunu" söylerken, henüz ilk aşamalarındaki bu sistemin geliştirilmesi amacıyla Microsoft, başlıca oyun üreticilerine prototipler gönderdi.

Video oyunlardaki başlıca engelin oyun kumandalarının karmaşıklığı olduğunu belirten, ancak Natal teknolojisini "tamamen yeni bir dünya" olarak niteleyen Spielberg, "Artık sadece baş parmağınızı değil, tamamen sizi tanıyan bir teknoloji var. Teknoloji kim olduğunuzu biliyor" diye konuştu.

Tanıtım sırasında sistemi geliştiren Britanyalı Peter Molyneux, yeni sistemin sadece yüzü değil, oyuncunun nasıl bir ruh halinde olduğunu ve tepki verdiğini belirleyen tüm yüz ifadelerini tanıyabildiğini gösterdi.

Microsoft’un "Xbox 360" için geliştirdiği Project Natal adlı yeni kontrol sisteminde kullanıcı joystick veya kumanda aleti gibi hiçbir şeyi tutmuyor.

Joystick’in bizzat oyunu oynayan kişi olduğu sistemde, televizyonun altına yerleştirilen bir alıcı (iki mikro kamera ve bir mikrofon) oyun konsolu kullanıcının yaptığı her hareketi, her mimiği ve her sesi algılıyor.

Kullanıcı menülerde dolaşırken, girmek istediği menüyü eliyle iter veya aşağı-yukarı çeker gibi hareket ettiriyor.

Kullanıcı futbol oyunu oynarken şut çekmek için kumanda aletinde kareye basmak yerine gerçekten bir topa vurur gibi yapıyor, ileri derecedeki hassasiyeti sayesinde Project Natal, kullanıcının her hareketini algılayabiliyor ve oyundaki karakterine yansıtabiliyor.


Gerçekten çok ilginç..

Her geçen gün,teknoloji le ilgili yeni buluşlar,yeni gelişmeler insanlığın hayal gücünü iyice zorlamaya başladı..


Teknoloji çılgınlığı bakalım nerelere varacak??

Bu buluşun ve bundan sonrakilerin insanlığa yararlı şeyler sunmasını dilerim..

20.01.2009

İstanbul Seçmen Kayıtları - Seçmen Kaydı Sorgulama Analiz Sistemi - CHP İstanbul İl Başkanlığı

http://89.19.22.245/

İstanbul Seçmen Kayıtları - Seçmen Kaydı Sorgulama Analiz Sistemi - CHP İstanbul İl Başkanlığı

**Yukarıdaki yazının üzerine tıklayınız..





Hangi parti tarafından hazırlandığı önemli değil,çok konuşulan bir konuda kontrol olanağı verdiği için denemekte fayda var.


Evinizde kaçak seçmen olup olmadığını aşağıdaki linkten kontrol edebilirsiniz. Web sitesi yerine 0212 276 31 11 numaralı telefondan da aynı bilgilere ulaşmanız mümkündür...

Hem yerel seçimlerin daha sağlıklı olarak yürütülebilmesi hem de reisi olduğunuz hanenizde kayıtlı "kaçak" kişilerden ötürü haciz vb hukuki sorumluluklardan kurtulmak adına, bu siteyi kullanmanızı öneririm.

19.01.2009

YARDIMLAŞMAK,PAYLAŞMAK-''KARDEŞİNİ SEÇ''

kardesinisec.com

Birbirimize yardım etmek,maddi ve manevi anlamda destek vermek en büyük mutluluktur bana göre..

Ben ve ailem İstanbul'da iyi sayılabilecek bir semtte,gerekli şartlara çok şükür sahip bir şekilde yaşıyoruz..

Orta halli gelir grubundayız..Emekli maaşımız ve eşimin ufak bir maaş aldığı bir işi var..

Bugün, uzun zamandır düşündüğüm,yapmak istediğim,daha önce cesaret edemediğim bir şey yaptım..

Daha önce tesadüf sonucu haberim olan bir siteden ;

Yardım edebileceğime inandığım
(Pervari-Siirt'de yaşayan kızımdan 2 yaş küçük, 7.sınıfa giden,bir çok kardeşi olan,annesinin geliri olmayan,babası vefat etmiş )
bir kız çocuğunu internetten kızıma ''KARDEŞ'' olarak seçtim..

Belki bir çok kişinin bu güne kadar düşünemediği,uzun zamandır düşündüğü halde benim gibi bir türlü cesaret edemediği,belki de böyle bir sitenin/yardımlaşma şeklinin varlığından habersiz olan maddi durumu en az orta gelir grubundan olan kişilerin küçük de olsa,onları mutlu edebilecek yardım yapabileceğini düşündüğüm için bu bilgileri siteme koydum..

Kimse yanlış düşünmesin..Aslında yapılacak,yapılan yardım söylenmez..Ben daha bugün ''kardeş'' seçtim..Yarın çocuğun okulunu ve öğretmenini arayacağım..

Sitedeki yazışmalarını,basın haberlerini,çocukların sevgi dolu,sıcacık,içten yazılmış teşekkür mektuplarını okudum..Gözlerim doldu..

Öncelikle sadece görmeniz ve incelemeniz için
(belki kendiniz,belki de bir arkadaşınızın ilgilenebileceği)
sitenin adresi aşağıda yazıyorum;

kardesinisec.com

Siteyi inceleyebilirseniz,siz de göreceksiniz ki maddi yardım kabul edilmiyor..Çocuğun eğitim hayatı boyunca yapılacak yıllık 200.TL'lık bir yardımın onlar için yeterli olduğu belirtiliyor..


İLK YAPILACAKLAR…
Lütfen önce kardeşinizle temas kurun. Öğretmeni ile konuşun. Mektup yazın kendinizi anlatın, oda size kendisini anlatsın.Böylece kardeşiniz sanaldan gerçeğe dönüşsün.Mektubunuza bir defter bir de kalem ilave edin.Bütçenizi sarsmayın.Bir çocuğa yılda harcayacağınız 200 YTL onu kurtarır.Bahşiş olarak dağıttığımız,ya da otoparkçılara verdiklerimizi düşünün... (*kardeşini seç*sitesinden aynen alınmıştır.)



KARDEŞ SEÇİMİ Aşağıdaki gibi....Yalnız seçim yapmadan önce en az 2 kere düşünüp,doğru karar vermek gerekiyor...


18.01.2009 - 21:49 - Şu ana kadar 67751 çocuk sitemizden kardeşini buldu ve 1342 çocuk hala sizi bekliyor. Bugün kardeşini bulan çocuklarımızın sayısı 10.

18.01.2009 - 23:54 - Şu ana kadar 67753 çocuk sitemizden kardeşini buldu ve 1363 çocuk hala sizi bekliyor. Bugün kardeşini bulan çocuklarımızın sayısı 12.

. . . . . . . . . . . .?............?.

(Bu sayılar,sizlerin desteği ile her an değişebilir.)

Listeye ulaşmak için;

kardesinisec.com


adresine gidiniz.

DÜNYA ÇOCUK HAKLARI:

Dünya Çocuk Haklarini biliyor musunuz?
Birlesmis Milletler Çocuk Haklari Sözlesmesi'nin 20 Kasim 1989 yilinda kabul edildi....
Türkiye'nin de 1990 yilinda imzaladigi bu sözlesme, toplam 54 maddeden olusuyor. Taraf ülkeler bu sözlesmeyi hazirlarken çocugun kisiliginin tam ve uyumlu olarak gelisebilmesi için mutluluk, sevgi ve anlayis havasinin içindeki bir aile ortaminda yetismesinin gerekliligini kabul ediyor. Çocugun toplumda bireysel bir yasanti sürdürebilmesi için her yönüyle hazirlanmasi gerektigini inanan taraf ülkeler, çocuklarin baris, hosgörü, özgürlük, esitlik ve dayanisma ruhuyla yetistirilmesinin gerekliligini savunuyor. Çocuk Haklari Sözlesmesi dünya üzerindeki 191 ülke tarafindan kabul edilmesine ragmen milyonlarca çocuk ya savas ortasinda ya da açlik sinirinda yasamini sürdürmeye devam ediyor...

Çocuk Haklari Sözlesmesi'nden bazi maddeleri.....

Madde 1: Bu sözlesme uyarinca çocuga uygulanabilecek olan kanuna göre daha erken yasta resit olma durumu hariç, on sekiz yasina kadar her insan çocuk sayilir.

Madde 2: Taraf devletler, bu sözlesmede yazili olan haklari kendi yetkileri altinda bulunan her çocuga, kendilerinin, ana babalarinin veya yasal vasilerinin sahip olduklari irk, renk, cinsiyet, dil, siyasal yada baska düsünceler, ulusal, etnik ve sosyal köken, mülkiyet, sakatlik, dogus ve diger statüler nedeniyle hiçbir ayrim gözetmeksizin tanir ve taahhüt ederler.

Madde 3: Kamusal yada özel sosyal yardim kuruluslari, mahkemeler, idari makalar veya yasama organlari tarafindan yapilan ve çocuklari ilgilendiren bütün faaliyetlerde, çocugun yarari temel düsüncedir.

Madde 5: Taraf devletler, bu sözlesmenin çocuga tanidigi haklar dogrultusunda çocugun yeteneklerinin gelistirilmesi ile uyumlu olarak, çocuga yol gösterme ve onu yönlendirme konusunda ana-babanin, yerel gelenekler öngörüyorsa uzak aile veya topluluk üyelerinin, yasal vasilerinin veya çocuktan hukuken sorumlu öteki kisilerin sorumluluklarina, haklarina ve ödevlerine saygi gösterirler.

Madde 6: Taraf devletler, her çocugun temel yasama hakkina sahip oldugunu kabul ederler. Taraf devletler, çocugun hayatta kalmasi ve gelismesi için mümkün olan azami çabayi gösterirler.

Madde 11: Taraf devletler, çocuklarin yasadisi yollarla ülke disina çikarilip geri döndürülmemesi halleriyle mücadele için önlemler alirlar.

Madde 12: Taraf devletler, görüslerini olusturma yetenegine sahip çocugun kendini ilgilendiren her konuda görüslerini serbestçe ifade etme hakkini bu görüslere çocugun yasi ve olgunluk derecesine uygun olarak, gereken özen gösterilmek suretiyle tanirlar.

Madde 13: Çocuk, düsüncesini özgürce açiklama hakkina sahiptir; bu hak, ülke sinirlarina bagli olmaksizin; yazili, sözlü, basili, sanatsal biçimde veya çocugun seçecegi baska bir araçla her türlü haber ve düsüncelerin arastirilmasi, elde edilmesi ve verilmesi özgürlügünü içerir.

Madde 14: Taraf devletler, çocugun düsünce, vicdan ve din özgürlükleri hakkina saygi gösterirler.

Madde 15: Taraf devletler, çocugun dernek kurma ve baris içinde toplanma özgürlüklerine iliskin haklarini kabul ederler.

Madde 16: Hiçbir çocugun özel yasantisina, aile, konut ve iletisimine keyfi yada haksiz bir biçimde müdahale yapilamayacagi gibi, onur ve itibarina da haksiz olarak saldirilamaz.

Madde 20: Geçici ve sürekli olarak aile çevresinden yoksun kalan veya kendi yararina olarak bu ortamda birakilmasi kabul edilmeyen her çocuk, Devletten özel koruma ve yardim görme hakkina sahip olacaktir.

Madde 23: Taraf devletler zihinsel ya da bedensel özürlü çocuklarin sayginliklarini güvence altina alan, özgüvenlerini gelistiren ve toplumsal yasama etkin biçimde katilmalarini kolaylastiran sartlar altinda eksiksiz bir yasama sahip olmalarini kabul ederler.

Madde 24: Taraf devletler, çocugun olabilecek en iyi saglik düzeyine kavusma, tibbi bakim ve rehabilitasyon hizmetlerini veren kuruluslardan yararlanma hakkini tanirlar. Taraf devletler, hiçbir çocugun bu tür tibbi bakim hizmetlerinden yararlanma hakkindan yoksun birakilmamasini güvence altina almak için çaba gösterirler.

Madde 27: Taraf devletler, her çocugun bedensel, zihinsel, ruhsal, ahlaksal ve toplumsal gelismesini saglayacak yeterli bir hayat seviyesine hakki oldugunu kabul ederler.

Madde 28: Taraf devletler, çocugun egitim hakkini kabul ederler.

Madde 31: Taraf devletler çocugun dinlenme, bos zaman degerlendirme, oynama ve yasina uygun eglence veya etkinliklerinde bulunma ve kültürel ve sanatsal yasama serbestçe katilma hakkini tanirlar.

Madde 33: Taraf devletler, çocugun, ekonomik sömürüye ve her türlü tehlikeli iste ya da egitimine zarar verecek yada sagligi veya bedensel, zihinsel, ruhsal, ahlaksal ya da toplumsal gelismesi için zararli olabilecek nitelikte çalistirilmasina karsi korunma hakkini kabul ederler.

Madde 34: Taraf devletler, çocugu, her türlü cinsel sömürüye ve cinsel suistimale karsi koruma güvencesi verirler"

*alıntı..

10.01.2009

Atatürk'ün sanat ile ilgili sözleri.. Güzel Sanatlar Hakkında ..

Sanat, güzelliğin ifadesidir. Bu ifade sözle olursa şiir, nağme ile olursa musiki, resim ile olursa ressamlık, oyma ile olursa heykeltraşlık, bina ile olursa mimarlık... olur. (Ahmet Cevat Emre, Muhit Mec.,Sene : 1, No : 2, 1928, s. 84)

Atatürk tarafından yazdırılmıştır:Güzel sanatlar terimini, Türkler zannediyorum pek haklı olarak 1-Musiki, 2-Resim, 3-Heykeltraşlık, 4-Edebiyat, 5-Mimarlık, 6-Rakstan oluşmuş saymışlardır. Bu dal, insan topluluklarının yüksek niteliğini belirlemede çok büyük önem taşır. Bu yüksek kıymet, yüksek incelik, maharet, ince kabiliyet ve işte bunların hepsini yapabilmek, sanatkârlığın birleşmiş ifadesidir. Bu mesele üzerinde bizim de, çocuklarımızın da esaslı olarak durmanız lâzımdır.1936 (Cevat Abbas Gürer, Cum-huriyet gazetesi, 10.11.1941)

İnsanlar olgunlaşmak için bazı şeylere muhtaçtır. Bir millet ki resim yapmaz, bir millet ki heykel yapmaz, bir millet ki fennin gerektirdiği şeyleri yapmaz; itiraf etmeli ki o milletin ilerleme yolunda yeri yoktur. Halbuki bizim milletimiz, hakikî özellikleriyle medenî ve ileri olmaya lâyıktır ve olacaktır. 1923 (Atatürk’ün S.D.II, s. 67)

Bir sohbet esnasında ressam Çallı İbrahim’e söylemiştir:Aynı milletin çocuklarının hep beraber bulunarak birbirlerini tanımaları, birbirlerini sevmeleri ve bu birlik sevgisinden çıkacak yüksek hislere aynen tâbi olmaları güzel bir şeydir. Eğer güzel sanatlar müntesibi sıfatıyla siz bunu tespit ederseniz, bütün millete ve bütün insanlığa hizmet edersiniz. (Hasan Cemil Çambel, Dün-ya gazetesi, 30. 8. 1952)

Fikirler ve inkılâplar, sanatla yayılır.(Atatürk’ten B.H., s. 84)
Güzel sanatların her şubesi için, Kamutay’ın göstereceği alâka ve emek, milletin insanî ve medenî hayatı ve çalışkanlık veriminin artması için çok tesirlidir. 1936 (Atatürk’ün S.D.I, s. 373)

Ankara Halkevi’nde ressamlarla sohbet esnasında söyledikleri:

Arkadaşlar, siz ressamlarla konuşmak ve sanatkârın basit bir tarifini yapmak için gelmiş bulunuyorum. Gerçi sözlerin meslekî faaliyetinizin ve ihtisasınızın bulunduğu bu sahada sanatkârı tarif etmek ve size sizden bahsetmek garip olur amma.. Sanatkârı tarif eden pek çok sanatkârın sözlerini bilirsiniz; lâkin ben size sanatı ve sanatkârı bildiğiniz tariflerden bambaşka, daha doğrusu askerce bir tarifle anlatmak istiyorum: Ben bir bölük komutanıyım, rütbem yüzbaşıdır. Üstümden emir aldım; karşıdaki tepeyi düşmandan gün doğmadan zapt edeceğim. Bu emir üzerine bütün erlerin donatımını tamamlayıp harp hazırlığını yaptıktan sonra karşıdaki tepeyi, gün doğmadan işgal edeceğimizi bölüğüme söyledim. Taarruz başladı. Lâkin tepenin önünde geniş bir vâdi var; bu vâdinin ne kadar zamanda geçilebileceğini tahmin ve hesap etmiş olmama rağmen bu tahmin ve hesapta yanılmışız. Düşmanın da umduğumuzdan daha kuvvetli hazırlığı ve inatçı bir şekilde müdafaasıyla karşılaşmış bulunuyoruz ve gün doğmak üzeredir. Biz, aldığımız emre göre, gün doğmadan tepeyi işgal edecektik. “Gün doğmak üzeredir” diyerek bu tepeyi işgalden vaz mı geçelim? Hayır, zarar yok, geç de olsa, gün de doğsa gayemize erişeceğiz. Taarruz, bütün gücü ve şiddeti ile devam ediyor. Büyük bir cesaretle dövüşe, dövüşe tepenin eteklerine kadar yaklaşmış aslan neferlerin tepeyi işgali artık bir dakika meselesi olmuştur. Güneş yavaş yavaş doğmakta, ancak yarım kurs halinde iken bu tepenin zirvesini ışıldatmaktadır. Fakat birkaç tane er, ellerindeki Türk bayrağını tepenin ışıldayan zirvesine dikmek için bütün gücü ile koşuyor ve tepenin zirvesine şanlı Türk bayrağını dikerken terlemiş alnını günün ilk ışığının vurduğunu hissediyor. İşte sanatkâr da, toplumda uzun çalışma ve çabalardan sonra alnında ışığı ilk hisseden insandır. (İbrahim Ceyhan, Atatürk’e göre Sanatkâr, Atatürk’e Ait Hatıralar, A. Hidayet Reel, s. 159 -160)

Atatürk tarafından yazdırılmıştır :Güzel sanatlarda muvaffakiyet, bütün inkılâpların muvaffak olduğunun en kesin delilidir. Bunda muvaffak olamayan milletlere ne yazıktır! Onlar, bütün muvaffakiyetlerine rağmen medeniyet alanında yüksek insanlık sıfatıyla tanınmaktan daima mahrum kalacaklardır. 1936 (Cevat Abbas Gürer, Cum-huriyet gazetesi, 10. 11. 1941)

Tiyatro sanatçılarına söylemiştir:Efendiler... Hepiniz mebus olabilirsiniz, vekil olabilirsiniz; hattâ cumhurbaşkanı olabilirsiniz; fakat, sanatkâr olamazsınız. Hayatlarını büyük bir sanata vakfeden bu çocukları sevelim...1930 (İ. Galip Arcan Anlatıyor, Ses dergisindenalıntı, Sümerbank dergisi, cilt: 3, sayı:29, 1963)

Elini öpmek isteyen tiyatro sanatçılarına söylemiştir: Sanatkâr el öpmez; sanatkârın eli öpülür!1930 (Vasfi Rıza Zobu, OGünden Bu Güne, s. 323)Bursa’da temsil veren tiyatro sanatçılarınza söyledikleri:Sizleri çok takdir ederim. İnkılâbımızda sizin de mühim hizmetleriniz vardır. Sanatınızı meslek edinerek azmetmenizi, arkadaşlarınızla samimî olarak geçinmenizi bilhassa tavsiye ederim. Sizin vatana en büyük hizmetiniz, Anadolumuzu baştan başa dolaşıp halkımıza sanatın ne olduğunu anlatmanız olacaktır. 1926 (Atatürk’ün S.D.V, s. 44)
Yabancı bir ressamın yaptığı yağlıboya portresinde, bazı arkadaşlarının benzeyişte kusur bulmaları üzerine söyledikleri: - Olabilir! Fakat inanır mısınız, bu portre bir aralık bana son derece benzemişti; fakat, üstat durmasını bilmedi! Sanatkârlar, komutanlar gibi durmasını bilmelidirler; aksi takdirde vardıkları başarı düzeyinden iniş başlar. (Atatürk’ten B.H., s. 39)Edebiyat denildiği zaman şu anlaşılır: Söz ve mânayı, yani insan dimağında yer eden, her türlü bilgileri ve insan karakterinin en büyük duygularını, bunları dinleyenleri veya okuyanları, çok alâkalı kılacak surette söylemek ve yazmak sanatı. Bunun içindir ki, edebiyat, ister nesir halinde olsun, ister nazım şeklinde olsun, tıpkı resim gibi, heykeltraşlık gibi bilhassa musiki gibi, güzel sanatlardan sayıla gelmektedir. Beşeriyette, en müspet ilim ve en ince teknik esaslarına dayanan hayatla ve kanla karşılaşmak, kendileri için alında yazılı olan askerlik gibi yüksek bir idealist meslek dahi, kendini içinde bulunduğu topluma anlatabilmek ve bu büyük insanlık ve kahramanlık yolculuğunu hazırlayabilmek için, uyandırıcı, hedeflendirici, yürütücü ve nihayet fedakâr ve kahraman yapıcı vasıtayı, edebiyatta bulur. Bu itibarla, edebiyatın her insan cemiyeti ve bu cemiyetin hal ve istikbalini koruyan ve koruyacak olan her teşekkül için, en esaslı terbiye vasıtalarından biri olduğu, kolaylıkla anlaşılır. Bunun içindir ki Türkiye Cumhuriyeti Kültür Bakanlığı, edebiyat öğretiminde şu noktalara, bilhassa ehemmiyet ve kıymet vermelidir: a) Türk çocuğunun kafasını, fıtrî yaradılışındaki dikkat ve itinaya göre oluşturmak. Bu, Cumhuriyetin sıhhî düzeni ile alâkadar olan vekâlete de yönelen bir vazifedir. b) Güzel muhafaza edilen Türk kafa ve zekâlarını açmak, yaymak, genişletmek. Bu, bilhassa Kültür Bakanlığı’nın vazifesidir. Bununla birlikte olarak, istidatlı Türk çocuk kafalarına müspet ilim ve maddî teknik mefhumlarını, yalnız nazarî olarak değil, aynı zamanda pratik vasıtalar ile de yerleştirmek. c) Bir taraftan da, Türk kafalarındaki kabiliyetleri, Türk karakterindeki sağlamlıkları, Türk duygularındaki yükseklik ve genişlikleri, kendilerini hiç zorlamadan, tabiî bir tarzda ve olduğu gibi ifadeye onları alıştırmak. Bunlar yapılınca, netice şu olacaktır: Türk çocuğu konuşurken, onun ifade ve anlatış tarzı, Türk çocuğu yazarken, onun ifade üslûbu, kendisini dinleyenleri, onun yürüdüğü yola götürebilecek bu kabiliyeti sayesinde, Türk çocuğu kendisini dinleyen veya yazısını okuyanları, peşine takarak yüksek Türk ülküsüne iletebilecek, ulaştırabilecektir. Bu edebiyat telâkkisi, böyle bir edebiyat öğretimi sayesindedir ki, edebiyat anlamından anlaşılan gayeye varmak mümkün olabilir. 1937 (Afetinan, AtatürkHakkında H.B., s. 272-273)
İnsanlarda birtakım ince, yüksek ve temiz duygular vardır ki insan onlarla yaşar. İşte o ince, yüksek, derin ve temiz duyguları en ziyade duyabilen ve diğer insanlara duyurabilen, şairdir. (Ahmet Cevat Emre, Muhit Mec., Sene : 1, No. 2, 1928, s. 65)
29 Ağustos 1928 akşamı Dolmabahçe Sarayı’nda çoğunluğu şair ve yazarlardan kurulu bir sofrada şair Halit Fahri Ozansoy’a yazdırmıştır :Kesinlikle, dahil olduğun parlak Türk devrinde şair olduğunu ispat edeceksin. Şiirlerin şen, neşeli, faal Türk milletinin sevinç, neşe, faaliyet, his ve hareketlerini şakıyacaktır. Buna mevcudiyetini hasredeceksin! Kökü çok büyük olan, dalları ondan daha büyük olacak olan bir ırkın çocuğu olarak, mensup bulunduğun millete lâyık şiirler yazacaksın. Bunu yaparsan kimse itiraz edemez ve kabul ediyorum ki, o zaman muvaffak oldum diyeceksin. 1928 (Halit Fahri Ozansoy, Edebi-yatçılar Çevremde, 1970, s. 263)
Ben edebiyatı ve şiiri severim.1915 (İbrahim Alâettin Gövsa, Acılar, s. 9)

Güzel konuşmak için, serbest olmak ve kelimelerin mânalarını yerinde yapılan jestlerle takviye etmek lâzımdır. 1932 (Lütfi Aksoy, Atatürk’e Ait BilinmeyenHatıralar, Yeni Mecmua, No: 19, 8. 9. 1939)

Hayatta musiki lâzım mıdır? Hayatta musiki lâzım değildir; çünkü hayat musikidir. Musiki ile alâkası olmayan yaratıklar insan değildirler. Eğer söz konusu olan hayat, insan hayatı ise musiki mutlaka vardır. Musikisiz hayat, zaten mevcut olamaz. Musiki hayatın neşesi, ruhu, sevinci ve her şeyidir. Yalnız musikinin nev’i, üzerinde düşünmeye değer.1925 (Atatürk’ün S.D. II, s. 231-232)

Güzel sanatların hepsinde, ulus gençliğin ne türlü ilerletilmesini istediğinizi bilirim. Bu, yapılmaktadır. Ancak, bunda en çabuk, en önde götürülmesi gerekli olan Türk musikisidir. Bir ulusun yeni değişikliğine ölçü, musikide değişikliği alabilmesi, kavrayabilmesidir. Bugün dinletmeye yeltenilen musiki, yüz ağartacak değerde olmaktan uzaktır. Bunu açıkca bilmeliyiz. Ulusal, ince duyguları, düşünceleri anlatan yüksek deyişleri, söyleyişleri toplamak, onları bir gün önce, genel son musiki kurallarına göre işlemek gerektir. Ancak bu düzeyde, Türk ulusal musikisi yükselebilir, evrensel musikide yerini alabilir. 1934 (Ayın Tarihi, Sayı 12, 1934. s. 23)

Atatürk tarafından yazdırılmış bir nottan:Bir millet çok şeyde inkılâp yapabilir ve bunların hepsinde de muvaffak olabilir; fakat, musiki inkılâbıdır ki, milletin yüksek gelişiminin işaretidir. 1936 (Cumhuriyet gazetesi, 5.9.1936)

Çankaya’da müzisyenlere söylemiştir :- Osmanlı musikisi, Türkiye Cumhuriyeti’ndeki büyük inkılâpları terennüm edecek kudrette değildir. Bize yeni bir musiki lâzımdır ve bu musiki özünü halk musikisinden alan çok sesli bir musiki olacaktır. İtiyat dediğiniz şeye gelince, sizin Osmanlı musikinizi Anadolu köylüsü dinler mi? Dinlemiş mi? Onda o musikinin itiyadı yoktur. 1934 (A.Adnan Saygun, Atatürk ve Musiki, s. 48-49)

Musikisiz devrim olmaz. (Falih Rıfkı Atay, Çankaya 1969, s. 410)

Eski musikiyi batı musikisine üstün çıkarmak için çalışanlar bir ufak gerçeği fark edemez görünürler. Bu gerçeği kısaca ifade etmek lâzım gelirse diyebiliriz ki, bütün bu canlandırma işinde ele alınan musiki parçaları, Türklerin herhangi bir âyinde, şenlikte bütün maddî ve hissî kabiliyetlerini yüksek derecede kullanarak oynamalarına yarayan nağmelerdir. Bu fasıldan olan musikiyi bugünün dans parçaları gibi saymakta hata yoktur. Ancak, bugünkü Türk kafası musikiyi düşündüğü zaman yalnız basit oyunlara yarayacak, insanlara basit ve geçici heyecan verecek musiki aramıyor. Musiki dendiği zaman, yüksek duygularımızın, hayat ve hâtıralarımızın ifadesini bulan bir musiki istiyoruz. Bugünkü Türkler musikiden, diğer yüksek ve hassas cemiyetlerin beklediği hizmeti bekliyor. İşte bu bakımdan klâsik Osmanlı musikisini canlandırmaya çalışanların çok dikkatli bulunmaları gerekir. Biz, bir Türk bestesini dinlediğimiz zaman ondan geçmişin uyanma bırakması lâzım gelen hikâyesini kalbimize giren oklar gibi duymak isteriz. Acı olsun, tatlı olsun biz, bir beste dinlerken ve farkında olmaksızın hislerimizin incelir olduğunu duymak isteriz. Bütün bunlardan başka musikiden beklediğimizin maddî, fikrî ve hissî uyanıklık ve çevikliğin takviyesi olduğuna şüphe yoktur. Yeni şairlerimizden, ediplerimizden, musiki bilginlerimizden ve bilhassa ses sanatkârlarından istediğimiz ve aradığımız budur. 1938 (Kemal Ünal, Ulus gazetesi. 10. 11. 1939)

Bizim hakikî musikimiz, Anadolu halkında işitilebilir. 1930 (Ayın Tarihi, Sayı: 73, 1930)
Bu gece burada güzel bir tesadüf eseri olarak şarkın en seçkin iki musiki topluluğunu dinledim. Fakat, benim Türk duyguları üzerindeki gözlemim şudur ki, artık bu musiki, bu basit musiki, Türk’ün çok açık ruh ve hissini tatmine kâfi gelemez. Şimdi karşıda medenî dünyanın musikisi de işitildi. Bu ana kadar şark musikisi denilen terennümler karşısında cansız gibi görünen halk, derhal harekete ve faaliyete geçti. Hepsi oynuyorlar. Bu pek tabiîdir. Hakikaten, Türk yaradılıştan şen ve neşelidir. Eğer onun bu güzel huyu bir zaman için fark olunmamışsa, kendinin kusuru değildir. Kusurlu hareketlerin acı, felâketli neticeleri vardır. Bunu fark etmemek, kabahattir. İşte Türk milleti bunun için gamlandı. Fakat, artık millet hatalarını kanı ile düzeltmiştir; artık gönlü rahattır, artık Türk şendir, yaradılışında olduğu gibi. Artık Türk şendir, çünkü ona ilişmenin tehlikeli olduğu tekrar ispat istemez, kanaatindedir. Bu kanaat aynı zamanda temennidir. 1928 (M.E.İ.S.D.I,s. 32-33)
Atatürk tarafından yazdırılmıştır :Güzel sanatlarda muvaffakiyet, bütün inkılâpların muvaffak olduğunun en kesin delilidir. Bunda muvaffak olamayan milletlere ne yazıktır! Onlar, bütün muvaffakiyetlerine rağmen medeniyet alanında yüksek insanlık sıfatıyla tanınmaktan daima mahrum kalacaklardır. 1936 (Cevat Abbas Gürer, Cum-huriyet gazetesi, 10. 11. 1941)

Tiyatro sanatçılarına söylemiştir:Efendiler... Hepiniz mebus olabilirsiniz, vekil olabilirsiniz; hattâ cumhurbaşkanı olabilirsiniz; fakat, sanatkâr olamazsınız. Hayatlarını büyük bir sanata vakfeden bu çocukları sevelim...1930 (İ. Galip Arcan Anlatıyor, Ses dergisindenalıntı, Sümerbank dergisi, cilt: 3, sayı:29, 1963)

Elini öpmek isteyen tiyatro sanatçılarına söylemiştir: Sanatkâr el öpmez; sanatkârın eli öpülür!1930 (Vasfi Rıza Zobu, OGünden Bu Güne, s. 323)Bursa’da temsil veren tiyatro sanatçılarınza söyledikleri:Sizleri çok takdir ederim. İnkılâbımızda sizin de mühim hizmetleriniz vardır. Sanatınızı meslek edinerek azmetmenizi, arkadaşlarınızla samimî olarak geçinmenizi bilhassa tavsiye ederim. Sizin vatana en büyük hizmetiniz, Anadolumuzu baştan başa dolaşıp halkımıza sanatın ne olduğunu anlatmanız olacaktır. 1926 (Atatürk’ün S.D.V, s. 44)
Yabancı bir ressamın yaptığı yağlıboya portresinde, bazı arkadaşlarının benzeyişte kusur bulmaları üzerine söyledikleri: - Olabilir! Fakat inanır mısınız, bu portre bir aralık bana son derece benzemişti; fakat, üstat durmasını bilmedi! Sanatkârlar, komutanlar gibi durmasını bilmelidirler; aksi takdirde vardıkları başarı düzeyinden iniş başlar. (Atatürk’ten B.H., s. 39)Edebiyat denildiği zaman şu anlaşılır: Söz ve mânayı, yani insan dimağında yer eden, her türlü bilgileri ve insan karakterinin en büyük duygularını, bunları dinleyenleri veya okuyanları, çok alâkalı kılacak surette söylemek ve yazmak sanatı. Bunun içindir ki, edebiyat, ister nesir halinde olsun, ister nazım şeklinde olsun, tıpkı resim gibi, heykeltraşlık gibi bilhassa musiki gibi, güzel sanatlardan sayıla gelmektedir. Beşeriyette, en müspet ilim ve en ince teknik esaslarına dayanan hayatla ve kanla karşılaşmak, kendileri için alında yazılı olan askerlik gibi yüksek bir idealist meslek dahi, kendini içinde bulunduğu topluma anlatabilmek ve bu büyük insanlık ve kahramanlık yolculuğunu hazırlayabilmek için, uyandırıcı, hedeflendirici, yürütücü ve nihayet fedakâr ve kahraman yapıcı vasıtayı, edebiyatta bulur. Bu itibarla, edebiyatın her insan cemiyeti ve bu cemiyetin hal ve istikbalini koruyan ve koruyacak olan her teşekkül için, en esaslı terbiye vasıtalarından biri olduğu, kolaylıkla anlaşılır. Bunun içindir ki Türkiye Cumhuriyeti Kültür Bakanlığı, edebiyat öğretiminde şu noktalara, bilhassa ehemmiyet ve kıymet vermelidir: a) Türk çocuğunun kafasını, fıtrî yaradılışındaki dikkat ve itinaya göre oluşturmak. Bu, Cumhuriyetin sıhhî düzeni ile alâkadar olan vekâlete de yönelen bir vazifedir. b) Güzel muhafaza edilen Türk kafa ve zekâlarını açmak, yaymak, genişletmek. Bu, bilhassa Kültür Bakanlığı’nın vazifesidir. Bununla birlikte olarak, istidatlı Türk çocuk kafalarına müspet ilim ve maddî teknik mefhumlarını, yalnız nazarî olarak değil, aynı zamanda pratik vasıtalar ile de yerleştirmek. c) Bir taraftan da, Türk kafalarındaki kabiliyetleri, Türk karakterindeki sağlamlıkları, Türk duygularındaki yükseklik ve genişlikleri, kendilerini hiç zorlamadan, tabiî bir tarzda ve olduğu gibi ifadeye onları alıştırmak. Bunlar yapılınca, netice şu olacaktır: Türk çocuğu konuşurken, onun ifade ve anlatış tarzı, Türk çocuğu yazarken, onun ifade üslûbu, kendisini dinleyenleri, onun yürüdüğü yola götürebilecek bu kabiliyeti sayesinde, Türk çocuğu kendisini dinleyen veya yazısını okuyanları, peşine takarak yüksek Türk ülküsüne iletebilecek, ulaştırabilecektir. Bu edebiyat telâkkisi, böyle bir edebiyat öğretimi sayesindedir ki, edebiyat anlamından anlaşılan gayeye varmak mümkün olabilir. 1937 (Afetinan, AtatürkHakkında H.B., s. 272-273)
İnsanlarda birtakım ince, yüksek ve temiz duygular vardır ki insan onlarla yaşar. İşte o ince, yüksek, derin ve temiz duyguları en ziyade duyabilen ve diğer insanlara duyurabilen, şairdir. (Ahmet Cevat Emre, Muhit Mec., Sene : 1, No. 2, 1928, s. 65)
29 Ağustos 1928 akşamı Dolmabahçe Sarayı’nda çoğunluğu şair ve yazarlardan kurulu bir sofrada şair Halit Fahri Ozansoy’a yazdırmıştır :Kesinlikle, dahil olduğun parlak Türk devrinde şair olduğunu ispat edeceksin. Şiirlerin şen, neşeli, faal Türk milletinin sevinç, neşe, faaliyet, his ve hareketlerini şakıyacaktır. Buna mevcudiyetini hasredeceksin! Kökü çok büyük olan, dalları ondan daha büyük olacak olan bir ırkın çocuğu olarak, mensup bulunduğun millete lâyık şiirler yazacaksın. Bunu yaparsan kimse itiraz edemez ve kabul ediyorum ki, o zaman muvaffak oldum diyeceksin. 1928 (Halit Fahri Ozansoy, Edebi-yatçılar Çevremde, 1970, s. 263
Bizler alaturka müziğe alışmışız; ama, yeni nesiller alafranga müziğe alışmalıdırlar. (Kâzım Özalp, Özalp Atatürk’ü Anla-tıyor, Milliyet gazetesi, 27. 11. 1969)

Çocuklarınızın ve gelecek nesillerin musikisi, batı medeniyetinin musikisidir.(Falih Rıfkı Atay, Çankaya, 1969,s.410)

Biz, çok defa, bu musikinin tam haysiyetini bulamıyoruz. İşte bu dinlediğimiz, hakiki Türk musikisidir ve hiç şüphesiz, yüksek bir medeniyetin musikisidir. Bu musikiyi, bütün dünyanın anlaması lâzımdır. Fakat, onu bütün dünyaya anlatabilmek için, bizim milletçe, bugünkü medenî dünyanın seviyesine yükselmemiz lâzımdır.(Mesut Cemil Anlatıyor: Nükte, Fıkra ve Çizgi-lerle Atatürk II, 1954, Der : N.A. Banoğlu, s. 52) Biz batınınkini hürmetle dinlediğimiz gibi, bizim musikimiz de bütün dünyada hürmetle dinlenecek bir halde olmalıdır.(Osman Ergin, Hafız Yaşar Okur’dan naklen, Türkiye Maarif Tarihi, Cilt: 5, 1943, s. 1534-1535)

Bu oyun, milletimizin erkek oyunu, kahraman oyunudur; bilmek lâzım!1935 (Fahrettin Altay, 10 Yıl Savaş ve Sonrası, 1970, s. 398)

Selim Sırrı (Tarcan)’ın bir kız öğrenci ile zeybek oyununu izledikten sonra söyledikleri:Selim Sırrı Bey, zeybek raksını geliştirirken ona bir medenî şekil vermiştir. Bu sanatkâr üstadın eseri hepimiz tarafından kabul edilerek millî ve sosyal hayatımızda yer tutacak kadar olgunlaşmış, estetik bir şekil almıştır. Artık Avrupalılara; “Bizim de mükemmel bir raksımız var” diyebiliriz ve bu oyunu salonlarımızda, müsamerelerimizde oynayabiliriz. Zeybek dansı, her toplumsal salonda kadınla beraber oynanabilir ve oynanmalıdır. 1925 (Atatürk’ün S.D.V, s. 38)

Dünyada medenî, ileri ve olgun olmak isteyen herhangi bir millet, mutlaka heykel yapacak ve heykeltraş yetiştirecektir. Abidelerin şuraya buraya tarihî hatıralar olarak dikilmesinin dine aykırı olduğunu iddia edenler, din hükümlerini gereği gibi araştırıp tetkik etmemiş olanlardır. 1923 (Atatürk’ün S.D. II, s. 66)

Aydın ve dindar olan milletimiz, ilerlemenin vasıtalarından biri olan heykeltraşlığı en son derecede ilerletecek ve memleketimizin her köşesi, ecdadımızın ve bundan sonra yetişecek evlâtlarımızın hatıralarını güzel heykellerle dünyaya ilân edecektir. 1923 (Atatürk’ün S.D. II, s. 66)

Mimar Koca Sinan’ın eserlerinin en yoğun bulunduğu İstanbul’da ve son şaheserinin yapıldığı Edirne’de, ona bir anıt dikilmelidir. Ancak, Cumhuriyetimizin başkenti Ankara’da da bütün Türk büyüklerinin heykelleri ve anıtlarının dikilmesi, gelecek nesillere örnek olmaları bakımından lâzımdır. 1935 (Afetinan, Mimar Koca Sinan, s. 67)

Eski milletler büyük çalışmalar sonunda kendilerine has birer mimarî stil yaratmışlardır. Son asrın sanat çalışma ve düşünceleri sonunda da modern bir mimarlık doğmuştur. Fakat, bu modern mimarlık da her milletin düşünce ve karakter farklarıyla birbirinden ayrı bir görünüş ve anlamdadır. Bir İtalyan modern mimarlığıyla bir Alman modern mimarlığı arasında çok değişiklikler vardır. Bu modern mimarlıklar bütün görünüşleriyle de hangi milletin malı olduğunu anlatmaktadırlar. Bizde de asrın bütün düşünce ve ihtiyaçlarına cevap verecek, ruhlarımızı okşayacak bir modern mimarlık lâzımdır. Fakat, bu modern mimarlık diğer milletlerin taklitçiliği değil, yurdumuza has, Türklüğe özgü bir mimarlık olmalıdır. Yapılan bazı binaları görüyorum; bunlar bir Avrupa modern mimarlığının aynen kopyasıdır. Bize orijinal bir modern Türk mimarlığı lâzımdır. Eminim ki, yetişmekte olan genç Türk mimarları, bu haklı isteğimde olumlu bir yaratıcılığa erişeceklerdir.(Mimar Hikmet Koyunoğlu, Kül-tür ve Sanat, sayı : 5,1977


*alıntı..