29.12.2010

YENİ YIL..


İşte yine bir yıl daha geride kalıyor..


Acısı ile,tatlısı ile..


Sevinci ile,hüznü ile..


Geriye dönüp baktığımızda,nedendir bilinmez aklımızda daha çok yaşadığımız hayal kırıklıkları,
başarısızlıklarımız,dargınlıklarımız,parasızlıklarımız,kayıplarımız kalıyor..


Aslında ,bir an bile olsa hiç mi gülmüyoruz,hiç mi kahkaha atmıyoruz,hiç mi birisini alkışlamıyoruz..


Geçen zamanı geri getiremeyiz..


Yaşadıklarımızın bize öğrettiklerinin ,olaylardan çıkartabildiğimiz derslerin farkına varabiliyorsak belki
bundan sonra daha  doğru ve iyi şeyler yapabiliriz.


Belki her geçen yıl,ay,gün tek tek ne yaptığımı,neler yaşadığımı,nelere sevinip,nelere üzüldüğümü hatırlayamam.


Ama her zaman kendimi daha çok geliştirmeye,çevremdekilere,aileme,arkadaşlarıma karşı daha iyi,daha yararlı,daha sevecen olmaya çalışırım.Bundan sonra da öyle olacağım.


Şimdi düşünüyorum..


2010'da neler yapmışım diye..


Tek tek hatırlayamasam da;


*28 Haziran 2010'da oğlumuz İstanbul Tıp Fakültesi'nden mezun oldu.İlk 30 başarılı Doktordan biri oldu.Onunla her zaman gurur duyuyoruz.Şimdi mecburi hizmetini yerine getiriyor.TUS'un sonucunu bekliyor.
*2007 yılının sonunda  en son işimden (sigorta) ayrılmıştım..Sürekli kendime uygun iş aradım.
*Ağustosun ilk günlerinde eşim ikinci defa aynı iş yerinden ekonomik zorluklar nedeniyle çıkarıldı.
*Ben de,hemen kendime iş bulmak için harekete geçtim.
*5 Ağustos 2010'da Re/max'da Gayrimenkul Danışmanı olarak işe alındım.
*1 Eylül 2010 'dan itibaren son 3 yıl araştırıp,birçok ofisle görüşme yapıp çalışmayı çok istediğim RE/MAX'da artık ben de Gayrimenkul Danışmanı oldum.(O şimdi Gayrimenkul Danışmanı..)
*Eşim şimdi bana destek oluyor.
*Yine Ağustos Ayında lise üçüncü (11.sınıf) sınıfa geçen kızımın  Türkiye'nin en iyi ve başarılı dershanelerinden birisine kaydını yaptırdım.
*Kızım okulunda ve dershane de çok başarılı..İnşallah gelecek sene gireceği Üniversite sınavında çok istediği  Mimarlık Bölümünü kazanır.
*Halen yeni başladığım emlak sektöründe kendimi geliştirmeye, başarılı olmaya, para kazanmaya çalışıyorum.
*Aralık 2010'da eşimle gittiğim ''Body Worlds-Yaşam Döngüsü'' Sergisini gezdikten sonra,hayatta yaşanan hırsların,savaşların ne kadar boş ve anlamsız olduğunu bir kere daha anladım.Bu dünyadan gittikten sonra ,geriye bir tek adımız kalıyor.


2010 yılna ait hatırladığım önemli olaylar bu kadar şimdilik.


365 gün neler yaptığımı tek tek hatırlayamıyorum.


İnsana yaşadığı an önemli de gelse ,demek sonradan unutulabiliyor.


2011 yılının herkes için çok daha iyi olmasını diliyorum.
Dünya'da sevgi,barış,refah olur inşallah.
Terörün, kazaların ,ağır hastalıkların olmamasını diliyorum.
Kimsenin işsiz kalmamasını,geçim sıkıntısı çekmemesini diliyorum.
Türkiye Cumhuriyeti'nin her zaman Atatürk ilkelerine bağlı,çağdaş,laik olmasını diliyorum.
Çocuklarımızın daha küçücük yaşta sınav yarışında harap edilmemesini,çocukluklarını sağlık ve mutlulukla yaşamalarını diliyorum.
Asgari ücretin,yeterli bir seviyeden başlamasını diliyorum.
Gelir dağılımının dengeli olmasını diliyorum.
Memleketi yönetenlerin,birbirleriyle kavga edeceklerine birlik olup,daha yararlı işler yapmasını diliyorum.
Yeni Yılın size ve sevdiklerinize sağlık,mutluluk,huzur,başarı getirmesini diliyorum.


Güle güle 2010..
İnşallah hoşgelirsin 2011..


selma er.

28.12.2010

Stil Sahibi Evin 7 Altın Kuralı

Siz de evinizi sıradanlıktan kurtarmak isteyen dekorasyon meraklılarındansanız, bu yazı tam sizin için. Eğer bu cesaret isteyen harekete başlamaya karar verirseniz işte izleyeceğiniz yedi yol:

1. kural: Stil

Evinize kişilik katacak, kendinize ve yaşam biçiminize yakın bir tarz belirleyiniz. Akdeniz, etnik, tropikal, minimal, artdeco, Osmanlı gibi... Bütün çalışmanız bu ilk ve ana kuralın etrafında şekilleneceğinden bu konuda çok iyi karar vermelisiniz.


Eğer bütçeniz kısıtlıysa, elinizdeki mobilyalarınızın çoğunun stili neyse, o yönde gitmenizi tavsiye ederim. Eğer, bu işe bir bütçe ayırabiliyorsanız, gözlerinizi kapatıp hayalinizdeki evi gözünüzün önüne getirin. İşte stiliniz belirlendi.

2. kural: Kullanım şekli

Burası sizin eviniz ve sadece sizi mutlu etmesi gerekiyor. Dolayısıyla kurallara sıkışıp kalmayın. Evde yemek yemiyor musunuz; o zaman o kocaman yemek masanızı yeni eve çıkan kardeşinize verin.


Orta sehpanız tam istediğiniz ortamı salonunuzda sağlayacaktır. Böylece ne zamandır istediğiniz L kanepe için artık salonda yeriniz var. Eşiniz salonda otururken akşamları mutfakta tıkıldığınızı mı hissediyorsunuz; mutfak duvarınızdan salonunuza açılacak bir dikdörtgen boşluk ev yaşamınıza yeni bir boyut kazandıracaktır. Boşluğun üstüne yaptıracağınız tezgahla, akşam içkileri için barınız hazır.

3. kural: Duvarlar

Eviniz küçük ve az ışık alıyorsa genel olarak açık renklere yönelin. Manzaralı pencerenizin karşısına şık bir ayna koyarak, ışığınızı ikiye katlayın. Evinizin bir duvarında değişiklik yaparak, duvar kağıdı veya taş kaplama gibi malzemelere yer verebilirsiniz. Ya da sadece farklı bir renge boyatarak bir odak noktası yaratabilirsiniz.

4. kural: Zeminler

Eviniz istediğinizden küçükse zeminlerinizde koyu parke ve taş döşemelerini tercih etmeyiniz. Mümkünse tüm mekanlarda aynı malzemeyi devam ettiriniz. Eğer döşemeniz koyu renkse ve değiştirme imkanınız yoksa, o zaman halılarınızı açık renklerde seçiniz. Yerlerde küçük aksesuarlara yer vermeyiniz.

5. kural: Perdeler

Perdelerinizi sade modeller ve dikkat çekmeyecek renklerden seçin. Arka planda kalmalarına izin verin. Perdelerin dekorasyonunuzu tamamlayıcı fonksiyonel öğeler olarak kalması yeterli olacaktır. Unutmayın, misafirlerinizin aklında evinizin kalması gerekiyor, perdelerinizin değil.

6. kural: Mobilyalar

Mevcut mobilyalarınızın kumaş ve cilalarını değiştirerek farklı bir hava yaratabilirsiniz. Kanepe ve koltuklarınıza kumaş seçerken, sadece biri için desenli kumaşı tercih edin. Örneğin kanepeniz düz renk ise ikili berjer takımınız floral kumaşlı olabilir.


Aynı formül ahşaplar için de geçerlidir. Bütün mobilyalarınız meşe ise sadece bir tanesi 'wenge' olabilir. Bunun dışında üçüncü bir ahşap cinsi evinizin bütünlüğünü bozacaktır. Ya da şöyle diyelim, bundan sonrası ancak uzman ellerle çözümlenebilir.

7. kural: Aksasuarlar

Öncelikle az çoktur ilkesinden yola çıkalım. Aksesuarlarınızı özenle ayrıştırın ve eviniz için belirlediğiniz tarz dışında olanları ayırın. Demode çerçeveler, eski yüzlü kuru çiçek aranjmanlar ile vedalaşın.
En az bir tane canlı, uzun boylu, yeşil bir bitkiniz olsun. Nasıl sizin kendinizle bütünleştirdiğiniz bir parfümünüz varsa, evinizin de bir kokuya ihtiyacı var. İçeri girdiğinizde sizi ferahlatacak güzel bir koku için, mum, oda ve nevresim spreyleri, tütsü ve halı tozlarından faydalanabilirsiniz.

*alıntı..(kaynak:mimarhaber.com)

15.12.2010

''BODYWORLDS-YAŞAM DÖNGÜSÜ'' Sergisi'ne Gittim..

‎250.000'den fazla ziyaretcisiyle Türkiye'nin en büyük etkinliği BODY WORLDS sergisi yoğun talep üzerine 27 MART 2011’e kadar uzatıldı!!
************************************************************
Yoğun talep üzerine Body Worlds Sergisi
18-19 Aralık 2010 09:00 - 20:00 saatleri arasında ziyarete açık olacaktır.
*************************************************************

Bu gün çok soğuk bir İstanbul havasında eşimle birlikte sergiyi gezmeye gittik.
Serginin son günleri olmasından dolayı çok çok kalabalıktı.
Okullardan grup olarak gelen öğrenciler çoğunlukta idi.
Bilet sırasında epeyce bekledikten sonra içeriye girebildik.
Sesli dinleme cihazı da aldık.(isteyene 5 TL karşılığında veriyorlar)
Kalabalık yüzünden bakmak istediğim şeylere zor ulaştım.
Sergide fotoğraf çekmek yasak,yine de bazı öğrenciler dayanamayıp cep telefonlarının kamerasından 1-2 görüntü çektiler.
Sergi  hakkında önceden (  sınıf arkadaşları ile gezen kızımdan ve internetten) bayağı bilgi edinmiştim.
Nedense,tahmin ettiğim gibi olmadı.
İzlerken çok heyecanlanmadım,daha yaşarken bedeninin tamamını bu amaçla bağışlayan insanları görünce ağlamadım da..
Ama izlediklerim bana çok şey düşündürdü..
Anne rahminde,doğmadan ölen ceninleri gördüm.
Dünya'ya gelmeye hazırlanan bebeklerin daha 1-2-3-4-5-6-7 haftalık ''cenin halini'' gördüm.
Cenin,8.haftalık olunca birden daha hızlı değişime uğruyor ve daha hızlı gelişmeye başlıyor!
Plesenta gördüm..İkiz bebek plesantasını da gördüm.Ayrı yumurta ikizine ait imiş.
Ben de ayrı yumurta ikizlerinden biriyim.İkiz kardeşim var.Bana hiç benzemeyen ayrı yumurta ikizim!Canımdan çok sevdiğim kardeşim.Bu yüzden gördüğüm ikiz plesantası beni çok etkiledi..
Siz hiç insan kafatası kesitinin içinde gerçek beyin gördünüz mü?
Ben bu gün ilk defa gördüm!
Sağlıklı,sağlıksız,alzheimer hastası  insanların beyinlerini gördüm.
http://www.alzheimer.gen.tr/alzheimernedir.asp
Bazı insanlar için ''beyinsiz'' derler ya..
Aslında herkesin iyi kötü bir beyni var çok şükür!
Bazı insanlar için de kalpsiz derler!      
Kalpsiz insan da yok! Ama yüreksiz,vefasız insanlar var maalesef..
Karaciğer,vücutta en büyük organ imiş.
Sağlıklı ve sağlıksız karaciğerin farkını gördüm.Rengi,büyüklüğü sağlık durumuna göre değişiyor.
Sigara içen ve içmeyen insanların akciğerleri de çok farklı.
Sigara içenlerin akciğeri koyu renk.
Pasif  içiciler de günde en az 5 sigara içmiş kadar oluyormuş.
İnsan vücudunda en çok yer kaplayan organ ne imiş biliyor musunuz?
İnsan bedenini tamamen kaplayan,kapatan derisi imiş..
**Sergiyi gezerken yazdığım kısa notları sizlerle paylaşmak istiyorum;
Dil vücuttaki en güçlü kaslardan biridir.
Bir kadın ömrü boyunca dünyaya 35 çocuk getirme kapasitesine sahiptir.
Hemen hemen 7 yılda bir,vücudumuz bir tam iskelete denk olacak şekilde yenilenir.
Alyuvarlar saniyede 2 milyon adet hızında oluşur.
İnsan vücudunda neredeyse 96.500 km. kandamarı bulunur.
Utandınız mı?Yüzünüz kızardığında mide zarınızda kızarır.
Ortalama insan ömrü boyunca 330 milyon litre hava solur.
Doğduğumuzda 350 kemiğimiz vardır.Çocukluk evresinden sonra 144 tanesi birbirine kaynadı.
Bir yetişkinin ağırlığının %60'ından fazlası su.
Vücut hakkında eğitici ve eğlenceli bilgilerin daha fazlasını öğrenmek için ;

http://www.bodyworlds.com/

(Resmi Bodyworlds Sayfası; Ana Sayfadaki bütün fotoğrafların üzerine tek tek tıklayınız.)
(Geçmiş ve Gelecek Sergiler hakkında da bilgi sahibi olacaksınız.)


http://www.bodyworlds-istanbul.com/

Şaşırtıcı Gerçekler

Bölümünü tıklayıp bakabilirsiniz.

İnsanlar hayatta iken kendi özgür iradeleri ve istekleri ile organ bağışı yapabildikleri gibi,1978 yılından beri uygulanmaya başlayan PLASTİNASYON ile ilgili,tüm bedenlerini PLASTİNAT olmak amacıyla bağışlayabiliyorlar.
Uluslararası Plastinasyon Cemiyeti'nin çalışmaları ile ilgili bilgi edinebilirsiniz.
''Salt fiziksel olanın sunulması,body worlds ziyaretçilerine elle tutulamayan ve ölçülemeyeni hatırlatıyor.Ölümden sonra plastine edilmişlerden,gıyabında ruhu aydınlatıyor.''
''Plastinasyon,bireysel bir matem objesi olan bedeni,bir saygı,öğrenme,aydınlanma ve minnet objesine dönüştürüyor.''
''Bütün bir vücudun diseksiyonu ve plastinasyonu yaklaşık 1.500 çalışma saati gerektirir ve normalde 1 yıl sürer.''

http://www.koerperspende.de/en.html

Plastinasyon aşamaları:
1-Tahnit etme ve Anatomik Diseksiyon,
2-Vüvut yağı ve suyun çıkarılması,
3-Zorlu emdirme,
4-Konumlandırma,
5-Sertleşme.
Bu 5 aşamayı gösteren kısa bir video izledim.
İnsan çok etkileniyor gerçekten.
Sergide ''dokunmak yasak'' yazdığı halde,bazı Plastinat'lara dokundum.Ama sert bir şeye dokunmaktan başka bir şey hissetmedim.
Plastinat'ların çoğu erkek idi.Bir kaç kadın da vardı.
Vücuttaki kaslar pembe,yağlar beyaz görünüyor.
Sergideki her bir Plastinat'a ayrı bir duruş şekli verilmiş.
Bazıları oturuyor,bazıları spor yapıyor-top oynuyor,bir tanesi oturduğu yerde başını öne eğmiş satranç oynuyor,birisi halkaya tutunmuş spor yapıyor,vb..
Her birinin duruş şekline göre kaslarının durumu gözler önüne seriliyor.Bir kol kasının gergin halde iken yelpaze gibi açılmış hali çok ilginç.
Göğüs kafesi,içindeki  organlar,kemikler,omurilik,sinirler,beyin,kalp,akciğer,karaciğer,dalak,
mide,cinsel organlar,bağırsaklar,diğer organlar..
Devasa boyutta bir AT Plastinat,üzerinde İNSAN Plastinat,Çok büyük bir ZÜRAFA Plastinat..
Beni en çok etkileyen de ,iplerle ve tellerle ayrı ayrı bağlanmış, sallanan insan kafatası,kemikleri,organları..Hepsi tek tek tellerin ucunda sallanıyor.Çok emek verilerek hazırlanmış belli ki.
Sergiyi gezerken duvardaki ''Yaşlanma Sanatının Ustaları'' başlıklı Panolarda yazılanlar;
''Onlar,sayıları az bir grubun birer parçası.6 milyarı aşkın bir dünyada onlardan yalnızca 450.000 var.Onlar,yüz yaşını aşmış insanlardır.Dünya'nın diğer bölgelerindeki hastalığa ve dermansızlığa teslim olan emsallerinin aksine bu yaşlılar bedenen ve zihnen diri,sağlıklı ve gençtirler.Bağımsız ve aktif olan bu kişiler ailelerinin önemli parçasıdır.''

1.Pano'da yazılanlar;
''Gökkuşağını yiyin.Yani bolca  sebze ve meyve,balık ve yosun,soya ve togu ile kırmızı şarap,vitaminler,mineraller ve antioksidanlar açısından zengin bir beslenme düzeni süper yaşlıları kanser,kalp hastalığı ve diğer hastalıklara karşı korur.''
2.Pano'da yazılanlar;
''Birisine birşey ifade edin!  ''
3.Pano'da yazılanlar;
''Ömür boyunca öğrenme ve dünyaya katılma ''(1904'de doğan bir kadın 101 yaşında bilgisayar öğrenmiş ve aynı zamanda kilisenin faal üyesi)
4.Pano'da yazılanlar;
''İyimserlik;uzun ömür sağlayan bir mantra''
5.Pano'da yazılanlar;
''Amaçlı bir yaşam !  ''
6.Pano'da yazılanlar;
''Bir yaşam tarzı olarak egzersiz ve hareket'' (yürüyüşe çıkmak,dua etmek,meditasyon yapmak veya bir arkadaşla öğle yemeği yemek.Stresi yok eden bu alışkanlıklar ; bu süper yaşlılar için bir ferahlık ve güç kaynağıdır.)
7.Pano'da yazılanlar;
''Bir yaşam tarzı olarak egzersiz  ve hareket ''
8.Pano'da yazılanlar;
''Az aslında çoktur.%80 oranında doymak,günlük kalori alımının 1.900 ile sınırlamaktır.''
Diğer Panolarda Yazılanlar;
''Kimse sırf belirli bir yaşa gelmekle ihtiyarlamaz.Bizler ideallerimizden vazgeçerek ihtiyarlarız.Yıllar teni buruşturabilir.Ama heveslerimizden vazgeçmek ruhu buruşturur.''
(Samuel Ullman-1840-1924)(Amerika'lı işadamı,insan ve hayırsever)
''Neşe ve kahkaha olduktan sonra varsın kırışıklıklar gelsin.''
(William Shakespeare)

''Yürek atmaz olduğunda ;
-Ölüm ani bir oluş değil,bir süreçtir.
-Ölüm,kalp atışının durmasıyla başlar,
-Bedenin farklı bölgelerine oksijen ve besin maddeleri aktarımı kesintiye uğrar,
-Hücreler ölmeye başlar ve organların  işlevleri durur.
-Önce beyin etkilenir,
-Azalan beyin aktivitesi bilinç ve algıyı azaltır,
-Solunum yüzeyselleşir,işitme ve görme bozuklukları duyulur.Son olarak beynin yaşamsal işlevler üzerindeki denetimi tamamen durur.
-Beyindeki elektrik faaliyetinin sona ermesi ''beyin ölümü''
-Beyin ölümünden 10-20 dk. sonra kalpteki hücrelerin çoğu ölür.
-Karaciğer,akciğer hücre ölümü.
-Sonra herşeyin bitti an!!!Gerçek Ölüm!!!

**Bütün bunlar beni çok etkiledi.
Sergide gördüğüm,okuduğum,yazdığım,hissttiğim şeyleri sizlerle paylaşmak istedim.
**Hala geç kalmış sayılmazsınız;
Sergi yoğun talep üzerine 19 Aralık 2010'a kadar uzatıldı.Mutlaka gidin,izleyin.Bir daha insan bedeninin,beynini,kalbinin gizemlerini böylesine yakından asla göremezsiniz.

http://www.facebook.com/selmaer#!/video/video.php?v=126968070691075&oid=111917215494582&comments

http://www.haber7.com/haber/20101210/Body-Worlds-sergisini-250-bin-kisi-ziyaret-etti.php
selma er.

''Yaşam Döngüsü''

''BODY WORLDS & Yaşam Döngüsü, bedenin ızdırap, hastalık ve optimal sağlık hallerindeki anatomik çalışmaları yoluyla insan bedeninin karmaşıklığını, direncini ve savunmasızlığını gösterir.
İnsan yaşam döngüsü ve yaşlanmanın özel bir sunumunu kapsar – doğum öncesi gelişim ve bebeklikten çocukluk ve ergenliğe, yetişkinliğe ve yaşlılığa kadar.
Bedeni hayat içinde yaşarken gösterir – en parlak çağında ve değişir, büyür, olgunlaşır, doruğa ulaşır ve son olarak solarken.
Yaşlanmayı insanın yaşam döngüsü bağlamında, döllenmedeki yaşam kıvılcımı ile ilham ile yaşanan ileriki yıllar arasındaki doğal bir süreç olarak.
Yaşla ilişkili konularda inanılmaz başarılar ve ibret öykülerinin yanı sıra ömür uzatma araştırmalarındaki en son bulguları sunar.
Yaşı ne olursa olsun, BODY WORLDS & Yaşam Döngüsü sergisi gören herkeste bir yankı uyandıracaktır.

BODY WORLDS Yaşam Döngüsü sergisi ögeleri ve yerleştirmeler aşağıdaki sırada ilerler....

Olağanüstü Dehanın Yürek Burkan Eseri – Hücre bölünmesi hakkında bir multimedya gösterisi ile iki haftalık ile neredeyse dokuz aylık arasında değişen tarihi anatomik koleksiyonlardan alınmış ve plastine edilmiş hayret verici embriyolar ve ceninlerden oluşan bir seçkiyi kapsayan, döllenmeye ve doğum öncesi gelişme sırasında “yaşlanmaya” sarsıcı bir bakış.
Smells Like Teen Spirit – Genç insanların yaratıcılığına bir övgü. Beynin bebeklikten çocukluğa ver ergenliğe kadarki gelişimine ve ergenlerin sanat, müzik, moda ve teknolojiyi etkileyen risk ve orijinalliğe olan düşkünlüklerine bakar.
Sanatçının Bakışı – doğumda ve yaşamın ilerleyen bölümlerindeki görme duyusu ve görüşe dair çarpıcı bir teşhir. Göz hastalıklarından –katarakt ve retinal göz hastalığı- muzdarip Empresyonist ressamlar Claude Monet ve Edgar Degas’ın görüşünün bilgisayarlı simülasyonlarını sunar. Stanford Üniversitesi Oftalmoloji Profesörü Dr. Michael Marmor’un uzmanlığına başvurularak yaratılan teşhir, Monet’nin Giverney manzaralarının yaratımı sırasında karşı karşıya olduğu sorunlar ile Degas’nın Saçını Kurulayan Kadın tablosunu etkileyen görme sorunlarına ışık tutar.
Asırlıklar Köyü – dünyanın farklı yerlerinde, yaşayan en yaşlı insanların bulunduğu coğrafi kümeler –Japonya’nın Okinawa bölgesinden, Sardinya’daki Ovodda’ya ve Pakistan’ın Hunza bölgesine kadar- hakkındaki bulguları sunar. Bu bölgelerde yaşayan ve uzun ömrün ne anlama geldiği hakkındaki kabullerimize kafa tutan bu insanların, bizlere de bir şeyler öğretebilecek ortak vasıfları ve yaşam tarzı uygulamaları olduğu görülmüştür.''
http://www.google.com.tr/images?um=1&hl=tr&lr=lang_tr&biw=1259&bih=599&tbs=isch%3A1%2Clr%3Alang_1tr&sa=1&q=plastinat&btnG=Ara&aq=f&aqi=&aql=&oq=&gs_rfai=

http://www.hurriyet.com.tr/kultur-sanat/haber/17422514.asp?gid=282

13.12.2010

1MKALEM YENİ KAMPANYASI'NA DESTEK VERELİM.''MİNİK AYAKLAR ÜŞÜMESİN''

1MKalem'in ,Bu soğuk kış günlerinde yeni bir kampanya başlattı.


Kampanyası'ya destek için bizler de elimizden gelen yardımı yapalım.çocuklarımız üşümesin.

Kendileri de,yürekleri de..

Bizler onları sevgimizle ve yardımlarımızla ısıtalım..

http://1milyonkalem.blogspot.com/2010/12/yeni-kampanya-minik-ayaklar-usumesin.html

172 erkek 70 kız çocuğu sizden gelecek armağan paketlerini aldığında soğuklar iyice kendini hissettirecek ve kar yağacak.

Kahraman Maraş EKİNÖZÜ Yatılı İlköğretim Bölge Okulu'nda okuyan 242 öğrenci için birer ayakkabı, eldiven almaya ne dersiniz?

Önceliğimiz ayakkabı... Sonra eldiven....
Belki hediye paketinizin içine bir atkı,bir kazak,bir eşofman,bir defter,bir kalem de koymak istersiniz..
Herkesin maddi durumu,giderleri,aile yapısı farklı..
Yeter ki elimizden gelen yardımları yapmak isteyelim,yapabilelim.
Hediye paketinin içine 1-2 satır yazdığımız yeni yıl kartı veya kendimizi anlatan bir mektup koyalım..
"Ben armağan yollamak istiyorum." diyen dostlar lütfen ;
adresine e-posta yazsınlar ki kardeşlerimizin ayakkabı numaralarını paylaşalım.

Elimiz çabuk tutmalıyız şunun şurasında yeni yıla ne kaldı. Haydi minik eller üşümesin, minik ayaklar donmasın!
Destekleriniz için şimdiden teşekkürler..
Yuvamızın,
Yüreğimizin
sımsıcak olduğu,sağlıklı ve mutlu nice güzel yıllar dilerim.
İyi ki varsınız.
selma er.

NOT:15 Aralık 2010 itibarı ile blog arkadaşlarımızın desteği ile kampanyaya %100 katılım oldu.Yardım gönderecek blog arkadaşlarımızın herbirine bir öğrencinin bilgileri ulaştırıldı.Yoğun desteklerinden dolayı özellikle Şebnem hn'a ve KARAKALEM'e kendi adıma teşekkür ediyorum.
İlgili okulun web adresini yazıyorum:http://okulweb.meb.gov.tr/46/09/965775/
Okulun projeksiyon aletine ihtiyacı varmış.
selma er(16 Aralık 2010)

Türk Kılavuz Kaptanlar Haftası kutlanıyor

Türk Kılavuz Kaptanlar Derneği'nce 13-19 Aralık tarihleri arasında düzenlenen 'Kılavuz Kaptanlar Haftası' etkinlikleri, Kadıköy İnciburnu Kaptan Fahrettin Aksu Kılavuzluk İstasyonu'nda düzenlenen törenle başladı.
 
 
Türk Kılavuz Kaptanlar Derneğince düzenlenen Kılavuzluk Haftası'nın birinci günü İnciburnundaki KEGM Kılavuzluk İstasyonunda tören düzenlendi. İstasyona meslek şehidi kılavuz kaptan Fahrettin Aksu'nun adı verildi.
 
 
Bugün gezdiğim Tepe Nautilus Alışveriş Merkezi'nde '' Türk Kılavuz Kaptanlar Haftası '' ile ilgili Fotoğraf Sergisi vardı.Sergi çok güzeldi.Bu özel Hafta anısına Dernek Üyeleri için özel olarak  pullu ve ilk gün damgalı  zarflar hazırlanmıştı.Zarfları masada görünce ben de kendim için bir tane rica ettim.Zarflar sadece dernek üyelerine özel hazırlandığından,bana pullu ve ilk gün damgalı başka bir zarf hazırlayıp verdiler.Anı olarak saklayacağım.
 
Tüm denizcileri,kaptanları,klavuz kaptanları,deniz şehitlerimizi bu özel haftada ben de sevgi ve saygı ile anıyorum.
 
Denizlerimizde uluslararası tüm gemilere hizmet veren,koruyan,yol gösteren,kılavuzluk yapan ''Türk Kılavuz Kaptanları''nı saygı ile selamlıyorum.
 
Yolunuz açık olsun.
 
selma er.

SOĞUK KIŞ GÜNLERİNDE EVSİZLERE YARDIM EDELİM..

(fotoğraf:selma er)
Bu akşam  tv'de haberlerde izledim.Ankara valiliği bu soğuk günlerde evsiz 90 vatandaşımızı tek tek sokaklardan toplayıp,nisan ayı sonuna kadar anlaştığı bir otelde kalmalarını sağlamış.Temiz kıyafet,sağlık muayenesi,günde 3 öğün yemek vermeye başlamış.

http://www.ankara.gov.tr/Portal.asp?X=Read&ID=1082

İnşallah bunun gibi güzel davranışlar,sorumluluk ve yardımseverlik duygusuna sahip olduğuna inandığım vatandaşlarımızın ve yetkililerin duyarlılığı ile tüm Türkiye'de devam eder.

Bu soğuk kış günlerinde,evsiz,işsiz,parasız,kimsesiz,bakıma muhtaç  vatandaşlarımıza yardım edelim.

Onlara sıcacık bir çorba,temiz kıyafetler,temiz yatak ve sevgimizi verelim.

Hayat şartları, insanın başına neler getiriyor.

Hiç kimse işsiz,evsiz,kimsesiz kalmak istemez.

Önce sevgimizle,insanlığımızla onların yürekleri ısıtalım.

Maddi ve manevi yapabileceğimiz yardımlar için Valilik ve Belediyelerin Yetkililerinden bilgi alalım.

Unutmayalım ki,sevgi  paylaştıkça çoğalır.

Allah kimseyi karda kışta,ayazda sokaklarda aç susuz,bakıma muhtaç bırakmasın.

Sokakta kalmış evsizlere rastlarsanız 0212 455 13 00'dan İstanbul  Büyükşehir Belediyesi yardım ekiplerine haber verebilirsiniz...

Herkese sağlıklı ve mutlu günler dilerim.

selma er.

12.12.2010

"Tek ve Tek Başına: Türkan"

Türk Milleti'nin sahip olduğu çok değerli ;

CUMHURİYET KADINI,DOKTOR,ANNE,EĞİTİMCİ..

T ÜR K A N  S AY L A N

Değerli yazarımız,Ayşe Kulin,Prof.Türkan Saylan'ı sonsuzluğa uğurlamamızdan sonra onun adını ve anısını bir kez daha ölümsüzleştirmek için "Tek ve Tek Başına: Türkan" Kitabını yazdı.Çok severek okuduğum,fotoğrafları ve anlatımıyla çok çok özel olan bu kitap O'nu bilmediğimiz yönleriyle  kendisinin ve yakınlarının ifadeleriyle anlatıyor.

Prof.Türkan Saylan,13 Aralık 1935'de doğmuş.

13 Aralık 2010 ' da O'nun doğum gününü kutlayacağız.

O'na verebileceğimiz en güzel doğum günü hediyesi,dualarımız ve ÇYDD'ni maddi ve manevi yönden desteklemek.

Kardelenlerinin okumasını,topluma yararlı birer genç olarak kendi ayaklarının üzerinde durmalarını sağlamak.

İYİ Kİ DOĞDUNUZ TÜRKAN SAYLAN..

İYİ Kİ HASTALARINIZA VE OKUTTUĞUNUZ GENÇLERE IŞIK OLDUNUZ,SIMSICAK BİR YÜREK OLDUNUZ,ÖRNEK OLDUNUZ..

Sizi ve yarattığınız değerleri  sevgi,saygı ve minnetle  anıyorum.

selma er.


http://selmaer3.blogspot.com/2010/05/turkan-saylan-kalbimizde-yasyor.html

http://www.cydd.org.tr/


http://tr.wikipedia.org/wiki/T%C3%BCrk%C3%A2n_Saylan

11.12.2010

TUS (TIPTA UZMANLIK SINAVI)-11 -12 ARALIK 2010


SINAV SONUÇLARI 24.12.2010'DA AÇIKLANDI.


http://www.osym.gov.tr/belge/1-12247/2010-tus-sonbahar-donemi-sonuclarin-aciklanmasi-2412201-.html


***********************************************
http://www.osym.gov.tr/ana-sayfa/1-0/20101211.html

2010 Tıpta Uzmanlık Eğitimi Giriş Sınavı (Sonbahar Dönemi) 11-12 Aralık 2010 Cumartesi ve Pazar günleri Ankara’da yapılacaktır.

ÖSYM’nin, 5 Ekim 2010 tarihinde internet sitesinde kamuoyuna duyurduğu ve daha sonraki sürede de ulusal basında geniş yer alan sınav güvenliğini artırıcı tedbirler bu sınavda da uygulanacaktır. Adaylar sınava içecekleri suyu şeffaf şişe içinde getirebileceklerdir.

Fotoğraflı ve onaylı Özel Kimlik Belgesi olarak sadece Nüfus Cüzdanı veya Pasaport kabul edilecektir. Sürücü Belgesi, Kurum Kimlik Belgesi de dahil başka hiçbir belge özel kimlik belgesi olarak kabul edilmeyecektir. Özel kimlik belgesi olarak nüfus cüzdanını veya pasaportunu ibraz etmeyen aday, gerekçesi ne olursa olsun sınava alınmayacak; sınava alınsa bile sınavı geçersiz sayılacaktır.

Bu sınav için adaya ait soru kitapçığı matbaada tek tek özel olarak paketlenecek ve sınav başladığında her adaya paketi açılmamış bir adet soru kitapçığı paketi verilecektir. Bu paket adayın kendisi tarafından açılmalıdır. Adaylar kendilerine verilen açılmış paketi kesinlikle kabul etmemelidir. Kendisine daha önceden açılmış paket verilen aday, bunun açılmamış bir paketle değiştirilmesini Salon Başkanından ısrarla talep etmelidir.

*alıntı

BUGÜN VE YARIN ANKARA YENİ MEZUN DOKTORLARI MİSAFİR EDİYOR.TUS'A (TIPTA UZMANLIK SINAVI) GİRECEK DOKTORLARIMIZA BAŞARILAR.İNŞALLAH SINAVDA KOPYA VE USULSÜZLÜK OLAYLARI YAŞANMAZ . 3-5 SORUMSUZ KİŞİ YÜZÜNDEN GENÇ DOKTORLARIMIZIN SINAVINDA OLUMSUZLUKLAR OLMAZ.

http://selmaer3.blogspot.com/2010/06/doktor-olmak.html

selma er.

Tutum, Yatırım ve Türk Malları Haftası (12-18 Aralık 2010)

İnsanların parasını, malını eşyalarını, zamanını ve sağlığını gerektirdiği gibi korumak ve kullanmasına tutumlu olmak denir. Tutumluluk hiçbir zaman cimrilik demek değildir.

Tutumlu insan eşyasını, malını düzenli ve temiz kullanır. Zamanını boşuna harcamaz. Kendisine ve çevresine yararlı işlerle geçirir gününü. Böylece kötü alışkanlıklardan da kurtulur. Mutlu ve güvenli olur.

Yalnızca kendimize ait olanı değil, elektriği, suyu, yiyecekleri, okulda kullanılan eşyaları, bize ait olmayan eşyaları kendimizinmiş gibi özenle korumalıyız. Topluma ve arkadaşlarımıza ait olan eşyalara zarar vermemeliyiz.

Tutum ve yatırım, ülkeler için de önemli bir konudur. Çünkü devletler de gelirleriyle giderlerini dengelemek zorundadır. Bir devlet eğer gelir ve giderlerini iyi ayarlarsa; gelir kaynaklarını iyi yatırımlarda kullanırsa kalkınır, zenginleşir ve hiçbir devlete bağımlı kalmaz.
Yurdumuz cumhuriyet döneminde yeni savaştan çıkmış bir ülke idi. Yurdumuzun her köşesi çok büyük zararlar görmüştü. Ellerinde bir şeyleri kalmayan halk yoksulluk içerisinde kıvranıyordu. Atatürk bu duruma çok üzülüyor ve bu durumdaki halka bir şeyler vermek istiyordu.

Atatürk 1923 yılında İzmir İktisat Kongresini topladı. Bu kongrede yurdun bağımsızlığının korunması, yerli mallar üretilmesi ve kullanılması kararlaştırıldı. Dönemin başbakanı İsmet İnönü 12 Aralık 1929 tarihinde T.B.M.M.’de bir konuşma yaptı. Konuşmasında ulusal ekonomi, yerli malı ve tutumlu olma konularını anlattı.

12 Aralığı kapsayan hafta “Tutum Yatırım ve Türk Malları Haftası” olarak kutlanmaktadır. Cumhuriyet döneminde temelleri atılan kendi kendine yeter bir toplum olmadaki ilk adım bugün de devam etmektedir.

Tutum ve yatırım alışkanlığı küçük yaşlarda kazanılır. Ders araçlarını, giysilerini, harçlığını tutumlu kullanan çocuk bu güzel alışkanlığı büyüyünce de devam ettirir. Küçükken boşa akan su musluğu, gereksiz yanan lambayı kapatan çocuk bu güzel alışkanlığı büyüyünce de devam ettirir. Okul çağlarında zamanı iyi değerlendirme alışkanlığı kazanan insan bu huyundan vazgeçmez. O nedenle çocukları küçük yaşlarda tutumlu olmaya özendirmeliyiz.

Tasarruf yapmak, milli kaynakların işletilmesi, yerli fabrikalar kurulması, paranın dış ülkelere gitmesini önlemek, temel tüketim maddelerini öz kaynaklardan karşılamak, ekonomimizi geliştirmek bu haftanın belli başlı amaçları içindedir.

Okullarımızda 12 – 18 Aralık tarihleri arasında kutlanan bu haftada tutum, yatırım ve Türk malları hakkında bilgi verilir. Şiirler okunur, konuşmalar yapılır, skeçler ve oyunlar oynanır. Yerli mallarımız tanıtılmaya çalışılır.
.

* Ak akçe kara gün içindir.
* Ayağını yorganına göre uzat.
* Damlaya damlaya göl olur.
* Har vurup, harman savurma.
* İşten artmaz, dişten artar.
* Bugünün işini yarına bırakma.
* Güvenme varlığa, düşersin darlığa.
* Sakla samanı, gelir zamanı.
* Tutumlu olan kimse fakir olmaz.
* Cennetin kapısını cömert açar.
* Ucuzdur vardır illeti, pahalıdır vardır hikmeti.
* Ekmek olmayınca, yemek olmaz.
* Gençlikte taş taşı, ihtiyarlıkta ye aşı.
* Yerli malı Türk’ün malı, her Türk onu kullanmalı.


*alıntı

5.12.2010

5 Aralık 1934'de Atatürk Türk kadınına seçme ve seçilme hakkı verdi.

5 Aralık 1934'de Atatürk Türk kadınına seçme ve seçilme hakkı verdi.


Maalesef,özellikle kırsal kesimde,Doğu Anadolu'da,Güneydoğu Anadolu'da yaşayan eğitim alamamış,ekonomik bağımsızlığı olmayan,kocasına bağımlı olduğunu düşünen kadınlarımız seçimlerde ya oy kullanamıyor, ya da baskı ile belli bir partiye/kişiye oy vermek zorunda bırakılıyor.
Eğitim şart..
Özellikle kız çocuklarının okutulması şart.
Aile planlaması şart...

Bir de büyük şehirde yaşadığı, eğitimli olduğu halde Oy kullanma zahmetine katlanmayan bilinçsiz  ve sorumsuz insanlar var! (bilinçli olup,seçimlerde kendi özgür iradeleri ile geçerli oy kullananlar hariç tabii ki..)
ATA'mıza minnettarız.
ATA'mızın izinde daha aydınlık günler dileği ile..
selma er.

1.12.2010

Evinizin Satış Değerini Arttırmanın Yolları ;

 
Evinizi yenileyerek satmak genelde fiyatının yükselmesini sağlar. Peki halen evin içinde yaşıyorsanız ve yenilemeye bütçeniz yetmiyorsa neler yapabilirsiniz? İşte dezavantajınızı avantaja çevirecek öneriler;

• Piyasa araştırması yapın: Evinizin kısa sürede satılma ihtimalini arttırmak istiyorsanız, öncelikle evinizi hangi tip müşterilerin almak isteyebileceğini belirleyin ve o müşterilerin beğenilerine göre değişiklikler yapın. Örneğin evin duvarlarını boyamak ilk kez ev satın almakta olan bir müşteriyi cezbedebilir. Muhtemelen ilk kez gayrimenkul yatırımı yapacak biri pek de masraf yapmak istemeyecektir. Ayrıca bir emlak ofisine piyasayı ve neyin satıp satmadığını danışabilirsiniz. Sizin evinize benzer nitelikleri olan satılık diğer evleri görmeye gitmeniz de fikir sahibi olmanız açısından faydalı olabilir. Hatta o evlerle ilgili size nelerin çekici geldiğini not edip kendi evinizde de benzer değişiklikler yapabilirsiniz. İnternet sitelerinden yapacağınız araştırmalarda da satılık evlerle ilgili pek çok görsele ulaşabilirsiniz.

• Evinizi iyice derleyip toplayın: Dağınık bir ev hem göze hoş görünmez hem de evinizi ziyaret eden alıcılarda yanlış bir algı bırakabilir. Hâlbuki derli toplu odalar evi hem daha hoş, hem de daha geniş gösterir. Evin içinde yeterli seviyede depolama alanının olduğu izlenimini vermesi de cabası.

• Temizleyin: Kimse kirli bir evi beğenmez. Eviniz kirliyse gelen ziyaretçiler istediğiniz ayrıntılar yerine bunlara dikkat edecek, akıllarında evinizle ilgili ilk kalan şey maalesef evin temizliği olacaktır. Ayrıca örneğin kirli pencereler evin yeterince ışık almadığı izlenimini yaratabilir. Unutmamak lazım ki, bir evi yenilemenin en ucuz yolu temizlemektir.

• Görünür problemleri tamir edin: Kapı kenarında veya camınızda bir çatlak, parkelerde ufak tefek tamirat işleri, orada burada alçı ve boya gerektiren ufak işlemler. Bunların hepsi evinizi satmaya çalıştığınızda, varlıkları yüzünden evinizin fiyatını düşüren, alıcının gözüne batan ayrıntılardır ve sonuçta size maliyeti çok yüksek şekilde çıkabilir. Emin olun, ufak tefek sorunları tamir ettirmek her zaman daha ucuza çıkar.

• Doğal renkler kullanın: İstatistiksel olarak koyu renkli duvarlar her zaman alıcı sayısını düşürür. Eğer mümkünse, elinize fırça alıp işe koyulun ve koyu renkli duvarlarınızı doğal renklere çevirin.

• Duvarlarınızı temizleyin: Eğer temizlenebilinir duvarlara sahipseniz evinizi görücüye çıkarmadan evvel mutlaka elden geçirmelisiniz.

• Kokulardan arının: Hiçbir şey kötü kokan bir evden daha fazla alıcıları kapıdan döndüremez. Pencereleri açın ve evinizi havalandırın. Varsa kötü koku kaynaklarını yok edin. Ayrıca size küçük bir de aldatmaca. Eğer alıcılar gelmeden hemen önce, kurabiye gibi, gelenlerin farkına varmadan isteyecekleri bir şey pişirirseniz evinizi çok daha sıcak hatırlayacaklardır. Soğuk bir kış akşamı sokakta yürürken duyduğunuz kurabiye kokusuyla çevrenin algısının sizin için nasıl değiştiğini hatırlayın.

• Işıklandırmaları ayarlayın: İyi ışıklandırılmış bir ev olduğundan çok daha iyi bir izlenim yaratır. Seçeceğiniz birkaç kritik noktaya koyacağınız aydınlatmayla evinizin dezavantaj sayılabilecek karanlık köşelerini olumsuz etkisinden kurtulabilirsiniz.

• Dış kapınızdan başlayın: Alıcıların evinizle ilk temas ettiği yer dış kapınızdır. Eğer sağlam ve çelik bir kapıyla değiştiremiyorsanız iş gene size düşüyor. Elinize bir fırça alıp cazip bir renge boyayabilir, üzerine abartılı olmayan hoş süsler asabilir, girişini aydınlatabilirsiniz.

• Metrekare satıyorsunuz: Alıcılar m2 satın alıyorlar. Bu m2 içinde kullanılamayan alanlar görmek emin olun hiç hoşlarına gitmeyecektir. Balkonunuz varsa masa, sandalye koyun, arka küçük odalarınıza işlev katın. Evin her m2’sinin yaşanabildiğinin ve yararlı olduğunun izlenimini verin.

Satış için dekore edin: Evinizin mutlaka alıştığınız bir yerleşimi vardır. Ama unutmayın ki amacınız yaşamak değil, satmak. Eşyalarınızın yerlerini satışı etkileyebileceğini düşündüğünüz şekilde değiştirin. Örneğin oturma odasında, tam televizyonun karşısındaki kocaman koltuk yaşarken çok ideal olabilir ama alıcıların odayı olduğundan küçük algılamalarına neden olur. Eşyalarınızı atmadan yeniden yerleştirmeyi deneyin.

• Para detaylardadır: Evinizde fazla maliyetli olmayacak ama evinizin havasını değiştirebilecek ufak tefeği tespit edin. Örneğin duvarın ortasından geçen bir ahşap veya çıkartma bordür hem evinizin havasını değiştirecek, hem de size maliyeti çok düşük olacaktır.

• Yükü azaltın: Bir odada birden fazla işlevin olması evinizin yeterince geniş olmadığı algısını yaratacaktır. Yatak odanızdaki ya da mutfakta ki kitap ve bilgisayarı mutlaka kaldırın.

• Yatak örtüsü seçimi: Alıcıları beklediğiniz günlerde seçtiğiniz yatak örtüsünün, evin en önemli odalarından birinin, ebeveyn yatak odasının algısındaki rolü büyüktür. Rahat ve lüks izlenimini veren örnekleri tercih etmelisiniz.

• Her alana dikkat edin: İlk izlenim çok önemlidir. Yepyeni bir mutfağınız olsa bile, girişte kirli ayakkabılarınız, bisikletiniz ve eski sandalyeleriniz ile burun buruna gelmeleri mutfağınızın cazibesini yarı yarıya azaltır. Müşterilerinizin satmakta olduğunuz evi kendi evleriymiş gibi hissedebilmeleri için elinizden gelen her şeyi yapın. Bunu yapmanın pek çok yolu var. Düzenli bir ortam yaratın, fazlalıklardan kurtulun, hatta mümkünse bazı mobilyalarınızı kaldırın ki müşterileriniz boş alanları kendi eşyaları ile düşleyebilsinler. Eviniz ne kadar küçük olursa olsun sahip olduğunuz alanları en iyi şekilde kullanın.

• Evinizin konumunu da satın: Sadece evinizi değil, evinizin konumunu da satın. Evinizi değerli kılabilecek potansiyel cazibe merkezlerinin bir listesini çıkarın. Örneğin, ulaşım, okullar, alışveriş merkezleri? Evinize yakın olan restoran, sinema, spor merkezleri ve süpermarketler hakkında bilgi verin. Apartman aidatı ve faturalarınızın ortalama ne kadar geldiğinden bahsedin.

• Evinizi görmeye geldiklerinde: Satılık ilanı verdiğiniz andan itibaren evinizi düzenli ve temiz tutun. Evinize ziyaretçi gelmeden hemen önce duş almayın. Banyonuzun buharlı olması evinizde rutubet gibi birtakım sorunların olabileceğini akla getirir. Üstelik bir süre balık ve kızartma gibi yemeklere de ara vermeniz gerekebilir. Temiz halılar ve hoş kokan çiçekler olumlu etki bırakır. Evinizin bahçesi varsa kedi ve köpeklerinizin bahçenize insaflı davranmış olduğundan emin olun. Küçük çocuğunuz varsa ona farklı uğraşılar yaratın. Evi gezdirirken siz arkada olun. Kalabalık hissini önlersiiz. Gerektiğinden fazla konuşup insanları sıkmaktan kaçının.

Son rötuşlar:

• Potansiyel müşterileriniz gelmeden önce ortalığa son bir kez göz atın. Bunun için bir kaç dakika yeterli olacaktır.
• Klozet kapağınızın kapalı olduğundan emin olun.
• Serin havalarda evinizin ılık yatak odalarını serin olmasına dikkat edin.
• Hava aydınlık değilse ışıkları açın.
• Etrafa taze çiçekler koyun.
• Müşterileriniz gelmeden önce pencereleri açın, odalarınızı havalandırın.
• Temiz havlu, sabun ve yatak örtüleri kullanarak evinizde sıcak bir atmosfer yaratabilirsiniz.
• Masanızın üzerine ev dekorasyonu ile ilgili birkaç dergi yerleştirin. Bu, evine özen gösteren bir ev sahibi olduğunuz imajı yaratır.

SELMA ER
GAYRİMENKUL DANIŞMANINIZ