26.11.2008

HEDEFLERİNİZE ULAŞMAK İÇİN KÜÇÜK BİR REÇETE...

İdeal imajı belirle: Düşündüğünüz, inandığınız ve güvenle beklediğiniz amaca mutlaka ulaşırsınız. İnanırsanız, hiçbir şey imkansız değildir.

Amaçlara sınır koyma: Hedeflerinizi yalnızca kendiniz yargılayabilirsiniz. Bundan kaçının çünkü kendinizi sınırlarsınız.

Önce çalış, sonra inan: Çalışmadan amaçlara ulaşmak mümkün olmadığı gibi üretkenlikten uzaklaştırır. İnanç çalışmakla olur.

Düşüncelerinizi kendinize saklayın: Zihinsel imajınızı kendinize saklayın. Sadece gerekeni yapın ve bekleyin. Kimseye bir şey söylemeyin. Aldığınız tepkilerle bir o yana bir bu yana savrulmayın.

Hedeften ayrılma: Dikkatinizi amacınız üzerine yoğunlaştırırsanız bilinçaltınız ayrıntıları halleder. Hayalinizi zihinsel olarak bitirin ve gerekeni tamamlayarak bekleyin. İnandığınız ölçüde sahip olursunuz.

*alıntı..

HiTiTLERiN M.Ö.2000 YILINDAKİ DUVAR YAZISI ..

Tanrım,
Beni yavaşlat.
Aklımı sakinleştirerek kalbimi dinlendir...
Zamanın sonsuzluğunu göstererek bu telaşlı hızımı dengele...
Günün karmaşası içinde bana sonsuza kadar yaşayacak tepelerin sükunetini ver .
Sinirlerim ve kaşlarımdaki gerginliği,
belleğimde yaşayan akarsuların melodisiyle yıka, götür.
Uykunun o büyüleyici ve iyileştirici gücünü duymama yardımcı ol...
Anlık zevkleri yaşayabilme sanatını öğret;
bir çiceğe bakmak için yavaşlamayı,
güzel bir köpek ya da kediyi okşamak için durmayı,
güzel bir kitaptan birkaç satır okumayı,
balık avlayabilmeyi, hülyalara dalabilmeyi ögret...
Her gün bana kaplumbağa ve tavşanın masalını hatırlat.
Hatırlat ki yarışı her zaman hızlı koşanın bitirmediğini ,
yaşamda hızı arttırmaktan çok daha önemli şeyler oldugunu bileyim...
Heybetli meşe ağacının dallarından yukarıya doğru bakmamı sağla.
Bakıp göreyim ki, onun böyle güçlü ve büyük olması yavaş ve iyi
büyümesine bağlıdır...
Beni yavaşlat Tanrım ve köklerimi yaşam toprağının kalıcı değerlerine
doğru göndermeme yardım et.
Yardım et ki, kaderimin yıldızlarına doğru daha olgun ve daha sağlıklı
olarak yükseleyim.
Ve hepsinden önemlisi....
Tanrım,
Bana değiştirebileceğim şeyleri değiştirmek için CESARET,
Değiştiremeyeceğim şeyleri kabul etmek için SABIR,
İkisi arasındaki farkı bilmek için AKIL ve
Beni aşkın körlüğünden ve yalanlarından koruyacak DOSTLAR ver...

(HiTiTLERiN M.Ö.2000 YILINDAKİ DUVAR YAZISINDAN ALINMIŞTIR.)

Güldünya Şarkıları..

En güçlü sesler en güçsüzler için söyledi..

Almanya’da "40 metrekare" bir Türk evi. Bu eve, kocası tarafından, kelimenin tam anlamıyla hapsedilmiş bir kadın. Dışarı çıkması yasak, komşularla konuşması yasak. Zaten konuşmak istese nasıl konuşacak ki, dil bilmez, yol yordam bilmez. Onun Almanya’sı gerçekten 40 metrekare ve her metrekarede şiddet var.

Kapısı açılmıyor ama kapının altından bir Hürriyet itiliyor bir gün. Ve o Hürriyet’in sayfalarından birinde, küçücük bir ilanda bir telefon numarası var; hayatını kurtarıyor. Bu, Hürriyet’in beş yıl önce başladığı Aile İçi Şiddete Son Kampanyası çerçevesinde Almanya’da açılan Acil Yardım Hattı’nın numarası. 7 gün 24 saat, eğitimli psikolog ve hukukçuların cevap verdiği bu hat, bugüne kadar 10 binden fazla kadına yardımcı oldu. Bazılarını ölümden kurtardı. İşte bu hattın daha çok kadına yardımcı olabilmesi için yapılan projelerden biri de Türkiye’nin önde gelen 13ünlü kadın sanatçısının yarattığı "Güldünya Şarkıları" adlı albüm. DMC’den çıkan ve geliri olduğu gibi hatta aktarılacak olan albüm, 25 Kasım Dünya Kadına Şiddete Son gününde piyasada olacak.

Albümün adı "Güldünya Şarkıları", çünkü gencecik yaşında aile içi şiddete kurban edilen Güldünya Tören, bugün Türkiye’de kadına yönelik şiddetin bir sembolü. Bütün suçu, ailesinin istemediği biriyle birlikte olmaktı Güldünya’nın. İstanbul’da sokak ortasında kurşunlandı. Ölmedi, hastanede yoğun bakımda hayat mücadelesi verirken, iki ağabeyi, ellerini kollarını sallaya sallaya içeri girdiler ve "işi" bitirdiler.

Öldürmek, aile içi şiddetin en uç boyutu ama ona gelene kadar dayak, hakaret, yasaklama, hapsetme, cinsel zorlama, çalıştırmama, zorla çalıştırma, evlendirme, psikolojik baskı gibi pek çok boyutuyla, her üç aileden birinde yaşanıyor. Hürriyet Aile İçi Şiddete Son Kampanyası da bu soruna dikkat çekmek için var.

"Güldünya Şarkıları", kadın sanatçıların, kadınlar için söylediği şarkılardan oluşuyor; üst başlığı bu. Ama amaç, bu şarkıları herkese dinletmek elbette. Erkeklere de, çocuklara da.

Albümün danışmanı Naim Dilmener, projeye katkıda bulunanların samimiyetle evet dediğini ve bu içtenliğin, albümün müzikal yapısına da yansıdığını söylüyor: "Bu tür albümlerde çok başlılık, her şarkının farklı zamanlarda, farklı stüdyolarda ve farklı müzisyenlerle yapılıyor olmasından dolayı, genellikle beklenen bir sonuçtur. Fazla ciddiye alınmaz bu durum, çünkü amaç önemlidir. Ama Güldünya Şarkıları’nda amaçla birlikte müzik de üst sırada."

HER KADINDAN BİR SES

Güldünya Şarkıları için, "cinsiyetçi" olmayan şarkılar özenle seçildi. Nazan Öncel, Ajda Pekkan ve Şevval Sam, yepyeni parçalarını verdiler. Eski ya da yeni, bütün şarkıların hálá söyleyecek bir sözü olmalıydı. Zor bir konuydu bu. "Çünkü popüler müziğimizin geçmişi de bugünü de, ne yazık ki erkeklerin egemenliği altında ve bu konuya at gözlüğüyle bakmadan yaklaşanların sayısı çok da fazla değil" diyor Dilmener.

Ama vardı elbette. Bora Ayanoğlu mesela, daha 70’lerin başında yazmıştı, "Adım Kadın"ı ve o yıllarda Hümeyra seslendirmişti. Bugün, albüm için bu şarkıya Emel Müftüoğlu yeni bir ruh kattı: "Bana herkes sahip/ Benim hiç hakkım yoktur/ Ben akıldan yoksun/ Ama vazifem çoktur/ Adem’in yediği elma/ Hep benden mi sorulur/ Çünkü adım kadın/ Kadınım hükmüm yoktur."

Törelerin parçaladığı Güldünya için Aylin Aslım’ın yazdığı ve ağıt olduğu kadar bir isyanı da dile getiren şarkıyı bu kez Sezen Aksu seslendirdi: "Canım abim vurma beni/ Bu dünyadan alma beni/ Dökülür mü kardeş kanı?"

Nazan Öncel ise işçi kızı Leyla’yı anlatan yepyeni şarkısını, Hakan Kurşun’un raggy formundaki düzenlemesiyle seslendirdi: "Leyla bir işçinin kızı/ Alnında simsiyah yazı/ Kalk Leyla Kalk anlat her şeyi/ Kaç Leyla Kaç kurtar kendini."

Ünlü besteci ve söz yazarı Şehrazat, projeyi duyar duymaz kolları sıvadı ve yepyeni bir şarkı yazdı: "Kadın Dediğin." Ve Ajda Pekkan da onu Ajda Pekkan gibi yorumladı: "Kadın dediğin yeri gelir tabuları yıkar/ Kadın dediğin yeri gelir taşın suyunu sıkar."

Albüm için Aylin Aslım, Nilüfer’in "Karar Verdim"ini seçti, Nilüfer Ajda Pekkan’ın "Sanane Kimene"sini. Şebnem Ferah, Sezen Aksu’nun "Masum Değiliz"ini kendine has üslubuyla yorumladı, Rojin ise Şebnem Ferah’ın "Sil Baştan’ını. Funda Arar, Zuhal Olcay’ın meşhur ettiği "Dünden Sonra Yarından Önce"yi söyledi, Zuhal Olcay da Funda Arar’ın "Neyse"sini.

Şevval Sam, söz ve bestesi kendisine ait yeni şarkısı "Kibritçi Kız"ı albüme hediye etti: "Ben kibritçi kız sabaha kadar üşüyorum/ Son kibritimi de yakıp sevdana veda ediyorum." Aynur ise eski bir Kürt ezgisi "Qumrike/ Kumrucuk"u enfes bir yorumla gün ışığına çıkardı: "Yazık ki o kara gözlere/ Qumri’yi verirler yaban ellere..."

"Ve Tanrı Aşkı Yarattı" adlı kendi şarkısını 40 yıl sonra yeniden söyleyen Ayten Alpman’a gelince... Naim Dilmener’e göre şarkı, Ella Fitzgerald, Billie Holiday ayarındaki Ayten Alpman’ın, memleketin gelmiş geçmiş en iyi yorumcularından biri olduğu gerçeğini bir kez daha gözler önüne seriyor.

KİM NE SÖYLÜYOR ..

1-KORO/Kadınlar Vardır

2-Sezen Aksu/Güldünya

3-Ajda Pekkan/Kadın Dediğin

4-Nazan Öncel/Leyla

5-Emel Müftüoğlu/Adım Kadın

6-Aynur Qumrike/Kumrucuk

7-Zuhal Olcay/Neyse

8-Aylin Aslım/Karar Verdim

9-Nilüfer/Sanane Kimene

10-Şebnem Ferah/Masum Değiliz

11-Şevval Sam/Kibritçi Kız

12-Rojin/Sil Baştan

13-Ayten Alpman/Ve Tanrı Aşkı Yarattı

14-Funda Arar/Dünden Sonra Yarından Önce

SEZEN AKSU

Ümit etmek elini taşın altına koymak lazım

Sezen Aksu, Güldünya Şarkıları için bir şarkı vemek ve söylemekle kalmadı; bir de kitapçık için yazı yazarak albüme adını verdi. İşte yazısından bir bölüm:

Her insan biricik bir değer olarak bireysel ve toplumsal şefkat kalkanları ile korunmaz, eğer algı bu idrak ile tamamlanmazsa, ana rahmine düştüğümüz andan itibaren edindiğimiz kayıtlar yaşamı anlamlandırmak yerine katlanılmaz kılabilir. Şiddet hayatta kalmak için özgürleşir ve yıkıcılığını gerekçelendirirse, baş edilemez bir yok edicidir artık. Aile gibi emniyet ve huzuru temsil eden bir güven sahasında bile en az karanlık sokaklardaki kadar, hatta bazen daha da fazla şiddettir. (...)

Görünen o ki, insan özünde pusuda bekleyen bu enerji doğru bir formül ile yönetilmediği, yönlendirilmediği ve türlü şekillerde beslendiği sürece, çocuklarımızın potansiyel birer şiddet uygulayıcısına, kendimizin de birer şiddet mağduruna dönüşmesi işten değil (...)

Nice şeytanına kafa tutmuş insan var bu dünyada, hem de hiç de az değiller. Öyle olmasaydı dünya kıyameti beklemez, çoktan kendini yok ederdi. Ümit etmek, eli taşın altına koymak lazım.

ALBÜM KÜNYE

Güldünya Şarkıları, Hürriyet Kurumsal İletişim Direktörlüğü’nün yapımcılığında, DMC tarafından yayınlanıyor. Danışmanlığını Naim Dilmener ve Hülya Demir yaptı. D Plus, albüm hazırlığını gönüllü olarak görüntüledi. Görselleri Rafineri gerçekleştirdi. Albümün fotoğraflarını Candaş Arın çekti.

Müthiş korodan kadınlar marşı

Albümün başlangıç şarkısı Kadınlar Vardır ise bir kadın marşı. Avukat, Güncel Hukuk Dergisi Yazıişleri Müdürü Filiz Kerestecioğlu’na ait marş, Nazan Öncel, Aylin Aslım, Aynur, Nilüfer, Zuhal Olcay, Sezen Aksu ve Rojin’in oluşturduğu koro tarafından söylendi. Mustafa Ceceli’nin düzenlemesini yaptığı marşın, ilginç bir hikayesi var:

Türkiye’de feminizmin henüz esamisi okunmaz ve sadece bir grup kadın bir araya gelip birçok şeyi sorgularken (1987) bir Asliye Hukuk hakimi, şiddet gören bir kadının boşanma davasını reddetti ve karara şöyle yazdırdı: "Küze susuz ev sözsüz olmaz derler. Kadının karnını sıpasız sırtını sopasız bırakmamak gerek!"

Kadınlar Vardır’ın besteci ve söz yazarı Avukat Filiz Kerestecioğlu, şöyle anlatıyor o günleri: "Bu karar, Dayağa Karşı Dayanışma Kampanya’sını ateşleyen öğelerden biri oldu. İnanılmaz heyecanlı toplantılar yapıyorduk ve bu atmosfer içinde doğdu şarkı. Ben, bir toplantıya ’Bir şarkı yaptım’ diyerek gittim ve ilk olarak o toplantıda söyledim. Sonra aynı heyecanla, İstanbul Yoğurtçu Parkı’nda 17 Mayıs 1987’de yapılan Dayağa Karşı Yürüyüş’te hep birlikte söyledik."

İşte o marş, Güldünya Şarkıları albümünün, ünlü sanatçılar tarafından söylenen açılış parçası artık: "Susmamız oturmamız/ Hep boyun eğmemiz/ Hayatı seyretmemiz/ İstendi bugüne dek/ Suskunduk ve bekledik/ Yaşandı seyrettik/ Sonunda yeter dedik/ Bir daha susmayana dek/ Kadınlar vardır/ kadınlar her yerde."

12.11.2008

SON GAZİYE ÇOK ÖZEL TÖRENLE VEDA..

SON GAZİYE ÇOK ÖZEL TÖRENLE VEDA

45. Alay'dan Piyade Asteğmen Rütbesi ile Afyon Cephesi'nde Kurtuluş Savaşı'na Katılan Mustafa Şekip Birgöl 105 Yaşında Öldü. 1952'de Albay Rütbesinden Emekli Olan Birgöl, Kurtuluş Savaşı'nda İmkansız Sayılacak Koşullardan Zafer ve Vatan Yaratan 'Çılgın Türkler'in Hayatta Kalan Son İsmiydi.


45. Alay’dan Piyade Asteğmen rütbesi ile Afyon Cephesi’nde Kurtuluş Savaşı’na katılan Mustafa Şekip Birgöl 105 yaşında öldü. 1952’de albay rütbesinden emekli olan Birgöl, Kurtuluş Savaşı’nda imkansız sayılacak koşullardan zafer ve vatan yaratan ’Çılgın Türkler’in hayatta kalan son ismiydi.
İŞTE SON GAZİNİN HAYATINDAN KESİTLER

ÇANAKKALE GEÇİLMEZ GAZİ DEDE TUTULMAZ

SON YOLCULUĞUNA UĞURLANDI


OSMANLI Devleti’nin 1. Dünya Savaşı’ndan mağlup çıkması üzerine Anadolu’yu işgal eden Fransız, Yunan, İtalyan ve İngilizler’e karşı Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk ve arkadaşlarının başlattığı Kurtuluş Savaşı’nın son gazisi Mustafa Şekip Birgöl, hayatını kaybetti. TBMM’nin verdiği kırmızı şeritli İstiklal Madalyası sahibi Birgöl, 105 yaşındaydı.

Afyon’da savaştı

Üsküdar’da 1903’te doğan Birgöl’ün babası ve dedesi, deniz subayıydı. İlkokulu Hasanpaşa, ortaokulu Bursa Işıklar Askeri Okulunda, liseyi Edirne Kuleli Askeri Lisesinde okuyan Birgöl, daha sonra Harp Okuluna girdi. Çanakkale Eğitim Alayı, Ezine Dağ Tugayı ve Gelibolu 4. Tümen’de görev yapan Birgöl, Atatürk’le bir arada bulundu, yüz yüze görüştü. Birgöl, 15. Fırka 45. Alay’dan Piyade Mülazım (Asteğmen) rütbesi ile Afyon Cephesi’nde Kurtuluş Savaşı’na katıldı. Büyük Taarruz’da da bulunan Birgöl, düşmanın İzmir’de denize dökülmesinin ardından Samsun’daki kıtasına döndü. 1928 yılına kadar Samsun’da görev yapan Birgöl, daha sonra Sarıkamış, Bayburt ve Muğla’da, Kurtuluş Savaşı’ndan sonra da, çıkan bazı ayaklanmaların bastırılmasında fiilen görev yaptı. Birgöl, 13 Eylül 1952’de albaylıktan emekli oldu. Sağlık sorunları nedeniyle konuşmakta güçlük çeken Birgöl, GATA Haydarpaşa Hastanesi’nde tedavi görüyordu. Son dönemde sadece burnundan beslenebilen ve sağlık durumu iyice kötüleşen Birgöl, dün sabah son nefesini verdi.

Atatürk anısı

Damadı emekli elektrik mühendisi Bekir Artunç, Birgöl’ün kendisine aktardığı Atatürk ile bir anısını şöyle anlattı: "Atatürk, Mustafa Şekip Birgöl’ün birliğine teftişe gelmiş. Teftiş sonrasında birliği terk ederken, Atatürk’ün peşinden Foks adında bir köpek gidiyor. Atatürk, ’Bu kimin köpeği?’ diye sormuş. Albay, selam verip, ’sizindir’ demiş. Sonra Atatürk o köpeği alıp gitmiş." Birgöl’ün Atatürk ile bir arada bulunduğu dönemler de olduğunu, yüz yüze de görüştüklerini ifade eden Bekir Artunç, kayınpederinin Atatürk’ü gayet iyi bildiğini ve tanıdığını söyledi.

Özel tören

Birgöl, 14 Kasım Cuma günü Selimiye Camisi’nde öğle vakti düzenlenecek cenaze töreninin ardından, Karacaahmet Mezarlığı’nda defnedilecek. Düzenlenecek özel cenaze törenine Genelkurmay Başkanı Orgeneral Başbuğ da katılacak. Avustralya’da bulunan torunu Murat Toker’in Türkiye’ye 2 gün sonra dönebilecek olması yüzünden "Son Gazi"nin cenaze töreni cuma gününe bırakıldı.

Hürriyet Muhabiri Ersin Kalkan’ın "Son Gaziler" kitabında tanıtılan ve söyleşi yapılan bütün gazilerde hayatını kaybetti. İstiklal Savaşı’nın son 4 gazisi 3 yıl içinde teker teker aramızdan ayrıldı. İstiklal Savaşı Gazisi Yakup Satar da 2 Nisan 2008’de 110 yaşında Eskişehir’deki, Veysel Turan ise 25 Mart 2007’de Konya’da 107 yaşında, Ömer Küyük de 12 Ocak 2006’da Çorum’da vefat etmişti.

Kurtuluş Savaşı’nın yaşayan son neferiydi

SON gazi Birgöl’ün ikinci eşi Ayşe Birgöl "gazi eşi" olmanın çok mutluluk verici olduğunu ifade ederek, "Dün (önceki gün) son kez hastanede konuştuk. Elimden tuttu, bir şeyler anlattı" dedi. Bir görüşme sırasında Birgöl, "Bir gününüz nasıl geçiyor?" sorusu üzerine, "Edi ile Büdü duruyoruz işte. Ona çok iyi bakıyoruz" demişti. Eski Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt ve eşi Filiz Büyükanıt ile Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ Kara Kuvvetleri Komutanlığı yaptığı dönemde Birgöl’ü sık sık ziyaret etmişti.

Milletin gönlündeki yerleri müstesna

CUMHURBAŞKANI Abdullah Gül, İstiklal Savaşı’nın hayattaki son gazisi, Mustafa Şekip Birgöl’ün vefatı nedeniyle bir mesaj yayınladı. Gül, mesajında, "Vatanımız için her şeylerini ortaya koyan gazilerimiz, milletimizin gönlünde müstesna bir yere sahiptir. İstiklal mücadelemizin zor şartlarını yaşayan, tecrübelerini yeni nesillere aktaran gazilerimiz, millet olma şuurunun güçlenmesine değerli katkılarda bulundular. Onlar, aynı zamanda yokluklar içinde kurulan ülkenin bugün geldiği ileri noktayı görme gururunu da yaşadılar. Bizler de vatanımıza aynı şuur ve kararlılıkla ilelebet sahip çıkacağız" dedi. Başbakan Tayyip Erdoğan da Birgöl’ün vefatı üzerine kızı İpek Artunç’a başsağlığı telgrafı gönderdi.

12.11.2008
http://www.haberler.com/son-gaziye-cok-ozel-torenle-veda-haberi/
*alıntı..

TÜRK MİLLETİ'nin başı sağolsun ..ŞEHİTLERİMİZİN ve GAZİLERİMİZİN mekanları cennet olsun..